Esas No: 2021/5533
Karar No: 2022/313
Karar Tarihi: 24.01.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/5533 Esas 2022/313 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/5533 E. , 2022/313 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : KAYSERİ 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında verdiği kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalıya 26/11/2016 tarihinde ve 27/11/2016 tarihinde olmak üzere toplam 142.207,34 USD nakit para verdiğini, dosya içerisinde mevcut ... Cari Hesabı başlıklı belge ile ''Şükrü Calak'tan aldığım bakiye 62.207,34 dolar 1-1,5 yıl sonra imkanlar içinde taksitlerle ödenecektir. Bekleyen para bankaların verdiği yıllık faiz oranında faiz eklenecektir.'' beyanını imzalayarak kendisine teslim ettiğini ancak borcun ödenmediğini ve buna ilişkin başlatılan icra takibine de itiraz ederek takibin durduğunu belirterek; icra takibine vaki itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacının, işyerine ortak olmak için söz konusu parayı kendisine verdiğini ancak sonrasında ortak olmaktan vazgeçtiğini, söz konusu senedin davacının ortak olmaktan vazgeçmesinden sonra yapıldığını, tarafların daha sonra bu senedi iptal ederek borcu yenilemek suretiyle 29/04/2017 tarihinde yeniden toplam borcun 59.800,00 USD kaldığını gösterir yeni bir senet yaptıklarını, bu tarihten sonra kısmi ödemeler yaptığını ve bakiye 30.341 USD borcu kaldığını, ancak bu borcun yapılan son anlaşmaya göre 29/04/2017 tarihinden itibaren 1-1,5 yıl sonra başlamak üzere ödeneceği kararlaştırıldığından henüz muaccel olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; ‘..taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin temel dayanağının tarihsiz olarak düzenlenen ve davalıca imza edilen "... Cari Hesabı ($)" başlıklı belge olduğu, belgede taraflar arasındaki ilişkiyi gösteren en son işlemin davacıya yapılan 17/02/2017 tarihli 15.000,00-$ ödemesi olduğu, bu durumda bu belgenin tarihinin en erken 17/02/2017 olarak kabul etmek gerektiği, iş bu belgede 17/02/2017 itibari ile borç miktarının 62.207,34-$ olarak belirtildiği, davalı tarafından ise "senettir" başlıklı ve "... Cari Hesabı ($) başlıklı belge sunulduğu, senettir başlıklı belgenin tanzim tarihinin 29/04/2017 olduğu, iş bu belgede borç miktarının 59.800,00 $ olarak belirtildiği, "... Cari Hesabı ($) başlıklı belgenin tanzim tarihi olmamakla birlikte, taraflar arasındaki ilişkiyi gösteren en son işlemin davacıya yapılan 21/10/2018 tarihli 23.622,00-$ ödemesi olduğu, bu durumda bu belgeninin tarihinin en erken 21/10/2018 olarak kabul etmek gerektiği, davacı tarafça yapılan ödemelere ve tarihlere karşı dosya kapsamı içerisinde herhangi bir itirazının yer almadığı, en son işlem tarihi olan 21/10/2018 tarihi itibariyle davalının davacıya 30.355,34-$ borçlu olduğunun tespit edildiği, bu belgede borç bakiyesi karşısında davacının da imzasının bulunduğu, tarafların sunmuş oldukları belgelerin tamamında borcun ödeme vadesine dönük olarak "1-1,5 yıl sonra imkanlar dahilinde taksitlerle ödenecektir." ifadesinin yer aldığı, belgelerdeki borç bakiyelerinden hareketle belgelerin birbirinin devamı niteliğinde olduğu, en son işlem tarihi dikkate alındığında davacının takip talep tarihi olan 12/12/2018 itibari ile 30.355,34$ alacağının olduğu ancak ödemenin 1-1,5 yıl sonra borçlunun imkanları dahilinde taksitlerle ödeneceği belirtildiğinden tüm dosya kapsamından vade tarihinin belirli olmadığı, ödemelerin ne zaman ne miktarda yapılacağının sözleşmede ayrıca ve açıkça yazılmadığı, borcun muaccel olduğuna dair dosya içerinde yer alan belgelerden herhangi bir tespit yapılamadığı dolayasıyla takip talep tarihi itibari ile davalının temerrüt durumunun oluşmadığı ..’gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; ‘... somut olayda ispat külfeti davalıda olup, davalı davacının takibe dayanak yaptığı 12.12.2017 tarihli cari hesap belgesinin yenilendiğini, bu belge uyarınca davacı tarafça kendisine 1-1,5 yıl vade verildiğini, yine bu belge uyarınca toplam borç için faiz ön görülmediğini ispat etmek durumundadır. Davacının dosyaya sunduğu davalı tarafından imzalı "... cari hesabı" isimli belge incelendiğinde; 17.02.2017 tarihinde davacıya 15.000 dolar iade edildiği, bakiye 62.207,34 dolar borcun kaldığı, belgede ‘’...'tan aldığım bakiye 62.207,34 doları 1-1,5 yıl sonra imkanlar içinde taksitlerle ödeneceği bekleyen paraya bankaların verdiği yıllık faiz oranında faiz ekleneceğinin’’ belirtildiği görülmüştür.Davalı bu belgenin 29.04.2017 tarihinde tarafların imzaladığı "senettir" isimli belge ile iptal edildiğini iddia etmiş olup dosyaya sunduğu 29.04.2017 tarihli taraflar tarafından imzalanmış "senettir" isimli belge incelendiğinde; ...'tan 59.800 dolar borç olarak alındığını bu para ticarette kullanıldığından 1-1,5 yıl sonra imkanlar dahilinde taksitlerle ödeneceğinin belirtildiği görülmüştür.Davalı bu belgeye ek olarak dosyaya sunduğu "... cari hesabı" isimli belge incelendiğinde; 17.02.2017 tarihi itibari ile bakiye borcun 62.207,34 dolar olduğu, davalı tarafından 21.10.2018 tarihine kadar yapılan ödemeler sonucu bakiye borcun 30.355,34 dolar kaldığı, belge altında "...'tan aldığım bakiye 62.207,34 doları 1-1,5 yıl sonra başlayarak imkanlar dahilinde taksitlerle ödeneceği, zaman içinde yapılan ödemelerin bakiyeden düşüleceğinin" belirtildiği görülmüştür.Yine davalının sunduğu ... cari hesabı isimli belgede 24.03.2017 tarihi itibariyle davalının davacıya 58.814,34 dolar borcunun gözüktüğü, bu rakamın 29.04.2017 tarihli belgedeki rakamla yakın olduğu anlaşılmaktadır. Davacı "senettir" isimli 29.04.2017 tarihli belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu, davalı tarafından sunulan "... cari hesabı" isimli belgede iade edilen 3.000 dolar ve 23.622 dolar karşısındaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiş olup ancak bu belgenin alt kısmında imzasının bulunmadığını, dolayısıyla faiz yönünden bu belgenin kendisini bağlamayacağını iddia ettiği görülmüştür.
Dosyaya sunulan belgelerden, taraflar arasında en son 29.04.2017 tarihli "senettir" isimli belgenin imzalandığı, bu belgenin davacının takibe dayanak yaptığı 12.12.2017 tarihli cari hesap alacağına ilişkin olduğu, bu belge uyarınca davalının 29.04.2017 tarihi itibariyle davacıya 59.800 dolar borcunun olduğu, davacının davalıya bu borcu ödemesi için 1- 1,5 yıl vade verdiği, ancak davalının vadeye rağmen 21.10.2018 tarihine kadar 29.459 dolar ödeme yaptığı, sonuç olarak davacının takip tarihi itibariyle 30.341 dolar üzerinden takip başlatmakta haklı olduğu anlaşılmakla davanın reddi yönündeki mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Dosyada tüm deliler toplanmış olup bu durum yeniden yargılamayı gerektirmediğinden dairemizce dosyadaki deliller ve yukarıdaki açıklamalar ışığında Kayseri 6. İcra Müdürlüğünün 2018/13454 Esas sayılı icra dosyasındaki takibin takip tarihi itibariyle 30.341 dolar üzerinden devamı yönünde hüküm kurmak gerekmiştir.... Davalı takip ve dava tarihinden sonra 24.05.2019 tarihinde 6.000 dolar, 30.07.2019 tarihinde 6.000 dolar, 14.12.2019 tarihinde 6.000 dolar, 30.01.2020 tarihinde 6.000 dolar, 29.04.2020 tarihinde 6.000 dolar, 01.09.2020 tarihinde 356 dolar olmak üzere 30.356 dolar yatırdığı görülmüş olunup bu ödemelerin 6098 sayılı TBK 100 ve devamı maddeleri uyarınca icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınması gerekecektir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 133 maddesinde; "Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur. Özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz." düzenlemesi mevcuttur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 134 maddesinde; "Çeşitli kalemlerin bir cari hesaba sadece kaydedilmiş olması, borcun yenilenmiş olduğu anlamına gelmez. Ancak, hesabın kesilmiş ve hesap sonucu diğer tarafça kabul edilmiş olması durumunda, borç yenilenmiş olur. Kalemlerden birinin güvencesi varsa, aksi kararlaştırılmadıkça, hesap kesilip sonucun kabul edilmiş olması, güvenceyi sona erdirmez." düzenlenmesi mevcuttur.Belirtilen düzenlemeler doğrultusunda taraflar arasında 29.04.2017 tarihinde imzalanan "senettir" isimli belgenin borcun yenilenmesi niteliğinde kabule imkan bulunmamakta....’olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile; HMK 353/1-b.2 md. gereğince, Kayseri 6. Hukuk Mahkemesinin 01/12/2020 tarih, 2019/34 Esas, 2020/531 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, Düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre; "1-davanın kısmen kabul kısmen reddi ile;kayseri 6. İcra Müdürlüğü' nün 2018/13454 Esas sayılı dosyasındaki takibin takip tarihi itibariyle 30.341,00 USD (30.341,00 USD X 5,3601 TL=162.627,76-TL) üzerinden devamına, davalının bu meblağa yönelik itirazının iptaline,fazlaya ilişkin talebin reddine,Asıl alacak miktarı olan 30.341 Amerikan dolarına takip tarihinden sonra 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmasına, Davalının haksız yere itiraz ettiği likit 30.341,00 USD (162.627,76-TL) asıl alacağın % 20 si oranında (32.525,55-TL nin) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davadan sonra davalı tarafından yapılan ödemelerin TBK 100 vd maddeleri uyarınca infaz aşamasında dikkate alınmasına’ karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; ödünç sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince de açıklandığı üzere, taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin temel dayanağının davacı tarafından ibraz edilen, tarihsiz olarak düzenlenen ve davalıca imza edilen "... Cari Hesabı ($)" başlıklı belge olduğu, belgede taraflar arasındaki ilişkiyi gösteren en son işlemin davacıya yapılan 17/02/2017 tarihli 15.000,00-$ ödemesi olduğu, iş bu belgede 17/02/2017 itibari ile borç miktarının 62.207,34-$ olarak belirtildiği yine davalı tarafından sunulan 29.4.2017 tanzim tarihli "... Cari Hesabı ($)" başlıklı belgede borç miktarının 59.800,00 $ olarak belirtildiği, yine davalı tarafından ibraz edilen "... Cari Hesabı ($)" başlıklı üçüncü belgede de tanzim tarihi olmamakla birlikte, taraflar arasındaki ilişkiyi gösteren en son işlemin davacıya yapılan 21/10/2018 tarihli 23.622,00-$ ödemesi olduğu, bu durumda bu belgeninin tarihinin en erken 21/10/2018 olarak kabul etmek gerektiği, davacı tarafça yapılan ödemelere ve tarihlere karşı dosya kapsamı içerisinde herhangi bir itirazının yer almadığı, en son işlem tarihi olan 21/10/2018 tarihi itibariyle davalının davacıya 30.355,34-$ borçlu olduğunun tespit edildiği, bu belgede borç bakiyesi karşısında davacının da imzasının bulunduğu, tarafların sunmuş oldukları üç adet belgenin tamamında borcun ödeme vadesine dönük olarak "1-1,5 yıl sonra imkanlar dahilinde taksitlerle ödenecektir." ifadesinin yer aldığı, belgelerdeki borç bakiyelerinden hareketle belgelerin birbirinin devamı niteliğinde olduğu, en son işlem tarihi olan 21.10.2018 tarihi dikkate alındığında davacının takip talep tarihi olan 12/12/2018 itibari ile 30.355,34$ alacağının olduğu ancak ödemenin 1-1,5 yıl sonra borçlunun imkanları dahilinde taksitlerle ödeneceği belirtildiğinden tüm dosya kapsamından vade tarihinin belirli olmadığı, ödemelerin ne zaman ne miktarda yapılacağının sözleşmede ayrıca ve açıkça yazılmadığı, borcun muaccel olduğuna dair dosya içerinde yer alan belgelerden herhangi bir tespit yapılamadığı dolayasıyla takip talep tarihi itibari ile davalının temerrüt durumunun oluşmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre karara bağlanır. Bir başka ifadeyle hüküm, uyuşmazlığın başlangıcından, dava açılan güne kadar gerçekleşmiş olayları kapsar.Aksinin kabulü tarafların dayandığı olguların, dolayısıyla elde etmek istediği nihai talebin dışına çıkılması sonucunu doğuracağı gibi; temyiz ve karar düzeltme süreçleri de dâhil, yargılamanın son aşamasına kadar gerçekleşecek hukuki ve fiili olguların nazara alınması gerektiği sorununu ortaya çıkaracaktır. Nitekim, 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, “her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesine yer verilerek, davanın açılmasına kadar gerçekleşen hukuki ve maddi vakıalara göre sonuçlandırılması gerektiği benimsenmiştir.
Takip tarihi itibariyle ortada muaccel yani henüz talep edilebilir bir borç ve alacak bulunmadığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi doğru olup , bölge adliye mahkemesince 21.10.2018 tarihli belge ve içeriği gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ile en son düzenlenen belgenin 29.4.2027 tarihli belge olarak kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
İlk derece mahkemesince doğru bir şekilde hüküm kurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından talebin aşılarak fazlaya karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 24/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.