Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1044
Karar No: 2020/43
Karar Tarihi: 13.01.2010

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/1044 Esas 2020/43 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/1044 E.  ,  2020/43 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen asıl ve birleşen tazminat davasında, davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı asıl davada; davalıya ait işyerinde yüksekten düştüğünü ve ayak kemiğinde kırık ve çıkık meydana geldiğini, bacağının koptuğunu, davalının ihmali nedeniyle meydana gelen kaza nedeniyle ciddi şekilde zarara uğradığını; davalının, işyerinde alınması gerekli güvenlik tedbirlerini almadığını, kusurlu olduğunu; evli ve çocuk sahibi olup, geçirmiş olduğu ameliyatlar sonrası çalışamaz hale geldiğini, bedensel bütünlüğünün bozulması nedeniyle gerek kendisinin gerekse ailesinin derin acı ve üzüntü duyduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, tedavi giderlerine ve işgücü kaybına karşılık 1.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 151.000,00 TL tazminatın kaza tarihi olan 04/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 16/02/2018 havale tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminata yönelik talebini 17.883,87 TL artırarak 18.883,87 TL"ye yükseltmiştir.
    Davacı birleşen davada ise; Kahramanmaraş 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/797 E. sayılı dosyasında alınan kusur raporunda, davalının % 80 kusurlu bulunduğunu, maluliyet oranının tespitine yönelik alınan diğer raporda ise iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 ay olarak tespit edildiğini, kazadan ötürü ağır şekilde darbe aldığından
    vücudunda kırıklar meydana geldiğini, ameliyatlar geçirdiğini, çalışamaz hale geldiğini, bu süreçte bakıcıya muhtaç olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 5.000,00 TL bakıcı giderinin olay tarihi olan 04/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 16/02/2018 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 8.996,40 TL ye yükseltmiştir.
    Davalı asıl ve birleşen davada; olay tarihinde davalı ile aralarında işçi işveren ilişkisinin bulunmadığını, 20 yılı aşkın süredir arkadaş olduklarını; davacının, işyerinin önünde bulunan kaldırımın üzerindeki ızgaraya bastığını ve ızgaranın kırılmasıyla düştüğünü, ayağının kırıldığını, tedavi süresince davacıya maddi ve manevi destek olduğunu, gerçekleşen olay nedeniyle kendisine kusur atfedilemeyeceğini, talep edilen manevi tazminatın da fahiş olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince; yargılama sırasında alınan ATK raporu ve 05/02/2018 tarihli aktüerya bilirkişi raporu doğrultusunda; davacının, davalıya ait lokantanın önünde bulunan mazgala basması ile mazgalın kaynak yerinden kopması neticesinde, odun deposuna düştüğü, odun deposunun lokantanın bir eklentisi ve işyerinin bir parçası olduğu, bahse konu mazgalın lokantanın önünde ve kaldırımda bulunması nedeniyle düşme riski taşıdığı, her zaman kazaya neden olabileceği ve işyeri sahibinin gerekli tedbirleri alması gerektiği, davalının gerekli tedbirleri almaması nedeniyle kusurlu olduğu, bilirkişi raporu ile davalıya % 80 , davacıya ise % 20 oranında kusur atfedildiği; gerçekleşen olayda, davacının ayağının tamamen koptuğu, sonradan yapılan cerrahi operasyon ile yerine dikilmek suretiyle mağduriyetin kısmen giderildiği, kısmi sakatlık meydana geldiği, davacının ruhsal ve bedensel sağlık bütünlüğünün bozulduğu, maddi ve manevi zarara uğradığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 27.880,27 TL maddi tazminattan, yargılama sırasında ön ödeme olarak ödenen 3.000,00 TL nin mahsubu ile 24.880,27 TL maddi, 70.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; davacının, olay günü davalının işyerinin önünde bulunan ve davalının işyerine ait olduğu hususunda ihtilaf bulunmayan demir ızgaraya basması sonrasında, demir ızgaranın çökmesi nedeniyle, aşağıda bulunan davalının deposuna düştüğü, davacının maluliyetine ilişkin hem Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi"nden hem de Gaziantep Adli Tıp Bilirkişi Heyetinden iki ayrı rapor alındığı, ATK raporu ile iyileşme süresinin 4 ay , diğer raporda ise 9 ay olarak belirlendiği, İlk Derece Mahkemesince ATK raporuna itibar edildiği belirtilmesine rağmen, bakıcı giderinin 9 ay üzerinden hesaplandığı, öte yandan geçici maluliyete ilişkin tazminat yönünden ise 4 aya ilişkin hesaplanan miktar üzerinden hüküm kurulduğu, bu sebeple maddi tazminat yönünden çelişkili maluliyet oranlarına aynı anda itibar edildiği, bakıcı gideri yönünden 4 aylık süre dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiği, böylece çelişkinin giderileceği; bakıcı giderinin birleşen dava ile talep edildiği, asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği; sürekli
    ve geçici maluliyet oranları, kusur oranları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmaması gerektiği dikkate alındığında, davacı lehine hükmolunan manevi tazminatın fahiş olduğu gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK"nın 353/1-b-2 maddesi gereğince Kahramanmaraş 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 16/04/2018 tarih ve 2015/797 E. - 2018/373 K. sayılı kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında; geçici ve kalıcı işgöremezlik tazminat ve manevi tazminat talebiyle açılan asıl davanın kısmen kabulüne, 18.883,87 TL kalıcı ve geçici iş göremezlik tazminatından, yargılama sırasında ödenen 3.000,00 TL nin mahsubu ile 15.883,87 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; bakıcı giderine yönelik tazminat istemiyle açılan birleşen davanın ise kısmen kabulüne, 3.902,40 TL"nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-) Davacı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    6763 sayılı yasa ile 6100 sayılı HMK"ya eklenen geçici 1 inci madde uyarınca, aynı Kanunun 362 nci maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2018 tarihinden itibaren 47.530 TL"ye çıkartılmıştır.
    İstinaf incelemesi sonucunda verilen hüküm, karar tarihi itibariyle davacı taraf yönünden kesin niteliktedir. HMK"nın 366. maddesi atfıyla aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca, kesin olan kararlar hakkında Yargıtay tarafından temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın temyiz isteminin reddi gerekmektedir.
    2-) Davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise ;
    2-a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, özellikle istinaf aşamasında ileri sürülmeyen itirazların temyiz sebebi yapılamayacak olmasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-b) 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 56/2. maddesi) gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
    Manevi tazminat, bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, M.K"nun 4.maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
    Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir. (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2003/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları)
    Somut olayda; manevi tazminat yönünden, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, olayın oluş şekli, niteliği, davacı üzerinde oluşturduğu elem ve ızdırabın fazla olması, günün ekonomik koşulları nazara alındığında manevi tazminat miktarı az olarak tayin olunduğu açıktır.
    Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince; davacı için daha yüksek oranda bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz isteminin, miktar itibariyle temyizi kabil bulunmadığından REDDİNE, 2-(a) bendinde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin asıl davaya yönelik sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2-(b) bendinde açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, HMK"nın 373/2 maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2010 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi