Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3289
Karar No: 2022/5874
Karar Tarihi: 15.06.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/3289 Esas 2022/5874 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Mahkeme, bir taşınmaza ilişkin uygulama kadastrosu davasında karar vermiştir. Yargıtay, önceden verilen kararı bozmuş ve yeniden keşif yapılması, bilirkişi raporları alınması ve delillerin birlikte değerlendirilip yeni bir karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ancak sonrasında mahkeme yapmış olduğu keşif sonucunda, taşınmazın sınırlarının doğru belirlendiği ve uygulama kadastrosunun da doğru yapıldığına karar vermiştir. Ancak harita bilirkişisi raporunda ve harita mühendisi bilirkişi raporunda çelişkiler olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle, harita mühendisi bilirkişiden ek rapor alınarak çelişkilerin giderilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkeme, bu hususlar göz önünde bulundurulmaksızın karar verildiği için, kararın bozulmasına karar vermiştir. Karar, 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince bozulmuştur. Tarafların, HUMK'un 440/I maddesi gereğince ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceği; istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine kar
8. Hukuk Dairesi         2021/3289 E.  ,  2022/5874 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Uygulama Kadastrosu

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; Mahkemece, yöntemine uygun şekilde inceleme ve araştırma yapılmadığı, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli ... fotoğrafları, uydu fotoğrafları ve ortofoto (uygulama kadastrosunun yapıldığı tarihe yakın tarihli) getirtilip uygulanmadığı, taşınmazın sınırından geçen ve hakkında hüküm kurulan derenin sınırları konusunda yerel bilirkişilerin bilgisine başvurulmadığı, taşınmazın sınırında bulunan dereye yönelik olarak fen bilirkişilerinin bilimsel verilerden son derece uzak olan raporu esas alınarak hüküm kurulduğu açıklanarak mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve harita ya da jeodezi mühendisi, jeolog bilirkişi ve fen bilirkişisi mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişi dışında üç kişilik uzman bilirkişi kurulunun katılımı ile yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazlar arasındaki sınırın neresi olduğu, derenin taşınmazlar arasında sınır olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı olarak bilgi alınması, bilirkişi kurulundan; yöntemine uygun şekilde inceleme ve araştırma yapılmasının istenilmesi, ayrıca taşınmazların tesis kadastrosu sırasında belirlenen ve kesinleşen sınırlarını ve uygulama kadastrosu sırasında belirlenen sınırlarını bir arada ve farklı renkli kalemlerle gösteren, krokili rapor alınması, dere yönünden yapılacak araştırmada talebin niteliğinin belirlenmesi, değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağının göz önünde bulundurulması ve bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonunda; davacının davasının reddine, davaya konu 113 ada 517 parsel sayılı taşınmazın uygulama kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline, önceki tarihli mahkeme kararının 113 ada 516 ve 518 parsel sayılı taşınmazlar yönünden temyiz edilmediği ve bu nedenle bu parsellere ilişkin kararın kesinleştiği anlaşıldığından tutanak asıllarının kesinleştirme işlemlerinin yapılması için Tapu Müdürülüğüne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, bozma sonrası yapılan keşif sonucu düzenlenen fen ve jeodezi bilirkişi raporu dikkate alındığında, dava konusu taşınmazın gerçek yüz ölçümünün 13,822,14 m2 olduğu, krokide D, F, H, J harfleriyle gösterilen yerlerin 1975 tarihli ... fotoğrafına göre de derede kaldığı, her ne kadar 1975 tarihli ... fotoğrafına göre A ve C harfi ile gösterilen yerler jeodezi bilirkişi raporuna göre derede kalmadığı görülüyor ise de dava konusu taşınmazın 22/a çalışmasının ifraz beyannamesine göre yapıldığı ve sınırlarının doğru olarak uygulandığı, A ve C harfi ile gösterilen alanların sınırlara dahil olmadığı, nitekim düzenlenen bilirkişi raporunda 22-a uygulamasının doğru yapıldığının ayrıntılı ve gerekçeli olarak izah edildiği, gerçekten fen bilirkişi raporunda "dava konusu parselin tesis kadastrosu sırasında 1836 ve 1840 nolu parsellerin tevhidi ve hemen akabinde 3 parça ifraz olduğu, bu parsellerin 1999 tarih ve 4097 yevmiye numarası ile 4057, 4058 ve 4059 parsel numaralarını alarak tescil edildiği, eski 4058 nolu parselin alanının 13.825,09 m2 geldiği ve tecviz içerisinde olan 175,66 m2'lik alan farkının ise 4057, 4058 ve 4059 nolu parsellerle hesaplanan alanları oranında düzeltmeye gidildiği, 22-a yenileme işleminde ise dava konusu parselin alanının 13,822,14 m2 olarak hesaplandığı, ifraz beyannamesinde 13,825,09 m2 olan alanın yenilemede 13,822,14 m2 olmasının sebebinin ise tesis kadastrosunun imar koordinatlarına göre yapılması, 22-a yenileme kadastrosunun ise ITRF koordinat sistemine göre yapılmasından kaynaklandığı, aradaki 2,95 m2'lik farkın imardan ITRF'ye dönüşüm sırasında parametrelerden meydana gelen fark olduğu, yenileme uygulaması yapılırken dosyasında mevcut olan ifraz beyannamesi esas alınarak yapıldığı, 22-a uygulamasının doğru olduğunun" rapor edildiği, dolayısıyla dava konusu taşınmazın sınırlarının 22-a uygulamaları sonucu doğru bir şekilde oluşturulduğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
    Şöyleki, çekişmeli taşınmazların tesis paftasında batı ve kuzey sınırlarının "dere" olarak belirlendiği anlaşılmakta olup, 19.04.2018 tarihli harita bilirkişi raporunda, tespit tarihinden öncesine ait 1975 tarihli ... fotoğrafının stereoskop aleti ile incelenmesine göre davacıya ait taşınmazın dış sınırlarının oluştuğunun belirtildiği, 10.06.2019 tarihli harita mühendisi bilirkişi raporunda ise, 1975 tarihli ... fotoğrafının stereoskop aleti ile incelenmesine göre davacıya ait taşınmazın dış sınırlarının oluştuğu belirtildikten sonra hem ekli kroki de A, B, C ile gösterilen kısımların dere yatağı içerisinde kaldığı, D, E, F, G, H, I ve J ile gösterilen kısımların ise dere yatağında kalmadığı belirtilmiş, hem de aksi yönde ekli krokide A, B, C ile gösterilen kısımların dere yatağı içerisinde kalmadığı, D, E, F, G, H, I ve J ile gösterilen kısımların ise dere yatağında kaldığı, A, B, C ile gösterilen kısımların taşınmaz ile bütünlük arzettiği, D, E, F, G, H, I ve J ile gösterilen kısımların ise taşınmaz ile bütünlük arzetmediği belirtilmiştir.
    Şu halde, tesis kadastrosu sırasında taşınmazın batı ve kuzey sınırı dereye dayalı olarak belirlendiğine ve tespit öncesine ait ... fotoğrafının stereoskopik incelemesi sonucunda parselin dış sınırları, bir diğer ifade ile dere ile ara sınırı belirlenebildiğine göre, bu sınırın esas alınabileceği kuşkusuzdur.
    Hal böyle olunca, harita mühendisi bilirkişiden ek rapor alınmak sureti ile yukarıda değinilen çelişki giderilmeli, 1975 tarihli ... fotoğrafının stereoskop aleti ile incelenmesi sonucunda hangi kısımların taşınmazın içerisinde hangi kısımların ise dere de kaldığı kesin olarak belirlenmeli, buna göre belirtilen tarihte davacıya ait taşınmaz içerisinde kaldığı anlaşılan kısımlar yönünden önceki tarihli karar davacı tarafından temyize konu edilmediğine göre usuli müktesep haklar da göz önünde bulundurulmak sureti ile davanın kabulüne karar verilmelidir.
    Mahkemece, bu hususlar göz önünde bulundurulmaksızın karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 15.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi