Esas No: 2021/4965
Karar No: 2022/230
Karar Tarihi: 20.01.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/4965 Esas 2022/230 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/4965 E. , 2022/230 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 46. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 5. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı tarafından satışa sunulan "..." projesinden konut tahsis sözleşmesi ile daire satın aldığını, borcun zamanında ödenmediği gerekçesiyle sözleşmenin feshedildiğini, davalının ödenen bedelleri iade etmediğini, ödenen bedellerin iadesi için ihtarname keşide ettiğini, ihtarnamenin tebliğ edilmesine rağmen paranın iade edilmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalı tarafça icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptaline, takibin devamına ve lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacının 22/02/2009 tarihinde 343.600 TL bedelle konut satın aldığını, borcu zamanında ödememesi nedeniyle sözleşmesinin feshedildiğini, davacı tarafça sözleşmenin haksız yere feshedildiğinin tespiti istemiyle dava açıldığını, davanın reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, davacının toplamda 180.316 TL ödeme yaptığını ancak 08/05/2009 tarihinde bankadan 150.000 TL konut kredisi kullandığını, davalı şirketin kredi kapatma bedeli ile kredi masrafları düşülmek suretiyle davacıya 09/08/2012 tarihinde 66.368 TL ödeme yaptığını (180.316 TL den 103.897,20 TL kredi kapama bedeli ve 10.050 TL kredi masrafı düşüldükten sonra) savunarak, davanın reddi ile lehine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep
istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davalının davacıya iade etmesi gereken tutarın 66.368 TL olması gerektiği, bu tutarın da davalı tarafından banka havalesi yoluyla 09/08/2012 tarihinde davacıya gönderildiği, takip talep tarihi itibariyle davacının herhangi bir alacağının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, taraflar istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacının 14/03/2012 tarihli ihtarnamesi ile ilk defa parasını istediği ve ardından takip yaptığı, davalının 09/09/2012 tarihinde mahsup yapmak suretiyle bakiyeyi gönderdiği, davacının bilirkişi raporu ile tespit edilen 66.368 TL den fazla alacağı bulunmadığı,
davanın nispi harca tabi olduğundan nispi vekalet ücreti verilmesinin ve davacının bile bile zarar verme kastı olmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin uygun olduğu gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre; davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, taraflar arasında imzalanan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin feshi nedeniyle yapılan ödemenin iadesi istemine ilişkindir.
Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmenin ödemelerin zamanında yapılmadığı gerekçesiyle davalı tarafça 14/09/2009 tarihinde feshedildiği, sözleşmenin feshi üzerine davacı tarafça sözleşmenin feshinin haksız olduğunun tespitine dair dava açıldığı, davanın reddine karar verildiği, red kararının temyiz incelemesinden geçerek 28/05/2012 tarihinde kesinleştiği ve kararın kesinleşmesi üzerine 09/08/2012 tarihinde davacının yaptığı 180.316 TL'lik ödemeden, kullanılan konut kredisinin kapatma bedeli ile masrafların düşülmek suretiyle kalan 66.368 TL'nin davalı tarafından davacıya gönderildiği dosya kapsamı ile sabittir.
Söz konusu bedelin davacıya faizi ile ödenip ödenmeyeceği konusunun taraflar arasındaki sözleşmenin 6/3. bendi kapsamında incelenmesinde; "Alıcının borçlarını ödemede temerrüte düşmesi durumunda, Akdeniz İnşaat ihtarname ile 7 gün içerisinde borcun, faiz ve masrafları ile birlikte ödenmesini talep edebilir veya sözleşmeyi feshedebilir. Sözleşmenin Akdeniz İnşaat tarafından feshi halinde, sözleşme bedelinin %3 ü tutarında cezai şart ve Akdeniz İnşaatın o güne kadar yaptığı ve fesih nedeni ile yapacağı masraflar alıcıdan tahsil edilir, Akdeniz İnşaat bu alacaklarını varsa alıcının kendisine yaptığı ödemelerden mahsup etmeye yetkilidir. Gerekli mahsup yapılarak alıcının ödediği bedel fesih tarihinden 12 ay sonra faizsiz ödenir ."şeklinde yazıldığı görülmüştür.
Bölge adliye mahkemesince, söz konusu madde nazara alınarak paranın faizsiz iade edileceğinin taraflarca kararlaştırıldığı, davacının açtığı dava boyunca bekleyen paranın dava bittikten sonra davacının hesabına mahsup yapılarak iadesi ve bir ihtarname ile bildirilmesinin sözleşmenin 6.3. maddesine uygun olduğu aksi halde dava süresince davacı tarafından alınmayan para için faiz işletmenin davacının kendi lehine hak elde etmesi anlamına geleceği gerekçesiyle davacının faiz talebi reddedilmiş ise de; sözleşmenin lafzından açıkça fesih tarihinden 12 ay sonra faizsiz ödeneceğinin belirtildiği, feshin 14/09/2009, ödemenin ise 09/08/2012 tarihi olduğu nazara alındığında, hükmün davacı aleyhine yorumlanmak suretiyle davacının faizsiz talep hakkı olduğunun kabul edilmesi doğru görülmemiştir.
Diğer taraftan, bölge adliye mahkemesince, davalının 30/09/2009 tarihli ikinci ihtarname ile parayı alması için davet edildiği belirtilmiş ise de; ihtarnamenin tebliğ evrakında, gösterilen adreste muhatabın evde olmaması sebebi ile 21. madde uygulanmak üzere muhtara gidildiği, davacının kimlik bilgilerinin olmaması nedeniyle inceleme yapılamadığı, tebliğ merciine iade edildiği, böylece bahsi geçen ihtarnamenin tebliğ edilemediği belirtildiği halde davacının tebliğe rağmen başvuruda bulunmadığı hususunun kabul edilmesi dosya kapsamına uygun değildir.
Sebepsiz zenginleşmede geri verme borcu, zenginleşmenin geçersiz bir nedene dayanması durumunda hemen; geleceğe yönelik bir neden bulunuyorsa onun oluşmadığı an; var olan bir neden bulunuyorsa da onun ortadan kalktığı zaman doğmuş olur. Edim yerine getirildiği sırada geçerli bir hukuksal nedenin bulunmasına karşın sonradan bu neden ortadan kalkmış olursa, bu durumda sebepsiz zenginleşme, nedenin ortadan kalktığı an meydana gelir.
Buna göre; uhdesinde kalan sözleşme bedeli nedeniyle sebepsiz zenginleşen davalının, bu zenginleşmeyi geri verme borcu sözleşmenin sona erdiği an meydana gelecektir.
Sebepsiz zenginleşme halinde; TBK'nın 117 maddesi gereğince davacının faiz hakkı kanundan kaynaklanmaktadır. Bu maddeye göre; zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur.
Davacının sözleşmenin feshinin iptali davasını açmakla iradesinin sözleşmenin ayakta kalmasını sağlamak olduğu, davalı tarafça hesaplanan bakiye bedelin iadesini almamasının da sözleşmeyi ayakta tutmak istemesinin doğal bir sonucu olduğu ancak sözleşmenin feshi ile birlikte davacının ödediği bedelin iadesinin gerektiği, davalının davacıdan tahsil ettiği parayı tevdi etmeyerek uhdesinde tutmasının alacaklının temerrüdünü oluşturduğu, davalı tarafça iade edilmesi gereken bedel tevdi edilerek borcundan kurtulmak yerine söz konusu davanın kesinleşmesini müteakip davacı hesabına bedelin semeresiz gönderilmesi ile borcun sona erdiğinin mahkemelerce kabulü yerinde görülmemiştir.
O halde ilk derece mahkemesince; temerrüd faizine hak kazanılan tarihin mevcut deliller çerçevesinde belirlenerek, konut kredisinin kapatıldığı tarihe kadar davacı ödemesine faiz uygulanması, bu tarih itibariyle banka ödemesinin mahsup edilmesi ve kalan bakiyeye bu tarihten sonra faiz uygulanması suretiyle iadenin yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz isteminin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, harçtan muaf olan davacı tüketiciden peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde iadesine, 21,40 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 20/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.