Esas No: 2021/8564
Karar No: 2022/129
Karar Tarihi: 19.01.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8564 Esas 2022/129 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/8564 E. , 2022/129 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; davacının temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; kiracısı olan davalı tarafından ödenmekte olan kira bedelinin aylık 540 TL olduğunu, günün ekonomik koşulları ve emsal kira bedelleri karşısında kira bedelinin düşük kaldığını ileri sürerek; yeni dönem için ödenmesi gereken aylık kira bedelinin 1.000 TL olarak tespitini talep etmiş, yargılama aşamasında kira bedelinin 05/11/2013 tarihinden başlayan dönem itibariyle tespitini istemiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesince verilen 25/02/2016 tarihli ve 2015/8368 E. 2016/1398 K. sayılı kararla; davalı tarafından dosyaya sunulan ve her iki tarafın imzasını taşıyan kira sözleşmesinin aslının dosyaya eklenmesi ve TBK'nın 345. madde hükmü de gözetilerek davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, dava süresinde ise istenen dönem yönünden mahkemece araştırma yapılması, aksi halde davacıdan sorularak bir sonraki dönem için kira bedelinin tespiti yoluna gidilerek karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulüne, dava konusu iş yerinin kira bedelinin 05/11/2013 tarihinden itibaren 1.000 TL olduğunun tespitine dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 21/11/2018 tarihli ve 2017/15588 E. 2018/11885 K. sayılı kararla; (1) numaralı bentle davalının sair temyiz itirazlarının reddedildikten sonra, (2) numaralı bentle; kira bedelinin tespiti talep edilen dönemin hak ve nesafet dönemi olduğu, bozma öncesi alınan bilirkişi raporunda emsal değerlendirilmesi yapılmadan soyut verilere dayalı olarak dava konusu dükkanın bulunduğu bölgede kira parasının 1.000 TL civarında olduğunun belirtildiği, mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen gerekçe gösterilmeden bozma öncesi alınan rapor ve tanık beyanları doğrultusunda karar verildiği, buna göre mahkemece benzer taşınmazlara ait kira sözleşmeleri incelenmek suretiyle yeniden rapor alınması, kiralananın yeniden kiraya verilmesi halinde getirebileceği belirlenen kira bedelinden davalının eski kiracı olması nedeniyle uygun bir indirim yapılarak kira bedelinin tespitine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece, emsal kira bedelleri araştırılarak alınan bilirkişi raporunun hüküm vermeye yeterli olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile kiralanan iş yerinin kirasının 2013 yılı Ocak ayından itibaren aylık 625 TL olarak tespitine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1) Davalının temyizi yönünden;
5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK'nın 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01/01/2021 tarihinden itibaren 4.270 TL'ye çıkarılmıştır.
Karar, verildiği tarih itibariyle davalı açısından kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01/06/1990 tarihli ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı uyarınca Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davalının temyiz isteminin reddi gerekir.
2) Davacının temyizi yönünden;
Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
Mahkemece uyulmasına karar verilen 21/11/2018 tarihli bozma kararında; benzer taşınmazlara ait kira sözleşmelerinin emsal olarak incelenmesi suretiyle alınacak rapor ile kiralananın yeniden boş olarak kiraya verilmesi halinde getirebileceği kira bedelinin tespit edilmesi ve bu bedelden davalının eski kiracı olması nedeniyle uygun bir indirim yapılarak kira bedelinin tespitine karar verilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen, kiralananın 2020 yılına ait kira bedelini belirleyerek bu bedelden geçmişe doğru giden bir hesap yöntemi ile 2013 yılına ait kira bedelini tespit eden 09/11/2020 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması suretiyle bozmanın gereğinin yerine getirilmemiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; mahkemece verilen hüküm, bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; hükmü, kısa karar (hüküm fıkrası) doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir. Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de kısa karara uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, hükmün tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala kanun koyucu HMK'nın 297 nci maddesiyle varlık kazandırmıştır.
Yine Anayasa'nın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre; gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece sonradan yazılan gerekçede "05/11/2013" tarihinden itibaren uygulanacak kira bedelinin tespitine karar verildiği belirtilmesine rağmen, "2013 yılı Ocak" ayından itibaren uygulanacak kira bedelinin tespitine karar verilmesi suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişkiye neden olunması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz dilekçesinin REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.