20. Hukuk Dairesi 2013/6421 E. , 2013/9778 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi birleşen dosya davacısı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında... Köyü, 119 ada 33 parsel sayılı 3375,10 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle davalı adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, 3402 sayılı Kanunda açıklanan zilyetlikle kazanma koşullarının davalı yararına gerçekleşmediğini iddia ederek, tesbitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tapuya kayıt ve tescili istemiyle dava açmıştır.
... vekili, dava dilekçesi ile; dava konusu taşınmazın, müvekkil ve diğer mirasçılara babaları ..."den miras olarak kaldığını, diğer mirasçıların taşınmazdaki paylarını müvekiline sattığını iddia ederek, tesbitin iptali ile taşınmazın müvekkili adına tapuya kayıt ve tescili istemiyle dava açmış; Kahramanmaraş Kadastro Mahkemesi’nin 2011/444 Esasına kaydedilen davada 09.03.2012 tarih ve 2012/25 K. sayılı karar ile mahkemenin yukarıda belirtilen esası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece davacı ... Hazinesinin davasının kabulüne, taşınmazın tespitinin iptali ile ... adına tapuya tesciline, birleşen dosya davacısının davasının reddine karar verilmiş, hüküm birleşen dosya davacısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Dava konusu yerde, 6831 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman kadastrosu 22.09.1996 tarihinde, 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanunla değişik 9. maddesi uyarınca yapılan orman kadastro düzeltme çalışmaları ise 03.06.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmaz, orman tahdit hattının dışında kalmıştır.
Mahkemece, yörede bulunan bağların 70"li yılların sonu 80"li yılların başı gibi floksera salgını nedeniyle peyder pey kuruduğu ve o yıllardan sonra sahipleri tarafından bakılmadığı, terk edildiği, taşınmazda imar ve ihya faaliyetinin kadastro geçeceği kaygısı ile yeni yeni yapılmaya başlandığı, taşınmazlar üzerinde yeni tesis edilmeye çalışılan bu zilyetliğin de 20 yıllık kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği süresini doldurmadığı gerekçesiyle Hazinenin davasının kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Keşif sırasında dinlenen tanıklar ve yerel bilirkişiler, taşınmazın bülbüllerin yeri olarak bilindiğini ve..."in olduğunu, ... ölünce oğulları ...’e kaldığını, eskiden bağ olarak kullanıldığı, bağ teveklerinin kurumasından sonra taşınmaza bir ara kiraz çitili dikildiğini,ancak kuruduğunu bildirmiştir. Yörede 1996 yılında yapılan orman kadastrosu
çalışma tutanaklarında, davalı taşınmazı ilgilendiren 20, 21 ve 22 sayılı orman sınır noktalarının anlatımlarında davalı taşınmaz yönü o tarihte bülbüllerin tarlası olarak tarif edilmiştir. Orman bilirkişi raporunda ise, taşınmazın kesinleşmiş tahdit dışında kaldığı, 1956 tarihli memleket haritası, 1948 tarihli hava fotoğrafı ve amenajman planında bağlık alanda kaldığı belirtilmiştir. Ziraat bilirkişisi, raporunda, taşınmazın memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planında bağlık alanda kaldığı kabul edilmesine rağmen, sonuç kısmında taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan, evveliyatı itibariyle zilyetlikle kazanılmaya elverişli olmayan yerlerden olduğu belirtilerek çelişkiye neden olunmuştur. Bu nedenlerle, ziraat bilirkişisi raporu yetersiz olup, bu rapor dayanak alınarak hüküm kurulamaz.
Ayrıca, birleşen dosya davacısı, dava konusu taşınmazın babaları ..."den miras olarak kaldığını, diğer mirasçıların taşınmazdaki paylarını kendisine sattığını iddia etmesine rağmen satış hususu da mahkemece araştırılmamıştır.
Belirtilen bu olgular karşısında mahkemenin gerekçesi, dosya kapsamına ve delillere uygun düşmediği gibi taşınmazın tamamına ilişkin zilyetlik araştırması da yeterli değildir. O halde; mahkemece, bir fen elemanı ile ziraat bilirkişisi eliyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, tarım uzmanı bilirkişisi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı araştırılmalı; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalı yanında, birleşen dosya davacısı ve murisi yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, birleşen dosya davacısı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 07/11/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.