21. Hukuk Dairesi 2012/10328 E. , 2013/1255 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
KARAR
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere temyizin kapsamı ve temyiz nedenlerine göre davalı...... vekilinin tüm davacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava,18.03.2004 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu %27 oranında sürekli işgöremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece,maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine,12.000,00TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden,davaya konu zararlandırıcı olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edildiği,davacı sigortalının yaralanması nedeniyle maruz kaldığı sürekli işgöremezlik oranının %27 olduğu,anılan olayda %50 oranında davalı şirket,%20 oranında davalı ....,%10 oranında davalı ....ve %20 oranında da kazılı davacının kusurunun bulunduğu,asıl davada davalı olarak sadece ....."nin gösterildiği,....İş Mahkemesinin 2006/849-468 E.K sayılı birleşen dava dosyasında ise davalı olarak aynı olay içerisinde kusurları tespit olunan .... ve ...."ın gösterildiği,karar başlığında sadece davalı şirket bakımından hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı H.M.K"nın 297/2 maddesi“Hükmün sonuç kısmında,gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin,taleplerden her biri hakkında verilen hükümle,taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların,sıra numarası altında;açık,şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.”hükmünü içermektedir.
Yine Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı , olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Bu açıklamalardan olarak somut olayda, birleşen...İş Mahkemesinin 2006/849-468 E.K sayılı dava dosyası davalıları ... ve ... hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması,dolayısıyla birleştirilen dosya hakkında hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Öte yandan yukarıda açıklanan kriterlere uygun düşmeyen 12.000,00TL manevi tazminat miktarı da azdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı ve özellikle birleşen dava ile ilgili davacı talepleri hakkında olumlu yada olumsuz karar verilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.(21.HD. 23.06.2009, 2009/4449-2009/9456)
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 28.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.