11. Hukuk Dairesi 2017/4431 E. , 2019/3620 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 31.03.2017 tarih ve 2016/711-2017/400 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 07.05.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ..., davalılar vekili Av. ... ile ihbar olunan vekili Av. İlkay Acar dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili tarafından Garibaldi-... firmasına kredi kullandırıldığını, kredinin teminatını teşkil etmek üzere İzmir Çeşme"de bulunan taşınmaza ipotek konulduğunu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine 1998 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığını, bu sırada davalıların ...aleyhine Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinde taşınmaz satış parasının ödenmediğinden bahisle tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, davanın kabulüne karar verildiğini, kararın temyiz edilmeden kesinleştiğini, davalıların bu sefer de ipoteğin terkini için banka aleyhine dava açtıklarını, açılan davada taşınmazın satışının dava sonuna kadar durdurulması için tedbir kararı verildiğini, mahkemenin 05.05.2004 tarihli kararı ile ipoteğin terkinine karar verdiğini, temyiz üzerine hükmün bozulduğunu, mahkemece bozmaya uyularak 12.06.2007 tarihli karar ile davanın reddedildiğini, kararın deracattan geçerek kesinleştiğini, tedbirin kaldırılması üzerine taşınmazın satışı işlemine kaldığı yerden devam edildiğini, icra takibinde taşınmazın değerinin 1.500.000 TL olarak belirlendiğini, ipotek limitlerinin ise 1.200.000 olduğunu, taşınmazın satışının haksız tedbir nedeniyle 8,5 sene geciktiğini, bu nedenle alacağın geç tahsil edilmesine, zamanında kapatılmayan kredi riskinin büyümesine ve alacağın tahsil edilmesinin imkansız hale gelmesine sebebiyet verildiğini, 13.082.024,17 TL"ye tekabül eden banka riskinin kapatılamadığını, ihtiyati tedbir talep edenin kusursuz sorumluluğu bulunduğunu ileri sürerek, 4.177.075 TL"nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkillerinin belirtilen taşınmazı dava dışı ..."e sattıklarını, bu kişinin bankaya 3. kişi ipoteği olarak ipotek verdiğini, ancak tapunun iptali için açtıkları davanın lehlerine sonuçlanması üzerine, ipoteğin fekki için yeni bir dava açtıklarını, bu davayla ilgili olarak önce yerel mahkemenin davayı kabul ettiğini, ancak Yargıtay"ın bozma kararı üzerine davanın red edildiğini ve kesinleştiğini, bu dava sırasında mahkemenin takibin durdurulması yolunda ihtiyati tedbir kararı verdiğini, davacının bu haksız fiil nedeniyle zarara uğradığını ileri sürdüğünü, müvekkillerinin banka ile hiçbir kredi ilişkisinin bulunmadığını, bu nedenle açılan davanın yasal dayanağının bulunmadığını, davanın reddinin gerektiğini, açılan tapu iptalinin sonuçlandırılmasından sonra davacının müvekkillerine ödeme emri göndertmesi gerektiğini, davacının haksız ihtiyati tedbirden bahsedebilmesi için müvekkiline karşı bir takip yapılması, ödeme emri gönderilmiş olmasının gerektiğini, ipoteğin fekki için açılan davanın rededilmesinden doğan davacı zararı var ise bunun tazmininin 72. madde hükümlerine göre yapılmasının gerektiğini, davada zamanaşımı bulunduğunu, bankanın kredi kullandırır iken gerekli özeni göstermediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan T.C. ... vekili, davanın, HMK"nın 399/2. maddesi uyarınca haksız ihtiyati tedbir nedeni ile 1 yıl içerisinde açılması gerektiğini, somut olayda zamanaşımı dolduktan sonra dava açıldığını, ipoteğin terkini davasının reddine ilişkin 12/06/2007 tarihinde verilen karar nedeni ile bu tarihten sonraki gecikmelerin davacının kusuru olduğunu, davacının zararının olup olmadığının belirlenmesi için takip ve satışa ilişkin işlemlerin sonucunun beklenmesinin gerektiğini, ihbar olunan hakkında herhangi bir hüküm kurulmamasını talep etmiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamına göre, davanın kısmen kabulüne, 3.401.299,98 TL zarar tutarının 12/06/2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1) Dava, haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
1086 sayılı HUMK"nın 112. maddesindeki ""Esas hakkında mahkeme tarafından verilen kararın tefhim veya tebliğ olunmasını mütaakıp ihtiyaten icra kılınmış olan tedbir mürtefi olur. Şu kadar ki mahkeme hükmün icrasını temin için işbu tedbirin tayin edeceği müddet zarfında devamına karar verebilir. "" düzenlemesi gereğince tedbirin kalkma tarihi olarak, Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2001/135 Esas sayılı dosyasında davanın kabulüne ve ipoteğin kaldırılmasına ilişkin 05.05.2004 tarihli ilk kararın tebliği tarihi olarak kabulü gerekirken, ilk kararın içeriğinin ipoteğin kaldırılması davasının kabulü olduğu, bu karar içeriğine göre satışın durdurulması yönündeki tedbirin bu kararla birlikte kendiliğinden kalktığını kabul etmenin mümkün olmadığı şeklindeki gerekçe ile anılan davada red kararının verildiği 12.06.2007 tarihinin esas alınması doğru olmamış, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2) Bilirkişi raporunda banka cari faiz oranına ve avans faiz oranına göre ayrı ayrı hesaplama yapılmış, mahkemece taraflar arasında sözleşmesel bir ilişki bulunmadığı, bu sebeple banka cari faiz oranının dikkate alınmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile avans faizine göre yapılan hesaplama sonucu ulaşılan tutar esas alınmıştır. Ancak, davacı bankanın zararı yoksun kaldığı kâr kaybı olup, bu da ortalama kredi faiz oranları dikkate alınarak yapılacak bir hesaplama yöntemi ile bulunabilecektir. Bu durumda, hatalı hesaplama yöntemine dayalı bilirkişi raporu esas alınmak sureti ile hüküm tesisi doğru olmayıp, hükmün taraflar yararına bozulması gerekmiştir.
3) Davacı banka alacağının ticari niteliği gözönünde bulundurulmaksızın davalıların tacir olmadıkları gerekçesi ile yasal faize hükmedilmesi de doğru olmamış, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
4) Davada ihbar olunan sıfatını haiz ve kendisi hakkında hüküm tesis edilmeyen ..."nın temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar yararına, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle ihbar olunan ... vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin T.C. ... hariç taraflardan alınarak yekdiğerine verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, 09/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.