20. Hukuk Dairesi 2013/4449 E. , 2013/9278 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili ile davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Mevkiilerinde bulunan toplam iki parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 639. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, dava dilekçesinin 1. sırasında yazılı 5117.08 m², 2. sırasında yazılı 42660.30 m² yüzölçümündeki taşınmazlar hakkındaki davanın kabulü ile davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02/07/2001 tarih ve 2001/5502 E. - 5883 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...Köyünde bulunan iki parça taşınmaz hakkında açılan tescil davasının kabulüne karar verilmişse de yapılan araştırmanın hükme yeterli olmadığı, üzerinde deliceden aşılı zeytinlik bulunduğu halde, tahsis veya tapuya dayanılıp dayanılmadığının, ağaç yaşı, sayısı, dağılımının araştırılmadığı, sınırdaki dereden yer kazanılıp kazanılmadığının, kadastro harici bırakılma nedeninin, eğiminin, memleket haritasında ne şekilde gösterildiğinin, komşu parsel dayanak kayıtlarında ne olarak görüldüğünün araştırılmadığı, bu konular araştırılarak elde edilecek sonuca göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, 07.01.2005 tarihli bilirkişi krokisinde 1 numara ile gösterilen 5117 m² yüzölçümlü ve 2 numara ile gösterilen 42660 m² yüzölçümlü taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle,
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10.03.2010 tarih ve 2010/2685 - 2962 sayılı kararında; [ 1)Hazinenin ve Orman Yönetiminin, fen bilirkişi raporunda 1 numaralı taşınmaz olarak işaretli 5117 m2 yüzölçümlü taşınmaza yönelik temyiz itirazları bakımından; taşınmazın 1964 tarihli memleket haritasında zeytinlik işaretli, açık renkle gösterilen bölümde yeraldığı, zilyedlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına gerçekleştiği belirlenerek davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre bu bölüme yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına,
2) 2 numaralı 42660 m2 yüzölçümlü taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; çekişmeli taşınmaz üzerinde resmî belgelere dayalı olarak inceleme ve uygulama yapan uzman orman ve ziraat bilirkişi raporlarında; taşınmazın orman kadastro sınırları dışında kaldığı, üzerinde bir kısmı 45 yaşlarında, dikme suretiyle; geri kalanı 50 aşı yaşlarında, deliceden aşılama suretiyle yetiştirilmiş zeytin ağaçları bulunduğu, eğimin % 35 oranında (yüksek eğimli) olduğu, toprak muhafaza karakteri taşıdığı açıklanarak taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiş, dairenin 13.09.2006 tarihli geri çevirme kararı üzerine hazırlattırılan ek rapora ekli 1964 tarihli memleket haritasında büyük bölümünün çalılık, yapraklı ve ibreli ağaç işaretli yeşil renkli alanda kaldığı görülmüştür. Kuzeyde 188 parsele uygulanan 5 tahrir numaralı vergi kaydı çekişmeli taşınmaz yönünü çamlık olarak okumakta, doğuda ve güneydeki tapulama harici alandan sonra ise kesinleşen orman kadastro sahası başlamaktadır.
6831 sayılı Kanunun 1/J maddesinde "funda ve makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerlerin orman sayılmayacağı" hükmünün karşı kavramından funda ve makiliklerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan yerlerin orman sayılacağı, 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin "Vasıf Tayinine Esas Olacak Tanımlar" başlıklı 23. maddenin (o) bendinde maki ve funda türü ağaçların isimlerinin sayıldığı, aynı maddenin (p) bendinde "orman ve orman toprak muhafaza karakteri, üzerindeki bitki formasyonu ile taşkınları, şiddetli yağış sonrası oluşan zararlı akışları, toprak erozyonu, toprağın strüktür ve tekstürünün, bozulmasını önleyici, su verimini artırıcı etkisi bulunan ve eğimi yüzde on ikiden fazla olan yerlerdir." şeklinde tanımlanmış ve yine aynı Yönetmeliğin "Devlet Ormanı Olarak Sınırlandırılacak Yerler" başlığını taşıyan 26/j maddesi "orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanların Devlet Ormanı olarak sınırlandırılacağını" aynı maddenin ikinci fıkrasında "orman rejimine girmiş olan bu gibi yerlerin komisyonlarca herhangi bir nedenle sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı" konularında hükümler bulunmaktadır. Orman Kanununun 1. maddesinin ikinci fıkrasının (İ) bendi “Sahipli arazideki aşılı ve aşısız zeytinliklerle, özel kanunu gereğince Devlet Ormanından tefrik edilmiş ve imar ıslah ve temlik şartları yerine getirilmiş bulunan yabani zeytinlikler ile 09.07.1956 tarih ve 6777 sayılı Kanunda tasrih edilen yabani ve aşılanmış fıstıklık, sakızlık ve harnupluklar”ın orman sayılmayacağı, kabul edilmişse de, çekişmeli taşınmazlara ait bu yollarla oluşturulan her hangi bir tapu kaydına dayanılmadığı gibi, 3573 sayılı Kanun gereği tahsis de bulunmamaktadır.
02.12.2003 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4999 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7/1. maddesi "... evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, kadastrosu orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.” hükmü getirilmiş ve bu hükümle daha önce sınırlaması yapılmış olup da her hangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosunu yapma görev ve yetkisini vermiştir. Yine, 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmelik’in 10. maddesinin (a) bendinde orman kadastro komisyonlarının aynı görev ve yetkisi tekrarlandıktan sonra 26/h maddesinde “Her hangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanlar,”ın Devlet ormanı olarak sınırlandırılacağı, aynı maddenin ikinci paragrafında da "4785 sayılı Kanunla Devletleştirilmiş ormanlar ile yukarıda belirtilen .... (j) bentlerine göre orman rejimine girmiş olan sahaların herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı öngörülmüştür.
Mahkemece değinilen yönler gözetilerek 2 numaralı taşınmaz hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde hüküm kurulmasının usûl ve kanuna aykırı olduğu] gereğine değinilerek hüküm iki numaralı bölüme yönelik olarak bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davacının 07/01/2005 tarihli raporuna ekli krokide 2 rakamı ile belirtilen 42660,30 m² yüzölçümündeki taşınmaza yönelik davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi vekili, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, M.K."nun 713. maddesine göre tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 24.07.1951 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu vardır. Taşınmaz çalılık olarak tespit harici bırakılmıştır. 04.05.1968 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Taşınmaz bu çalışmada orman sınırı dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacı ... ile davalı ... Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 22/10/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.