Esas No: 2021/7479
Karar No: 2022/10
Karar Tarihi: 17.01.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/7479 Esas 2022/10 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/7479 E. , 2022/10 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen tazminat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar asıl davada; murislerinin kaza sonucu ölümü üzerine hukuk davalarının açılması için davalı avukat ile anlaştıklarını, davalının iş mahkemesinde tazminat davası açtığını, Çorlu İş Mahkemesince esasa ilişkin verilen kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 08/05/2006 tarihli 2006/2178 E. 2006/4835 K. sayılı kararıyla görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğundan bahisle bozulduğunu, bozmaya uyularak yapılan yargılamada Çorlu İş Mahkemesi tarafından 17/08/2006 tarihli ve 2006/2178 E. 2006/162 K. sayılı kararla dava dilekçesinin görev yönünden reddine, kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini, verilen kararın temyiz edilmeksizin 08/03/2007 tarihinde kesinleştiğini, 03/04/2007 tarihinde verilen talep dilekçesi üzerine dosyanın Çorlu 2.Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiğini, Çorlu 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/09/2007 tarihli ve 2007/138 E. 2007/385 K. sayılı kararıyla dosyanın görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 10 gün içerisinde gönderilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, akabinde yeni bir avukat ile anlaşılarak yeniden harç yatırılmak suretiyle Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtıklarını ancak bu davanın da Mahkemenin 09/10/2018 tarihli ve 2008/57 E. 2008/321 K. sayılı kararıyla zamanaşımına uğradığından bahisle reddedildiğini, davalının vekillik görevini tam ve layıkıyla yapmayarak mağduriyetlerine sebep olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacılardan ... için 2.500 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 20.000 TL manevi tazminatın, diğer davacılar için 12.500'er TL manevi tazminatın olay tarihinden yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmişler, birleşen davada ise; asıl davada alınmış hesap bilirkişisi raporu doğrultusunda hesaplanan toplam 30.908,05 TL maddi tazminatın asıl davada talep edilen 2.500 TL mahsup edildikten sonraki kalan kısmının olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacıların görevsizlik kararından haberdar olduğu 10 gün içerisinde görevli mahkemeye başvurabileceği halde başvurmadıklarını, kendi kusurlarına dayanarak tazminat talep edemeyeceklerinden bahisle davanın reddine dair verilen karar, davacıların temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 28/11/2011 tarihli ve 2011/9566 E. 2011/17571 K. sayılı kararıyla; davacının, profesyonel yardım almak üzere davacı avukata başvurup vekalet vererek davanın takip edilmesini istediği, davalı avukatın ise iş mahkemesince verilen görevsizlik kararı için süresi içinde tahrik dilekçesi vermeyerek davanın açılmamış sayılmasına sebebiyet verdiği, davalının sorumluluğunda olan işlemler nedeniyle davacıya sorumluluk yüklenemeyeceği gibi davacının olayda üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğinden de bahsedilemeyeceği, bu itibarla davalının görevini layıkıyla yapmadığının anlaşılmakta olduğu, ne varki; davalı avukatın davaların usulden ve zamanaşımından reddedilmesine sebebiyet vermiş ise de davacıların doğan zararı ile davalı avukatın ihmalinden kaynaklanan olay arasında illiyet bağı bulunması gerektiği, bu nedenle mahkemece avukatın görevi tam olarak yerine getirmesi halinde davacıların ne kadarlık bir tazminata hak kazanacağının tespitinin önem arzettiği, mahkemece ihmali davranış olmaması halinde takip edilen davalar neticesinde davacıların dava sonuçlarında tazminata hak kazanıp kazanamayacakları hususunda uzman bilirkişiler marifetiyle inceleme yaptırılıp sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda mahkemece; davanın kısmen kabulüyle 22.340,36 TL maddi tazminatın 19/05/1998 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı ... mirasçılarına verilmesine, davacı ... yönünden manevi tazminat hususunda karar verilmesine yer olmadığına, diğer her bir davacı için 10.000 TL manevi tazminatın 19/05/1998 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 04/04/2018 tarihli ve 2016/21346 E. 2018/4173 K. sayılı kararıyla; HUMK’nın 83. maddesi ve 04/02/1948 tarih, 10/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle davacıların ıslahtan önceki talebi dikkate alınarak sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekirken, mahkemece yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; asıl davanın kısmen kabulüyle 2.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın 19/05/1998 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı ... mirasçılarına miras payları oranında verilmesine, diğer her bir davacı için 8.000 TL manevi tazminatın 19/05/1998 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalı avukat, iş mahkemesince verilen görevsizlik kararı için süresi içinde tahrik dilekçesi vermeyerek Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2007/138 E. sayılı davanın açılmamış sayılmasına ve sonrasında davacılar tarafından açılan Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesince görülen 2008/57 E. sayılı davanın zamanaşımından reddedilmesine sebebiyet vermiş ise de; açılmamış sayılmasına karar verilen davada, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi tarafından somut olayda genel mahkemelerin görevli olduğu bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden bahisle bozulan Çorlu İş Mahkemesinin 17.11.2005 tarihli ve 2004/412 E. 2005/848 K. sayılı kararıyla davacı ... için 6.000 TL manevi, diğer davalılar için ise 3.000'er TL manevi tazminata hükmedildiği, kararın davacılar tarafından temyiz edilmediği, bu itibarla hükmedilen manevi tazminat miktarının davacılar yönünden kesinleştiği, manevi tazminat talebinin yeni bir dava ile arttırılmasının mümkün olmadığı, avukatın görevini tam olarak yerine getirmesi halinde davacıların bu miktarların üzerinde manevi tazminata hak kazanamayacağı anlaşılmaktadır.
Buna göre mahkemece; davacı ... yönünden 6.000 TL , diğer davacılar yönünen 3.000'er TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,17/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.