Esas No: 2021/7663
Karar No: 2022/137
Karar Tarihi: 19.01.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/7663 Esas 2022/137 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/7663 E. , 2022/137 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı ...; 24/05/2011 tarihinde 65.000 USD karşılığı 100.000 TL, yine 27/05/2011 tarihinde 52.000 USD karşılığı 82.160 TL olmak üzere davalı ...'e toplam 117.000 USD borç verdiğini, bu parayı davalının banka hesabına gönderdiğini, borç olarak verdiği parayı istemesine rağmen davalının herhangi bir ödemede bulunmadığını, bu nedenle başlattığı takibin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptalini, icra takibinin devamını, haksız itiraz nedeni ile davalının icra inkâr tazminatına mahkum edilmesini talep etmiş; işbu dava, davalının davacı aleyhine açmış olduğu alacak davası ile birleştirilmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen karar, davacı ...'in açtığı dava yönünden temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 27/02/2018 tarihli ve 2015/43313 E. 2018/2470 K. sayılı kararla; (1) numaralı bent ile davacının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, (2) numaralı bentle; iki ayrı bilirkişi kurulundan alınan raporların birbiri ile çeliştiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davalının yaptığını iddia ettiği bir kısım ödemelerin yine taraflar arasında görülen başka dava ve icra takiplerine konu edilerek sulh ve ibra sözleşmeleri ile sonuçlandırıldığı, bu nedenle davalı tarafından yapıldığı bildirilen ödemelerin yeniden ele alınmasının mümkün olmadığı, faiz oranına yapılan itirazların yerinde olması nedeniyle alınan 06/03/2020 tarihli bilirkişi raporunun hüküm vermeye yeterli bulunduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, davalının takibe vaki itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1) Bilindiği üzere, mahkemece verilen hüküm, bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; hükmü, kısa karar (hüküm fıkrası) doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir. Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de kısa karara uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, hükmün tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala kanun koyucu HMK'nın 297 nci maddesiyle varlık kazandırmıştır.
Yine Anayasa'nın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının 117.000 USD asıl alacak ve 7.312,50 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 124.312,50 USD'nin tahsili istemiyle davalı aleyhine icra takibi başlattığı, hükme esas alınan 06/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının 117.000 USD asıl alacağını takip tarihinden itibaren Merkez Bankasının bir yıl vadeli döviz hesaplarına uyguladığı faiz oranı ile talep edebileceği görüşüne yer verildiği, mahkemece kararın hüküm fıkrası bölümünde; icra takibine yapılan itirazın tümden reddine ve takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesine rağmen, sonradan yazılan kararın gerekçe bölümünde; davalı tarafından faiz oranına yapılan itirazların yerinde olduğu ve bu nedenle alınan 06/03/2020 tarihli bilirkişi raporunun hüküm vermeye yeterli bulunduğu görüşüne yer verilmek suretiyle, işlemiş faiz yönünden gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişkiye neden olunması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2) Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.