21. Hukuk Dairesi 2011/7532 E. , 2013/1340 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 02/04/2007 tarihli rapora dayanan kurum işlemlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, sigorta müfettişi tarafından dava dışı .... "in davacı işyerinin kapıcısı olduğunun tespitine dair tespit tutanağının iptalı istemidir.
Mahkemece, davanın kabulü ile...."in davacı ... Apartmanında hizmet akdine bağlı olarak kapıcı sıfatıyla çalıştığını tespit eden ....... Sosyal Güvenlik Kurumu sigorta memurluğu tarafından düzenlenen 7.2.2007 tarihli işyeri durum tespit tutanağının ve buna bağlı olarak düzenlenen 7.2.2007 tarih ve GE-44 sayılı raporun iptaline kara verilmiştir.
Dosya içerindeki belgelerden, dava dışı...."in davacı işyerinde kapıcı olarak çalıştığına dair beyanı, davacı apartmanda oturan 3 sakinin bizzat ya da sigorta memurları tarafından yazılmış beyanları ve apartmana yakın bakkal dükkanı sahibinin beyanlarına dayanılarak ..."in davacının yanında 18.4.2005 tarihinden beri çalıştığının tespit edildiği, kuruma hiç bildirim yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu dolayısiyle o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı )veya bir hakkın elde edilmesi amacıyla kime karşı dava edileceği (o davada davalı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının veya davalısının o dava yönünden davacı veya davalı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir.
O halde, dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açması gerekir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.
Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
Görüldüğü üzere, taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def"i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir.
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 gün ve 2004/4-371 E. 2004/375 K.; 18.04.2007 gün ve 2007/5-233 E., 2007/221 K.; 04.03.2009 gün ve 2009/10-34 E. 2009/104 K.; 04.11.2009 gün ve 2009/2-402 E., 2009/484 K.; 03.02.2010 gün ve 2010/4-4 E., 4 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Somut olayda dava dışı..."in hak alanına dair olan hizmet sözleşmesinin varlığına dair yapılan yargılamanın .... davaya katılmadan ve bu konuda savunması alınmadan ve delilleri toplanmadan karar verilmesi hakkın ihlali olup bu şekilde eksik taraf huzuru ile davanın görülüp bitirilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Yapılacak iş, davacıya,...."in usulüne uygun şekilde davaya katılımını sağlamak, davalının savunmasını alıp gerekli delillerini topladıktan sonra çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ :Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, 28/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.