Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/23103
Karar No: 2015/12686
Karar Tarihi: 25.06.2015

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/23103 Esas 2015/12686 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/23103 E.  ,  2015/12686 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
    Dava, istirdat (geri alım) istemine ilişkindir.

    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

    1-) Davacı Kurum vekilinin temyiz istemi yönünden;

    21.07.2004 günü Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve ayrıca 5236 sayılı Kanun, katsayı artışı da uygulanmak suretiyle bu kanunların yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 2014 yılı için 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını 1.890 TL. olarak değiştirmiştir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde temyiz sınırının saptanmasında alacağın tamamının gözetilmesi, tümü dava konusu yapılan bir alacağın kısmen kabulünde ise temyiz sınırının belirlenmesinde kabul ve reddedilen miktarların esas alınması 1086 sayılı Kanunun 427. maddesi gereğidir.

    İnceleme konusu davada 3.347,60 TL. tutarındaki istemin reddedilen 45,09 TL.lik bölümü temyiz konusu yapılmakla, anılan tutar değinilen kesinlik sınırını aşmadığından temyiz yoluna başvurulması olanaksız olup temyiz dilekçesinin miktar itibarıyla kesinlik nedeniyle reddi gerekmektedir.

    2-) Davalı vekilinin temyiz itirazları bakımından;

    ./...
    Davacı Kurumca 22.03.1985 – Mart/1999 döneminde 1479 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalı olarak kabul edilerek 01.04.1999 tarihinden itibaren kendisine anılan Kanun hükümlerine göre yaşlılık aylığı bağlanan davacının söz konusu sigortalılığına dayanak kılınan ilgili esnaf ve sanatkarlar sicil memurluğu kaydının sahte olduğunun 2002 yılının Mayıs ayında belirlenmesi üzerine sigortalılığın ve giderek aylığın iptal edildiği anlaşılmakta olup yersiz ödenen aylıkların yasal faiziyle birlikte geri alınması için 18.10.2010 günü açılan işbu davanın yargılama aşamasında yasal sürede zamanaşımı defini ileri sürmeyen davalı vekilinin ıslah yoluna başvurarak anılan savunmayı dile getirdiği belirgindir.

    Davanın yasal dayanaklarından olan 818 sayılı Borçlar Kanununun 66. maddesine göre, nedensiz mal ediniminden dolayı açılacak dava, zarar gören tarafın verdiğini geri almaya hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde bu hakkın doğduğu günden itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğramaktadır. Anılan Kanunun 132. maddesinde, zamanaşımının işlemesine engel olan ve onu durduran sebepler sıralandığı gibi, 133. maddesinde de zamanaşımını kesen olgular açıklanmıştır. Sebepsiz zenginleşme hukuksal temeline dayalı davalarda öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı ise kamu kurum ve kuruluşları açısından o kurum ve kuruluşların dava açma konusunda yetkili kılınan kişi veya organlarının verdiğini geri almaya (istirdada) hakkı olduğunu öğrendiği tarihtir.

    01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanunun 176. maddesinde, taraflardan her birinin, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, aynı davada, tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği, 177. maddesinde, ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar sözlü veya yazılı olarak yapılabileceği, 178. maddesinde, ıslah eden tarafın, ıslah sebebiyle geçersiz hâle gelen işlemler için yapılan yargılama giderleri ile karşı tarafın uğradığı ve uğrayabileceği zararları karşılamak üzere hâkimin takdir edeceği teminatı, 1 hafta içinde mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, aksi hâlde, ıslahın yapılmamış sayılacağı, 179. maddesinde, ıslahın, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğuracağı belirtilmiş, 176. maddenin gerekçesinde de “… Uygulamada, zamanaşımının ıslah yolu ile ileri sürülüp sürülemeyeceğine dair bazı tereddütler var ise de zamanaşımı ilk itiraz olmayıp, ıslah yolu ile de ileri sürülebileceğinde tereddüt etmemek gerekir.“ açıklamasına yer verilmiştir.

    Alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması nedeniyle dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eden zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip onu eksik borca dönüştürmekte ve alacağın dava edilebilme (istenilebilme) özelliğini ortadan kaldırmaktadır. Bu şekliyle maddi hukuk kurumu olmayan zamanaşımı, borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu özelliğini taşımamaktadır ve doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bunun sonucu olarak da borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasal süresinde yönteme uygun olarak ileri sürmesi gerekmekte olup bu husus yargılamayı yapan hakim tarafından

    ../...
    kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Şu durumda zamanaşımı savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.

    Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, yersiz ödenen aylıklardan oluşan borç yönünden zamanaşımı süresinin geçtiği belirgin olup yasal süresinde dile getirilmeyen zamanaşımı definin yöntemince gerçekleştirilen ıslah yoluyla ileri sürülebileceği göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu uyuşmazlık konusu dönemde ödenen aylıkların hüküm altına alınması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

    O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

    S O N U Ç : 1-) Davacı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibarıyla kesinlik nedeniyle REDDİNE,

    2-) Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden, hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davalıya geri verilmesine, 25.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi