
Esas No: 2022/78
Karar No: 2022/990
Karar Tarihi: 10.02.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/78 Esas 2022/990 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Dava, kuyusunda su kalmadığı için elektrik borcunu ödemek ve sayaç aboneliğini iptal ettirmek için davalı şirkete başvuran davacının, davalı şirket tarafından haksız olarak sayacın dış mühürleri sağlam olduğu halde yanık olarak tutanağa geçirilmesi sonucu 13.190,20 TL tutarında kaçak tüketim bedeli tahakkuk ettirilmesine karşı açtığı menfi tespit davasıdır. İlk kararda davacının 10.669,78 TL borçlu olmadığı belirtilmiş fakat davalı şirketin temyizi üzerine bozulmuştur. Bozma kararı sonrasında yapılan yargılama sonucunda, kaçak tespit tutanağının usulüne uygun hazırlanmamış olduğu gerekçesiyle davacının davalı şirkete 13.190,20 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Ancak mahkemenin hükümünde, usule ilişkin kazanılmış hak olarak ilk kararda hükmedilen miktarın davalı şirket yararına olan kısmı gözetilmemiştir. Bu nedenle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile hükmün Humk'nın 428. maddesi gereğince davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir. İlgili kanun maddeleri: 622 sayılı EPDK kararı, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nin 13. maddesi, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; kuyusunda su kalmadığı için elektrik borcunu ödemek ve sayaç aboneliğini iptal ettirmek için davalı şirkete başvurduğunu, davalı şirketin görevlilerinin sayacı sökmeye geldiklerinde haksız olarak sayacın dış mühürleri sağlam olduğu halde yanık olarak tutanağa geçirdiklerini, akabinde davalı şirket tarafından 12/12/2012 tarihli ve 13.190,20 TL tutarında kaçak tüketim bedeli tahakkuk ettirildiğini ileri sürerek davalı şirkete kaçak tüketim bedeli borcunun olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı; kaçak tespit tutanağı resmi belge mahiyetinde olduğundan davacı tarafın iddialarını ancak resmi belge ile ispatlamasının mümkün olduğunu, kaçak enerji kullandığının anlaşılması halinde kullanmış olduğu enerji miktarının tespiti ve tahakkuku hakkında uygulanacak esaslara ilişkin tespitlerin 622 sayılı EPDK kararına göre yapıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacının 10.669,78 TL borçlu olmadığının tespitine dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine, Dairece verilen 26/10/2017 tarihli ve 2016/7221 E. 2017/14660 K. sayılı kararla; davalı vekilinin sair temyiz itirazları reddedilerek; “ ...2)Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda özetle; davalının davacıdan kaçak elektrik kullanım bedeli olarak talep edebileceği miktarın 2.520,42 TL olduğu, EPDK ve Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. maddesi gereğince kaçak elektrik enerjisi kullanımına ilişkin olarak yapılacak hesaplamada esas alınacak sürenin; tutanak düzenlenmiş olması kaydıyla kontrol, mühürleme, kesme-bağlama, sayaç değiştirme ve son endeks okuma işlemlerinden en son yapılanın işlem tarihi ile kaçak tespitinin yapıldığı tarihe kadar olan süre olduğunu, bu nedenle yönetmeliğe göre, davalının ek tahakkuk talebinin yerinde olmadığını açıklamıştır. Davalı ise, bu rapora hüküm kurmaya elverişli olmaması, mevzuata aykırı olarak hesaplama yapılarak rapor düzenlenmesi, kaçak kullanım dönemlerinin belirtilmemesi, kaçak ek tahakkukun hesaplanmaması yönleriyle itiraz etmiştir. Mahkemece, her ne kadar alınan rapora itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; davalının itirazları bilirkişilerce karşılanmamıştır, rapor bu haliyle denetime ve hüküm kurmaya elverişli değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece; dosyanın önceki bilirkişi heyeti dışında uzman bilirkişi heyetine verilerek Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, 25/05/2021 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda da belirlendiği üzere kaçak elektrik kullanımı tespit edilmeden hazırlanan kaçak elektrik kullanıldığına ilişkin kaçak tespit tutanağının usulüne uygun hazırlanmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının davalı kuruma 13.190,20 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2)Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz. (Aleyhe bozma yasağı). Bundan başka, taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay'ın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık, temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir" (Prof.Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt ;5, 2001, s; 4732 -4737).
Somut olayda; mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının 10.669,78 TL borçlu olmadığının tespitine dair verilen karar, şirketin temyizi üzerine yukarıda belirtilen gerekçe ile davalı şirket yararına bozulmuş, bozmaya uyan mahkemece bu defa davanın kabulü ile davacının davalı şirkete 13.190,20 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere; mahkemece verilen ilk karar ile hüküm altına alınan miktar yalnızca davalı şirket tarafından temyiz edilmiş ve hüküm temyiz eden davalı şirket lehine bozulmuştur.
Hal böyle olunca, mahkemece; bozmadan önceki kararın, sadece davalı tarafından temyiz edildiği ve ilk kararda hükmedilen miktarın temyiz eden davalı taraf yararına usule ilişkin kazanılmış hak oluşturduğu gözetilerek, davacının davalı şirkete 10.669,78 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olacak şekilde davanın tümden kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 901,02 TL peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.