3. Hukuk Dairesi 2019/4216 E. , 2020/247 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıya ait trafodaki arıza nedeni ile 19/08/2014 tarihinde yangın çıktığını, bahçesinde bulunan küçük meyve fidanları ile asma, nar, erik, elma, kayısı, incir, badem, fıstık, ayva ve meşe ağacının zarar gördüğünü ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 5.000.00 TL"nin olay tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 22/03/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 32.611.50 TL" ye yükseltmiştir .
Davalı; bakım onarım hizmetinin ihale edildiğini, yangının değişik nedenlerden çıkmış olabileceğini belirterek; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne dair verilen hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 24.09.2018 tarihli ve 2016/22722 Esas, 2018/8876 Karar sayılı ilamı ile; Meyveli ağaçların kaim değeri, ağaçların bulunduğu yerin, ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın, o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle tespit edileceği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise bu yöntem ile hesaplamanın yapılmadığı, delil tespiti dosyasına sunulan bilirkişi raporu ile yargılama sırasında dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının birbiriyle çelişkili olduğu ve Borçlar Yasası’nın 43/1. maddesi (TBK m.51) gereğince belirlenen zarardan hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre uygun tutarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği gerekçeleriyle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davaya konu taşınmazın davacı adına kayıtlı olmadığı gerekçesiyle, aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut olayda, mahkemece; bozma kararına uyulduğu halde gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir.
Şöyle ki; Mahkemece uyma kararı verilen, Dairemizin, 24.09.2018 tarihli ve 2016/22722 Esas, 2018/8876 Karar sayılı ilamında; zararın hesaplanması ve zarardan hakkaniyet indirimi yapılması konusunda bozma yapılmış, aktif husumet konusunda bozma nedeni yapılmamıştır. Mahkeme ise, aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vererek, davacı yararına oluşan kazanılmış hakkı ihlal etmiştir.
Mahkemenin davacı yararına kazanılmış hakkı ihlal ederek aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca, davaya konu taşınmazın tapu kayıt maliki ... tarafından davalı şirket aleyhine aynı olay nedeniyle Batman 3. Asliye Hukuk Mahkemesine Esas: 2018/869 sayı ile tazminat davası açılıp birleştirilme talebinde bulunulduğu ve mahkemece 02.10.2019 tarihinde iş bu dosya ile birleştirilmesine karar verildiği halde birleştirilen dosya beklenilmeksizin hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
O halde, mahkemece; bozma ilamı doğrultusunda, dava konusu taşınmazda meydana gelen zararın tespiti için dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek, açıklanan yöntemde hesaplama yapılması ve tespit edilen bedel üzerinden hakkaniyet indirimi yapılarak zararın belirlenmesi; ayrıca, davaya konu taşınmazın tapu kayıt maliki Makbule Çelik tarafından açılan ve bu dosya ile birleştirilmesine karar verilen tazminat davası hakkında da hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.