20. Hukuk Dairesi 2013/8627 E. , 2013/9497 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve davalılar kayyımı... Defterdarı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... Mahallesi 170 ada 2 parsel sayılı 621 m2 yüzölçümündeki taşınmaz arsa niteliği ile 1/3’er pay itibariyle Leonora, ...ve... adlarına tapuda kayıtlı olup beyanlar hanesinde “... Vakfına Mukataalıdır” şerhi ile 26.01.1945 tarihinde ... yararına ipotek şerhi bulunmaktadır.
Davacı ... Yönetimi, 56 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 1988 yılında yapılan 2/B madde uygulamasının hatalı olduğunu, 30 adet kesinleşmiş müsadere kararı bulunan yerlerin 6831 sayılı Kanunun 2/B Madde Uygulaması Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak orman rejimi dışına çıkarıldığını, bu çalışmaları yapan orman kadastro komisyon üyeleri hakkında istenilen koğuşturma izninin... Valiliği İl İdaresi Kurulu tarafından zamanaşımı sebebiyle reddedildiğini, ancak orman kadastro komisyon üyeleri hakkında açtıkları tazminat davasının... 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.04.1996 gün ve 1995/61-1996/242 sayılı kararıyla kabul edildiğini, daha önce 2/B madde uygulamasının yok hükmünde olduğunun tesbiti istemiyle hasımsız açtıkları davanın Adalar Asliye Hukuk Mahkemesince hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, temyiz üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24.09.2004 gün ve 2004/7880-9015 sayılı kararıyla orman kadastro komisyon üyelerinin görevlerini kötüye kullanarak ya da kendilerine verilen görevlerin dışına çıkarak yaptıkları işlemler hukuk ve ceza davalarına konu olmuşsa bu kişiler tarafından yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılacağından, Yönetim tarafından herhangi bir süreye bağlı kalınmaksızın işlemlerin iptali için her zaman dava açılabilirse de böyle bir davanın hasımsız görülemeyeceği, kanun ve yönetmeliklere aykırı olarak yapılan işlem ve çalışmalar kim ya da kimlerin hukukunu ve hakkını etkiliyor ise bu konudaki iptal davalarında husumetin o kişilere yönetilmesi gerektiği, mahkemenin davayı bu sebeple reddetmesi gereğine değinerek, yerel mahkeme hükmünü onadığını belirterek, açıklanan nedenlerle 56 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 170 ada 2 parsele ilişkin orman rejimi dışına çıkarma işleminin yok hükmünde olduğunun tesbiti, tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili ve beyanlar hanesindeki “Zemini Şehzade Mehmet Vakfına Mukataalıdır” şerhi ile ipotek şerhinin kaldırılması istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile işaretlenen kesiminin tahdit içinde iken 56 nolu Orman Kadastro Komisyonunca XXX poligon numarasıyla Hazine adına orman rejimi dışına çıkarıldığı, (B) harfi ile işaretlenen kesiminin ise tahdit içinde olduğu, taşınmazın tamamının eylemli orman niteliğinde bulunduğu, 2/B madde koşullarını taşımadığı, 56 nolu Orman Kadastro Komisyon üyelerinin görevlerini kötüye kullanarak ya da kendilerine verilen görevlerin dışına çıkarak yaptıkları işlemlerin hukuk ve ceza davalarına konu olduğundan, bu kişiler tarafından yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılacağı gerekçesiyle 170 ada 2 parselin 56 nolu Orman Kadastro Komisyonunca orman rejimi dışına çıkarılmasına ilişkin işleminin yok hükmünde olduğunun tesbitine, tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline ve beyanlar hanesindeki ipotek ile vakıf şerhinin silinmesine karar verilmiş, hüküm davalılardan Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile davalılar kayyımı... Defterdarı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 56 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca yapılan orman rejimi dışına çıkarılma çalışmasının yok hükmünde olduğunun tesbiti ve beyanlar hanesindeki vakıf şerhinin silinmesi istemine yöneliktir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1942 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 23.09.1981, 26.11.1985 ve 19.04.1989 tarihlerinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkarma işlemleri bulunmaktadır.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın, tamamının orman olduğu gerekçesiyle orman niteliği ile Hazine adına tescile karar verilmişse de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkindir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın krokide (B) harfi ile gösterilen kısmı orman tahdit hattı dışında olduğu bildirilmiştir. HMK"nun 26. maddesi gereğince (eski HYUY"nın 72.md) “Hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.” hükmü gereğince ve dava dilekçesindeki talep, kesinleşen tahdit ve 2/B sınırları içindeki taşınmaz bölümünün tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkin olduğundan, mahkemece yapılacak iş; kesinleşmiş tahdit ve 2/B haritası ile tapulama paftası çakıştırılarak, 2/B"lik alan içinde kalan ve kalmayan bölümlerin ayrı ayrı tesbit edilip, talep sonucunu aşmayacak şekilde karar vermekten ibarettir.
Bu nedenle; mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan orman tahdidi ve 2/B uygulamasına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğinin getirtilerek, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar kayyımı... Defterdarı ve Vakıflar Bölge Müdürlüğünün temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 04/11/2013 günü oy birliği ile karar verildi.