Esas No: 2021/3800
Karar No: 2022/421
Karar Tarihi: 25.01.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/3800 Esas 2022/421 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/3800 E. , 2022/421 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 24. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen istirdat davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen karar, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 25/01/2022 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; şirketin elektrik enerjisi ihtiyacını karşılamak amacıyla davalı ile abonelik sözleşmesi imzaladığını, 2006 Eylül-2010 Aralık dönemlerindeki faturalar ile davalının fazladan tahsil ettiği PSH bedeline yönelik 875 sayılı kurul kararının Danıştay tarafından iptal edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, dava tarihinden geriye dönük 10 yıllık dönem için 50.000 TL alacağın ve KDV’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; yapılan tahsilatların mevzuata uygun olduğunu savunarak, haksız açılan davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davacının Danıştay kararına konu 2006-2010 döneminde serbest tüketici olmadığı, serbest tüketiciliğinin 2012 yılı temmuz ayında başladığı, bu nedenle söz konusu Danıştay kararına dayalı olarak tahsil edilen bedellerinin iadesinin istenemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; dava konusu dönemde davacının serbest tüketici olmaması nedeniyle, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında davanın reddine ilişkin kurulan hükümde isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Uyuşmazlık, nispi olarak alınan PSH bedelinin istirdatı talebine ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle serbest tüketici kavramının açıklığa kavuşturulması, sonrasında davacının dava konusu dönemde serbest tüketici olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
6446 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (cc) bendinde, serbest tüketici tanımlanmış olup, buna göre Kurul tarafından belirlenen elektrik enerjisi miktarından daha fazla tüketimi bulunduğu veya iletim sistemine doğrudan bağlı olduğu veya organize sanayi bölgesi tüzel kişiliğini haiz olduğu için tedarikçisini seçme hakkına sahip gerçek veya tüzel kişiler olarak belirtilmiştir.
Yine, Elektirik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliğinin “serbest tüketici kapsamı” başlıklı 5 nci maddesinde de “Aşağıdaki koşulları sağlayan tüketiciler serbest tüketici olarak kabul edilir;
a) İletim sistemine doğrudan bağlı olan tüketiciler,
b) Bir önceki takvim yılına ait toplam elektrik enerjisi tüketimleri serbest tüketici limitini geçen tüketiciler,
c) İçinde bulunulan yılda gerçekleşen toplam elektrik enerjisi tüketimleri serbest tüketici limitini geçen tüketicilerin” serbest tüketici niteliğini kazandığı kabul edilmiş ve bu bağlamda kanunla paralel düzenleme yoluna gidilmiştir.
Diğer taraftan, Danıştay 13. Dairesinin 06704/2011 tarihli ve 2008/2695 Esas-2011/1365 sayılı kararıyla, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)'nun 875 sayılı Kurul kararının ekinde yer alan 20 dağıtım şirketi için Gelir Gereksinimi Hesaplanması ve Tarife Metodolojisinin Perakende Satış Tarifesinin geçiş döneminde uygulanmasına ilişkin II. Bölümünün B bendini; "Sayaç okuma ve faturalandırma hizmetlerine ilişkin maliyetlerin abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit bir ücret uygulanması gerektiğinin ortada olduğu, kaldı ki buna ilişkin maliyetlerin metodolojinin 1. Bölümünde abone başına sabit bir ücret olarak belirlendiğinin açık şekilde ifade edildiği" belirtilmek suretiyle iptal etmiştir.
Anılan Danıştay 13. Dairesinin kararı; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 24/05/2012 tarihli ve 2011/1901 Esas-2012/798 sayılı kararı ile "davacı şirketin ürettiği elektriği serbest tüketicilere sattığı ve perakende satış hizmet tarifesinin Kwh üzerinden alınmasına ilişkin kuralın "Serbest tüketiciler" yönünden hukuka aykırı olduğu iddiasında bulunduğunun anlaşıldığı, bu durumda davacının dava konusu işlemlerin iptali isteminin "serbest tüketiciler"e yönelik olduğu dikkate alındığından, Daire kararının da "serbest tüketiciler"le sınırlı olarak uygulanacağı belirtilerek onanmıştır.
İptal kararları, iptali istenen tasarrufu ve ona bağlı işlemleri yapıldıkları tarihten itibaren ortadan kaldırır, geçmişe etkilidir, işlem hiç yapılmamış gibi hüküm ve sonuç doğurur, işlemden önceki hukuki duruma dönülür ve genel etkilidir.
Somut olayda; davacı, 10000010 ve 202094084 nolu abonelikleri için Eylül 2006-Aralık 2010 dönemleri arasında, Kurul tarafından yıllık belirlenen tüketimden daha fazla tüketimde bulunduğunu, bu kapsamda serbest tüketici olduğunu belirterek fazla tahsil edilen PSH bedelinin istirdatı için eldeki davayı açmıştır.
O halde ilk derece mahkemesince; Danıştay 13. Dairesinin iptal kararının onanmasına ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24/05/2012 tarihli kararı uyarınca, sayaç okuma ve faturalandırma hizmetlerine ilişkin maliyetlerin abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit bir ücret uygulanması gerektiği, perakende satış hizmet tarifesinin Kwh üzerinden alınmasına ilişkin kuralın "serbest tüketiciler" yönünden hukuka aykırı olduğu gözönünde bulundurulmak suretiyle, 6446 sayılı Kanun ve Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliği dikkate alınarak, davacının dava konusu dönemlerde, EPDK tarafından belirlenen yıllık tüketim miktarı itibariyle "serbest tüketici" olup olmadığı konusunda araştırma yapılıp, bu husustaki belgeler getirtilerek bilirkişi incelemesi yaptırılıp sonucu dairesinde (EPDK tarafından yıllık belirlenen tüketimden daha fazla tüketime sahip olması halinde serbest tüketici konumunda olduğu kabul edilerek) bir hüküm kurulması gerekirken, davacının Temmuz 2012 tarihinde serbest tüketici olduğu kabul edilerek eksik inceleme ve yanılgılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek bulunmadığına, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 25/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.