Esas No: 2021/7093
Karar No: 2022/737
Karar Tarihi: 09.02.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/7093 Esas 2022/737 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/7093 E. , 2022/737 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : KAYSERİ 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının usulden reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, verdiği nakit borç karşılığında davalı ... tarafından imzalanan; 07/11/2014 düzenleme tarihli 175.000 TL tutarlı, 20/02/2016 vadeli, 07/11/2014 düzenleme tarihli 55.000 TL tutarlı, 20/03/2016 vadeli, 20/11/2014 düzenleme tarihli 50.000 TL tutarlı, 25/03/2016 vadeli bonoları teslim aldığını, bonoların zamanaşımına uğradığını, davalı hakkında iki adet ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takiplere itiraz ettiğini ve itiraz üzerine icra takiplerinin durduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile Kayseri Genel İcra Dairesinin 2020/55002 E. sayılı icra dosyası ile 2020/239970 E. sayılı icra dosyasındaki itirazların kaldırılarak takiplerin kaldığı yerden devamına, alacakların %40'ı kadar icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemenin 2020/440 E. - 2021/174 K. sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş; davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nin 2021/952 Esas 2021/1085 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup; hüküm, bu kez davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dava, İİK 67. maddesine dayanan itirazın iptali, takibin devamı talebine ilişkindir. Davacı davalıya nakit borç para verdiğini, karşılığında takibe konu bonoları aldığını, her ne kadar bonolarda kefil olarak davalı ismi yazılı olsa da gerçekte asıl borçlu olduğunu dava dışı ... Tıbbi Malz. Gıda ve Tem. San. Tic. Ltd. Şti.'nin ise kefil olduğunu iddia etmiştir. Dosyanın incelenmesinde; 07/11/2014 düzenleme tarihli 175.000 TL tutarlı, 20/02/2016 vadeli, 07/11/2014 düzenleme tarihli 55.000 TL tutarlı, 20/03/2016 vadeli, 20/11/2014 düzenleme tarihli 50.000 TL tutarlı, 25/03/2016 vadeli borçlu olarak ... Tıbbi Malz. Gıda ve Tem, San. Tic. Ltd. Şti., kefil olarak davalı ...'ın imzaladığı bonolar ile ilgili Kayseri Genel İcra Dairesinin 2020/55002 E. sayılı icra dosyası ve 2020/239970 E. sayılı icra dosyasındaki takiplerin başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takiplerin durduğu ve işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır. Davalı cevap dilekçesinde "Davacı taraf her ne kadar müvekkilin nakit borç aldığını iddia etmiş ise de bu husus gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Davacı müvekkilin bir dönem hissedarı olduğu ... Tıbbi Malz. Gıda ve Tem. San. Tic. Ltd. Şti.'ye gayrı resmi ortak olmuştur. Takibe konu bonolar 2014 yılında davacıya verilmiş olup söz konusu bonolar için 01.01.2015 tarihinde yapılan anlaşma ile davalıya 01.01.2017 vade tarihli 350.000 TL'lik bono verilmiş olup söz konusu borç ödenmiştir. Davacı tamamen kötü niyetli olarak müvekkile daha önceden iade etmesi gereken takibe konu 3 adet bonoyu iade etmemiştir. Her ne kadar davacı dava dilekçesinde nakit borç verildiği iddia etmiş olsa da dinlenecek tanıklarla aradaki hukuki ilişkinin dediğimiz gibi olduğu ve dava konusu bonolara ilişkin borcun sona erdiği sabit olacaktır." şeklinde beyanda bulunmuştur.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 236. maddesinde (HMK 188. madde), taraflardan birinin ikrarının geçerli olduğu ve o taraf aleyhine delil teşkil edeceği belirtilmiş, ancak ikrarın tanımı yapılmamıştır. Öğretideki tanımlamalara göre ikrar (dar anlamda ikrar), görülmekte olan bir davada, taraflardan birinin, diğer tarafça ileri sürülen ve kendisi aleyhine hukuki sonuç doğurabilecek nitelik taşıyan maddi vakıanın doğruluğunu kabul etmesidir. Yargıtay uygulamasında da, ikrara bu anlam yüklenmektedir. İkrardan söz edilebilmesi için, bir tarafın bir vakıa ileri sürmüş olması, diğer tarafın da bu vakıanın doğru olduğunu bildirmesi gereklidir. Yapıldığı yere göre mahkeme dışı veya mahkeme içi ikrar söz konusu olabilir. Mahkeme dışı ikrar takdiri, mahkeme içi ikrar ise kesin delil niteliğindedir. İçeriği itibariyle de ikrar, basit (adi), vasıflı (gerekçeli) veya bileşik (mürekkep) nitelikte olabilir. Basit (adi) ikrar, karşı tarafça ileri sürülen bir vakıanın doğru olduğunun, herhangi bir kayıt veya şart bildirilmeksizin kabul edilmesidir. Vasıflı ikrarda, (gerekçeli inkarda) karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığı kabul edilmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının) ileri sürülenden başka olduğu bildirilir.
Bileşik (mürekkep) ikrarda ise, bir tarafın ileri sürdüğü vakıanın doğru olduğu ve bildirilen vasıfta bulunduğu karşı tarafca kabul edilmekle birlikte, ikrara öyle bir vakıa eklenir ki, eklenen bu vakıa, ya ikrar edilen vakıanın hukuksal sonuçlarının doğmasını engeller ya da onu hükümsüz kılar. Bileşik ikrar, ikrara konu olan vakıa ile, ona eklenen vakıa arasında bir bağlantı bulunup bulunmamasına göre de bağlantılı bileşik ikrar ve bağlantısız bileşik ikrar olarak ikiye ayrılır. (HGK. E. 2004/4-362, K.2004/347 T.9.6.2004, ...E.2003/3-118, K.2003/158 T.12.3.2003) Az yukarda belirtilen açıklamaların ışığı altında, somut olaya bakacak olursak; davalı, davaya cevap dilekçesinde takibe konu bonolara ilişkin borcun ödendiğini savunmuş olup,
davalının bu ikrarı, yapıldığı yere göre, kesin delil niteliğindeki mahkeme içi ikrar, içeriği itibariyle ise bağlantılı birleşik ikrar niteliğindedir. Buna göre davalının, aldığı borcu ödediğini de yasal delillerle ispatlaması gereklidir. (Bkz.aynı nitelikteki 13. HD. T.12.2.2002 E.2002/10468, K.2002/13325; 13.HD E.2002/15176, K.2003/4319 T.10.4.2003 sayılı kararları) O halde mahkemece davalıdan, dava konusu borcu davacıya ödediğine dair delilleri sorulup, ispat hakkı tandıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davanın usulden reddi şeklinde yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, 2. Bentte açıklanan nedenlerle, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 09/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.