20. Hukuk Dairesi 2011/14217 E. , 2012/3241 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... beldesi, ... mahallesi, 105 ada 1 ve 128 ada 1 parsel sayılı sırasıyla 353048,89 m² ve 6705,81 m² yüzölçümündeki taşınmazlar 105 ada 1 parsel orman, 128 ada 1 parsel hali arazi vasfıyla davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle lehine edinme koşulları oluşan üç parça taşınmazının, kadastro sırasında dava konusu 105 ada 1 ve 128 ada 1 sayılı parseller içinde tespit gördüğü iddiasıyla taşınmazların tapusunun kısmen iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, fen bilirkişilerin 26/04/2011 tarihli raporuna ekli krokide (A) ile gösterilen 102,33 m² ve B ile gösterilen 479,14 m²’lik bölümlerin (fen bilirkişi krokisinden (A) ve (B) bölümlerinin 128 ada 1 parsel içinde olduğu anlaşılmıştır) ve 105 ada 5 parselin batısında kalan fen bilirkişinin 26/04/2011 tarihli ek raporunda (A) ile gösterilen 861,77 m²’lik bölümün (fen bilirkişi krokisinden (A) bölümünün 105 ada 1 parsel içinde olduğu anlaşılmıştır) tapularının iptali ile davacı gerçek kişi adına kayıt ve tespitine (tesciline), aynı rapora ekli krokide (C) ile gösterilen 11,85 m²’lik bölümün davacıya ait 128 ada 9 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı gerekçesiyle bu bölüm yönünden açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, zilyetlik nedeniyle kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak açılan tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 5304 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsellerden 105 ada 1 parsel orman alanı içinde, 128 ada 1 parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
1) İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada davalı ... adına hali arazi niteliğiyle tespit gören 128 ada 1 parsel sayılı taşınmazın krokide (A) ile gösterilen 102,33 m²’lik bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek hüküm kurulmuş olduğuna göre, krokide (A) ile gösterilen 102,33 m²’lik bölüm hakkında kurulan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2) Mahkemece, 105 ada 1 parsel sayılı taşınmazın krokide (A) ile gösterilen 861,77 m²’lik bölümünün kültür arazisi olduğu ve davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle bu bölüm yönünden de davanın kabulüne karar verilmişse de, incelenen dosya kapsamına, yapılan keşif ve alınan bilirkişi
raporuna göre mahkemenin değerlendirmesi yerinde değildir. Şöyle ki; 10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Yasanın 4/3. maddesi; "Çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti kadastro ekibi tarafından yapılır ve bu durum ekip tarafından iki ay önce Orman Genel Müdürlüğüne bildirilir. Buna karşılık iki ay içinde kadastro komisyonlarınca orman sınırlarının belirlenmemesi halinde kadastro çalışma alanı sınırları kadastro ekiplerince belirlenir ve çalışmalar bu kanun hükümlerine göre yürütülür.
Kadastro ekiplerince bu şekilde tespit ve ilan edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılır. Orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur." şeklinde iken 22.02.2005 gün 5304 sayılı Yasa ile sözü edilen üçüncü fıkra değiştirilmiş ve aynı maddeye 4, 5 ve 6"ıncı fıkralar eklenmiştir. Bu değişiklikte 3. fıkra "Çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı Orman Yasasına göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti kadastro ekibi tarafından yapılır. Ancak; bu çalışmalarda kadastro ekibine Orman Genel Müdürlüğü taşra teşkilatınca görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren 7 gün içinde iştirak ettirilmesi zorunludur. Bu çalışmalara muhtar ve bilirkişilerin katılmaması halinde çalışmalar re’sen devam ettirilir." şeklini almış,
Eklenen 5. fıkra ise "Çalışma alanındaki ormanların bu ekipçe sınırlandırılma ve tespitleri yapılarak otuz günlük kısmi ilana alınır. Bu alanlarda orman kadastrosu yapılmış sayılır" şeklindedir.
Yasanın getirdiği bu yeni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi uyarınca orman kadastro çalışmalarının yapıldığı, kadastro ekiplerince dava konusu 105 ada 1 sayılı parselin orman niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği ve kamu malı niteliğini kazandığı, 3402 sayılı Yasanın 16/D maddesi hükmünde "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu Yasada hüküm bulunmayan hallerde, özel Yasaları hükümlerine tabi olduğunun" belirtildiği, bu nedenle ormanlar hakkında özel yasa olan 6831 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerektiği ve 6831 sayılı Yasanın 11/1. maddesinde de orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri hükmünün bulunduğu, bu ilkelerin H.G.K."nun 08.06.2005 gün 2005/20-327-377 sayılı ve 28.06.2006 gün 2006/20-467-494 sayılı kararlarında da aynen benimsendiği anlaşılmakla, davacı ...’nin 105 ada 1 sayılı orman parselinin krokide (A) ile gösterilen 861,77 m²’lik bölüme yönelik olarak zilyetliğe dayanarak açtığı davanın, hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle dinlenme olanağı bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, bu bölüme yönelik açılan davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3) Mahkemece, 128 ada 1 parsel sayılı taşınmazın krokide (B) ile gösterilen 179,14 m²’lik bölümünün kültür arazisi olduğu ve davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle bu bölüm yönünden de davanın kabulüne karar verilmişse de, mahkemece, zilyetlik yönünden yapılan araştırma ve soruşturma yetersizdir. Zira yerel bilirkişilerin beyanları soyut nitelikte gerekçesiz olaylara dayanmayan sözlerden ibarettir. Öte yandan mahkemenin kabulü ziraat bilirkişi raporu ile de uyumlu değildir.
O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi fen elemanı ve uzman ziraatçi bilirkişi tespit tutanağı bilirkişilerinin tümü tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, dava konusu taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, tespitte
saptanan hukuksal olgu dikkate alınarak tutanak bilirkişileri yeniden taşınmaz başında usulün 259. maddesi hükmüne uygun biçimde ayrı ayrı dinlenerek tespitte saptanan hukuksal olgu ile hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık ile yapılması muhtemel keşifte dinlenecek olan yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları arasında aykırılık varsa duraksamasız giderilmeli, daha sonra uzman ziraatçı bilirkişi ve mahkeme heyeti hazır olduğu halde, taşınmaz bizzat mahkemece görülüp, gözlenmeli, gözlem keşif tutanağına aynen yansıtılmalı, özellikle taşınmazın meyil durumu, fiziksel yapısı, dıştan komşu taşınmazlarla toprak mukayesesi yapılmalı, bundan sonra taşınmazın para ve emek sarfı ile imar-ihyaya konu olup olmadığı yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulup saptanmalı, taşınmaz imar ve ihyaya konu olmuş ise imar-ihyanın hangi günde başladığı, hangi günde bitirildiği, özellikle tespit günüden önce imar ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı yolunda yerel bilirkişi ve tanıklardan da ayrı ayrı olaylara dayalı bilgi alınmalı, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin iradi olarak terk edilip edilmediği terk edilmiş ise hangi günde terk edildiği duraksamasız belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanıklar ile tutanak bilirkişilerinin beyanları bu doğrultuda çeliştiği takdirde taşınmazın başında adı geçenler ayrı ayrı dinlenerek çelişki duraksamasız giderilmeli, komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, komşu taşınmazların tespitlerine bir kayıt ve belge esas alınmış ise nizalı parsel yönünü sözü edilen kayıt ve belgelerin ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği üzerinde durulmalı, uzman bilirkişi fen elemanından keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçı bilirkişiden ise mahkeme gözlemini yansıtmaya elverişli ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, 128 ada 1 parsel sayılı taşınmazın krokide (B) ile gösterilen 179,14 m²’lik bölümü yönünden böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre ise, hüküm fıkrasında tapusu iptal edilen taşınmazların ada ve parsel sayıları belirtilmeden karar verilmesi, yine kadastro tespiti kesinleşerek tapuya kaydedilen çekişmeli taşınmazların, tapu kaydının iptali ve tescili denileceği yerde “Kayıt ve tespitine” ifadelerinin kullanılması ve bilirkişi krokisinde (C) ile gösterilen ve davacı adına tespit gören 128 ada 9 parsel sayılı taşınmaz içinde kalan yer, dava konusu olmadığı halde bu bölüme yönelik olarak hüküm kurulması da doğru değildir.
SONUÇ: 1-) Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenler ile davacı Hazinenin 128 ada 1 parsel sayılı taşınmazın krokide (A) ile gösterilen 102,33 m²’lik bölümüne yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile 128 ada 1 parsel sayılı taşınmazın krokide (A) ile gösterilen bölümüne yönelik olarak kurulan hükmün ONANMASINA,
2-) Yukarıda 2 ve 3 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin 105 ada 1 parsel sayılı taşınmazın krokide (A) ile gösterilen ve 128 ada 1 parsel sayılı taşınmazın krokide (B) ile gösterilen bölümlerine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 06/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.