21. Hukuk Dairesi 2011/7549 E. , 2013/796 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, Kurum işleminin iptaliyle, 01/11/2008 tarihinden itibaren emekli olduğunun ve borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacıya 01/11/2008 tarihi itibariyle bağlanan yaşlılık aylığının 03.02.2010 tarihi itibariyle iptaline ilişkin Kurum işleminin iptali ile, prim borcu ve maaşlardan dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir.
Davacının, davalı Kuruma verdiği 10.02.1984 tarihli Bağ-Kur"a giriş bildirgesi esas alınarak 10.02.1984 tarihi itibariyle kayıt ve tescilinin yapıldığı, yine davacının 12.02.2008 tarihli dilekçesi ile yurtdışında 20.05.2005-23.12.2007 tarihleri arasında geçen çalışma süreleri için borçlanma talebinde bulunduğu ve 01/11/2008 tarihi itibariyle de yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının yaşlılık aylığından Sosyal Güvenlik Destek Primi kesildiği, 01.10.2008 tarihinden itibaren... ne tabi çalışması nedeniyle 01/11/2008 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığının iptal edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 16/06/2010 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanan 5997 sayılı Yasa ile 3201 sayılı Yasanın 6/B maddesinde yapılan değişikliğin geçmişe yönelik uygulanıp uygulanmadığı noktasında toplanmaktadır.
3201 sayılı Yasanın 5754 sayılı Yasa ile değişik 6/B maddesinde; “Yasa hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabii çalışanlar, ikamete dayalı bir Sosyal Sigorta ya da Sosyal Yardım ödeneği olanlar ile Türkiye"de sigortalı çalışmaya başlayanların tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. 31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun Sosyal Güvenlik Destek Primi hakkındaki hükümleri, bu kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlar için uygulanmaz. Yurt içinde veya yurt dışında çalışması sona erenlerin veya ikamete dayalı bir ödenek alanlardan ödenekleri sona erenlerin, aylıklarının tekrar ödenmesi için yazılı talepte bulunmaları halinde, talep tarihini izleyen ay başından itibaren aylıkları tekrar ödenmeye başlanır.” şeklinde yasal düzenleme mevcut iken, 19/06/2010 tarihli Resmi
Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe giren 5997 sayılı Yasa"nın 15. maddesi ile 3201 sayılı Yasa"nın 6/B maddesi değiştirilmiş ve “Yasa hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabii çalışanlar, ikamete dayalı bir Sosyal Sigorta ya da Sosyal Yardım Ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. Türkiye"de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası"nın Sosyal Güvenlik Destek primine tabii olarak çalışmasına ilişkin hükümler uygulanır.” hükmü getirilmiştir.
Görüldüğü gibi, 19/06/2010 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe giren 5997 sayılı Yasa ile, yurtdışı hizmetlerini borçlanarak yaşlılık aylığı bağlananlara Türkiye"de destek primi ile çalışabilme imkanı sağlanmıştır. Ne var ki, anılan bu yasa hükmünün geçmişe de yürütüleceğine ilişkin bir geçiş hükmü getirilmemiştir. Böyle olunca, 08/05/2008 tarihinden 19/06/2010 tarihine kadar Türkiye"de sigortalı çalışanların aylıklarının kesilmesi zorunludur. Yasada açık düzenleme bulunan hallerde yorum kurallarına gidilmesi ve geçmişe yönelik uygulanması mümkün değildir.
Somut olayda, davacının 19/06/2010 tarihinden önce 5510 sayılı Yasaya göre sigortalı çalışması bulunduğu sabit olduğuna göre, bu tarihten önceki dönem itibariyle bağlanan yaşlılık aylığının kesilmesinde ve prim bedeli tahsil edilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.