Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/8451
Karar No: 2022/289
Karar Tarihi: 24.01.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8451 Esas 2022/289 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/8451 E.  ,  2022/289 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki tüketici hakem heyeti kararına itiraz davasının mahkemece yapılan yargılaması neticesinde davanın reddine dair kesin olarak verilen hükmün Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı, davalının servis ve kitap fiyat artışlarının fahiş olduğu gerekçesi ile özel okul sözleşmesinin iptalini talep ettiğini, %10 kesinti yapılarak ödediği bedelin iade edildiğini, %10 kesinti karşılığı olan 1.320,00-TL’nin iadesi için davalının tüketici hakem heyetine başvurduğunu, başvurusunun kabulüne karar verildiğini, ancak okulun servis ve kitap satışı olmadığını, söz konusu işlerin başka firmalarca ayrıca yapıldığını, bu anlamda özel okul ücretinin 1.360,00-TL’sinden davalının borçlu olmadığına dair tüketici hakem heyeti kararının sözleşmeye, usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek tüketici hakem heyeti kararının iptaline hükmedilmesini talep etmiştir.
    Davalı, davacının okulun açılmasından iki gün önce servis ve kitap ücreti adı altında fahiş bedel talep ettiğini, bu anlamda tüketici hakem heyeti kararının doğru olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir
    Mahkemece, davacı şirketin kayıt sözleşmesi ve ücret tespit ve tahsil yönetmeliğine ve öğrenci kayıt sözleşmesinin 2. maddesine göre Ocak-Mayıs aylarında tespit edip bildirmesi gereken servis, yemek, kırtasiye vs okul ücretlerini bu sürede tespit edip bildirmediği, bu durumda sözleşmenin 5.maddesinde belirtildiği gibi bir önceki yılın eğitim ve öğretim ücreti geçerli olacağı, buna rağmen yeni ücretlerin okulun açılmasına iki gün kala davalının cep telefonuna mesaj olarak gönderilmiş olmasının sözleşmeye ve mevzuata aykırı olduğu, zira 6502 sayılı TKHK'nın 4/2. maddesi gereğince sözleşmede öngörülen koşulların sözleşme süresi içerisinde tüketici aleyhine değiştirilemeyeceği, davacının tek taraflı olarak sözleşmeyi değiştirmesinin doğru olmadığı, tüketicinin akdi haklı nedenle feshetme hakkının ortaya çıktığı, davacı/hizmet veren şirketçe ücret iade edilirken kesinti yapılmasının haklı bir
    nedeninin bulunmadığı, tüketici hakem heyetince verilen kararın yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Adalet Bakanlığının 26/11/2021 tarihli yazısında; mahkemenin kısa kararı ile gerekçeli kararının farklı olması emredici nitelikteki hükümlere, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun l0.04.l992 tarih ve Esas: l99l/7, Karar: l992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olduğu ve yine esas yönünden Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin ücretlerin iadesine ilişkin maddesi ile davanın tarafları arasında 03.04.2018 tarihinde imzalanan Öğrenci Kayıt Sözleşmesinin ilgili maddeleri göz önünde bulundurularak hukuki değerlendirmeyle hakimin çözüme ulaşabileceği bir konuda, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmayan somut delile dayanmayan bilirkişi raporu esas alınarak, tüketicinin sözleşmeyi feshetmekte haklı olup olmadığı belirlenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, 6100 sayılı HMK’nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
    Dava, tüketici hakem heyeti kararının iptali istemine ilişkindir.
    1-Öncelikle çözülmesi gereken uyuşmazlık, kısa kararla gerekçeli karar arasında kanun yoluna başvurulması hususunda çelişkili karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığına ilişkindir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
    a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
    b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
    c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
    ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
    d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
    e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
    içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur.
    Hükmün tefhimi sırasında HMK'nın 297/2. maddesinde belirtildiği üzere taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    HMK.’un 298/2 (HUMK. nun 382) maddesi gereğince sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olması, tefhim edilen kısa karara aykırı olmaması gerekir. Aksi halde, yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına güven sarsılmış olacaktır. Asıl olan tefhim edilen kısa karardır.
    Gerekçeli kararın kısa karara uygun olmaması, çelişki yaratır. Belirtmek gerekir ki, kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihadı Büyük Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Kararı gereğince bozma nedenidir.
    Dava dosyası incelendiğinde; kısa kararda istinaf yolu açık olmak üzere karar verilmiş olduğu, gerekçeli kararda ise kesin olmak üzere karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacının süresinde istinaf kanun yoluna başvurduğu, ilk derece mahkemesince istinaf başvurusunun kesin olan karara ilişkin olduğundan bahisle reddine dair ek karar verildiği, söz konusu ek kararın davacı tarafından süresinde istinaf edildiği ve ilgili Bölge Adliye Mahkemesince ek kararın onanmasına karar verildiği sabittir. Kısa kararda istinaf kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi mahallinde her zaman düzeltilebilecek nitelikte maddi hataya dayanmaktadır. O halde, mahkeme tarafından kanun yararına bozma yoluna başvurulabilecek nitelikte olan ve açıkça yürürlükteki hukuka aykırı bulunan bir karar verilmemiştir. Yasalara mutlak şekilde muhalefet edilmedikçe kanun yararına bozma kararı verilemez.
    Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı üzere mahkemece; kısa karar ve gerekçeli kararda çelişki oluşturacak şekilde farklı karar verilmediği, kısa kararda kanun yolunun açık olduğunun yazılmasının maddi hataya dayandığı anlaşıldığından, Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin reddi gerekir.
    2-Kanun yararına bozma konusunu oluşturan diğer uyuşmazlık ise; hukuki değerlendirmeyle hakimin çözüme ulaşabileceği bir konuda, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmayan somut delile dayanmayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulup kurulmadığı noktasında toplanmaktadır.
    6100 sayılı HMK'nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
    HMK’nın 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
    Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
    Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
    Somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve hükme esas alındığı anlaşılmakla birlikte taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 2. ve 5. maddesi ile davacının davalıya gönderdiği sms de değerlendirilerek tarafların iddia ve savunmalarını karşılar nitelikte gerekçe oluşturulmuştur. Mahkeme tarafından kanun yararına bozma yoluna başvurulabilecek nitelikte olan ve açıkça yürürlükteki hukuka aykırı bulunan bir karar verilmemiştir. Yasalara mutlak şekilde muhalefet edilmedikçe kanun yararına bozma kararı verilemez.
    O halde mahkemece, gerekçesinde de açıklandığı üzere ilgili sözleşme hükümlerine göre hukuki değerlendirme yapıldığı anlaşıldığından verilen kararın usul ve yasaya uygun olması nedeniyle Adalet Bakanlığı’nın bu yöne ilişen kanun yararına bozma talebinin reddi gerekir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma taleplerinin reddine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Adalet Bakanlığı'na İADESİNE, 24/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi