22. Hukuk Dairesi 2017/21769 E. , 2019/10957 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre; davacının tüm, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2 - Taraflar arasında, davacı tarafından düzenlenen ibranamenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İbra sözleşmesi, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nda düzenlenmiş olup, anılan Kanun"un 132. maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” hükmü kabul edilmiştir. İbranameyle ilgili olarak diğer önemli bir düzenleme ise, 6098 sayılı Kanun"un 420. maddesinde yer almıştır. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu halde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.
6098 sayılı Kanunun, yukarıda sözü edilen hükümleri, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 6098 sayılı Kanunun yürürlükte olmadığı dönemde düzenlenen ibranamenin geçerliliği sorunu, Yargıtay"ın ibraname konusunda yerleşmiş içtihatları çerçevesinde değerlendirilmelidir.
6098 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde düzenlenen ibra sözleşmelerinin geçerliliği sorunu yönünden, aşağıda belirtilen ilkeler ışığında bir değerlendirme yapılmalıdır:
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir
Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır. Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı halleri ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır
İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizliğinden söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi başlıklı 31. maddesine göre, “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.”
Somut olayda, davacı tarafından el yazısı ile “07.06.2012 tarihine kadar şirketten alacağım 5.000 TL’yi almış bulunmaktayım. Şirkette bu tarihe kadar alacağım kalmamıştır.” yazılı ibraname imzalanmıştır. Mahkemece, söz konusu ibraname davacıya gösterilip, diyecekleri sorulup, bu aldığı alacağın hangi alacaklara ilişkin olduğu netleştirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken değerlendirilmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığına ilişkindir.
Somut olayda, davalıların süresinde zamanaşımı def"inde bulunmasına rağmen mahkemece zamanaşımı def"i değerlendirilmeksizin sonuca gidilmiştir. Dolayısıyla zamanaşımı def’inde bulunan davalılar açısından dava tarihine göre zamanaşımına uğrayan alacakların belirlenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 16/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.