20. Hukuk Dairesi 2016/13190 E. , 2019/2943 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli ... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 135 ada 21 parsel sayılı 29.924,88 m² yüzölçümündeki taşınmaz fındıklık niteliğinde davalı adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı ... ilçesi, ... köyü 135 ada 21 parsel sayılı 29.924,88 m² yüzölçümlü fındık vasıflı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında ...oğlu ... adına tescil edildiğini, kadastro tutanağı incelendiğinde, taşınmazın senetsizden zilyetlik yolu ile tescilinin yapıldığının anlaşıldığını, yapılan tespitin hatalı olduğunu zira taşınmaza ...Vakfina ait cilt no:32 sayfa no:10, sıra no:2 zabıt kaydının uygulanmadığını, dava konusu taşınmazın 11.977,00 m²"lik kısmının ...Vakfına ait cilt no:32 sayfa no:10, sıra no:2 ile 10/10/2003 tarih ve 1060/1081 sayılı kararı ile davalıya satıldığını ve satış işleminin 26/01/2004 tarihinde tescil edildiğini, taşınmazın geri kalan 14.947,88 m²"lik kısmının ise çalılıkların temizlenerek genişletilip bu şekilde davalı adına tescil edildiğini, Milli Emlak Servisinin 20/11/2012 tarihli tutanağı ile bu durumun tespit edildiğini, tespit tutanağında taşınmaz üzerinde muhtesat ve meyve ağacının bulunmadığının rapor edildiğini, dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının düzenlendiği tarih itibariyle zilyetlik yoluyla edinim şartlarının oluşmadığını, bu nedenle davalı tarafça senetsizden zilyetlik suretiyle kazanım şartları oluşmayan 14.947,88 m²"lik kısmı için davalı adına olan kaydının iptaline, bu kısmın taşınmazdan tefriki ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; 135 ada 21 nolu parsel içerisinde dava konusu edilen (A) harfi ile belirtilen kısımların davalı ..."a babasından intikalen geldiği, zilyetliğinin kadastro tespiti esnasında ve öncesinde uzun süredir davalıda olduğu, tapusuz taşınmazların mülkiyetinin kazanımı için Türk Medeni Kanununun 713. maddesinde öngörülen 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin geçtiği, yine ayrıca davacı vakfın davalıya satmış olduğu taşınmaz dışında dava konusu yerde başka bir taşınmazının da olmadığı, dava konusu taşınmazın mülkiyetinin davalıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine, davaya müdahil olmak isteyen ..."un ise müdahil olmak için gerekli başvuru harcını yatırmadığı ve müdahale dilekçesinde belirttiği sebepler incelendiğinde, davaya müdahil olmasını gerektirecek bir neden olmaması nedeniyle müdahale talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
1- Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın sınırında orman bulunduğu halde orman araştırması yapılmadığı gibi yapılan tapu ve zilyetlik araştırması da yeterli değildir. Bu nedenle; orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785, 5658, 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece hangi nitelikteki taşınmazların Devlet ormanı sayılacağını göstermiş ve Devlet ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar Devletleştirilmiş, Devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tabi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı yasada gösterilmiştir.
Mahkemece öncelikle çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede tespit tarihinden önce yapılan orman kadastrosu bulunup bulunmadığı araştırılarak; yapılmış ise buna ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği, çekişmeli taşınmazların tümünü ve yakın çevresinde bulunan taşınmazlarla birlikte geniş çevresini bir arada gösterir şekilde orijinal kadastro paftasının bir sureti ile en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile dava tarihinden 20 yıl öncesine ait (1985 – 1990 yılları) memleket haritası ve hava fotoğrafları ve amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E-K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E-K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E-K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu yapılmış ise, orman kadastrosundaki konumu belirlenip orman kadastrosu ile irtibatlı kroki düzenlettirilmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğları ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterilmeli, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte hava fotoğrafları ve memleket haritaları üzerinde gösterecekleri ve yine hava fotoğraflarının stereoskop aleti aracılığıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak dava konusu taşınmaz bölümlerinin niteliği ile üzerinde bitki örtüsü, varsa cinsi, yaşı, sayısı, dağılımı ile tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı ve kullanılan yerlerden olup olmadıkları konularında açıklayıcı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Dava konusu taşınmazın 11.977,00 m²"lik kısmının ...Vakfına ait cilt no:32 sayfa no:10, sıra no:2 ile 10/10/2003 tarih ve 1060/1081 sayılı kararı ile davalıya satıldığı ve satış işleminin 26/01/2004 tarihinde tescil edildiği belirtildiğinden söz konusu satışa ilişkin tüm belgelerin getirtilip bundan sonra davalı tarafın kayıt maliki ya da malikleri ile akdî, irsî ilişkisi sorulup saptanmalı, bu nedenle kayıt maliki ya da maliklerinin tüm mirasçılarını gösterecek şekilde onaylı nüfus aile kayıt örnekleri, ilgili nüfus müdürlüğünden getirtilmeli ya da bu konuda istihsal edilmiş veraset belgesi varsa ibraz ettirilmeli, bu yolla irsî ilişki sağlıklı biçimde
duraksamasız belirlenmeli, akdî ilişkiye dayanıldığı takdirde ilgiliden bu konudaki delilleri sorulup saptanmalı, göstereceği deliller toplanmalı ya da bu konuya ilişkin yazılı kayıt ve belgeleri ibraz ettirilmeli, kayda dayanan tarafın tapu kayıt maliki ya da malikleri ile akdî ya da irsî ilişkisi saptandığı takdirde, tapu kaydının davalı taşınmazla birlikte revizyon gördüğü başka taşınmazlar var ise bu husus gözönünde bulundurularak revizyon parsellerin kadastro tutanak örnekleri ile bu taşınmazlar ve bu taşınmazlara dıştan komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita kadastro müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, uygulamada kayıtların revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmelidir.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; mahalli bilirkişi ve tanık sözleri taşınmazın hava fotoğraflarındaki konumu ile denetlenmeli 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 25/04/2019 günü oy birliği ile karar verildi.