21. Hukuk Dairesi 2011/7727 E. , 2013/1342 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 1.4 1997-1.6.2006 Tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının ancak bildirimin eksik yapıldığından bahisle eksik bildirilen sürelerin tespiti istemidir.
Mahkemece, davacının 01/04/1997-06/06/1999 dönemine ilişkin talebinin bildirimdeki önceki döneme rastladığı ve bu dönem yönünden talebin hak düşümüne uğradığını diğer dönem tespit talebinin ise ispat olunamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı işyerinin 15.9.1994 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, uyuşmazlık dönemine ait dönem bordrolarının getirtildiği, davacının ....da bildiriminin davalı ... tarafından 7.6.1999 tarihinde yapıldığı, davalı işyerinden kesintili bildirimin yapıldığı, davacıya hizmet cetveline göre çıkışının verilmesinden sonra çalışmadığı döneme denk gelecek şekilde 17.2.2004 tarihli vizite kağıdının verildiği ve son 3 ay çalışmaların tam olduğunun beyan edildiği, komşu işyeri sahipleri ile çalışanlarının tespit edildiği, sadece davalı dönemde komşu işyeri çalışanı olmayan bir tanık dinlendiği anlaşılmaktadır
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve
bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda dinlenen bordro tanıklarının davacının davalı işyerinde çalıştığı ancak hangi tarihler arasında çalıştığını bilmediklerini beyan ettikleri bir bordro tanığının da davacıyı tanımadığı bildirdiği, komşu işyeri tanığının davalı dönem itibariyle komşu işyeri sahibi olmadığı, dosyada dinlenecek başka bordro tanıklarının ve komşu işyeri sahibi ve çalışanlarının olmasına rağmen mahkemece dinlenmedikleri, dinlenilen bordro tanıklarının davacının çalıştığını bildirmesine rağmen süre konusunda bilgi veremedikleri, mahkemenin çalışılan dönemleri tespit etmesinin zorunlu olması ve davanın kamu düzeninden olması nedeniyle başkaca bordro ve komşu işyeri tanığı dinlemesi gerekeceği gözardı edilerek sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Öte yandan, sigortalı, bildirimsiz kalan çalışmalarının tespitini hak düşürücü sürenin işlemeye başladığı hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren beş yıl içerisinde isteyebilir. Hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür.İşverenin, sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanunun 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde, işverence Kuruma verilecek belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu vd. şeklinde sıralanmıştır. Bu belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun kesintisiz olduğunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir. Kesintili çalışmanın varlığı halinde ise, kesintinin öncesi ve sonrasında oluşacak her çalışma devresi için dava koşullarının varlığı yukarıda belirtilen olgular dikkate alınarak belirlenecektir.
Yapılacak iş, davalı işyerinin uyuşmazlık dönemine ait dönem bordrolarında çalışmaları bulunanlar içerisinden adları resen belirlenecek bordro tanıklarının beyanlarına başvurmak, bordro tanıklarının beyanlarının yetersiz olması durumunda davanın kamu düzenini ilgilendirdiği de dikkate alınarak araştırmanın genişletilip bu dönemlerde çalışması bulunan komşu işyeri işverenleri ve bu işverenler tarafından çalışmaları Kuruma bildirilen kimseler zabıta marifetiyle belirlenip beyanlarına başvurularak, kesintisiz blok çalışmanın tespiti halinde hak düşürücü sürenin işlemeyeceği hususu hatırlanarak ve tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine
28.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.