3. Hukuk Dairesi 2019/4952 E. , 2020/306 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; aboneliğine çıkarılan 30 günlük su faturasının 19.172,64 TL olduğunu, 30 günde suyu devamlı kullansalar dahi 1.565 m³ suyun teknik olarak sayaçtan geçmesinin mümkün olmadığını, sayacın 20"lik sayaç olduğunu, kapasitesinin belli olduğunu, tüketimlerin çok üstünde faturalandırma yapıldığını ileri sürerek; 2015 Ağustos dönemi su faturasının iptali ile eski tüketimlerinin ortalaması alınarak yeni fatura düzenlenmesini talep etmiştir.
Davalı; ... Tarifeler Yönetmeliğinin 41/1. maddesi uyarınca, davacının idareye başvurusu üzerine sökülen su sayacının, Bilim Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğünce yapılan teknik muayenesi sonucunda 3.905 m³ tüketim göstergesinde (+%33) hatalı çalıştığının rapor edildiğini, davacının aboneliğinin son üç dönem tahakkuk toplamlarının (+%33) hata oranı düşülerek 2015/8 dönem faturasının 02.10.2015 olan dava tarihinden önce 07.09.2015 tarihinde düzeltildiğini, davanın konusuz kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda sayacın 14.07.2015 - 15.08.2015 tarihleri arasındaki 30 günlük dönemde arızalı olduğu, sayacın arızalanmasında abonenin bir kusurunun bulunmadığı, sayaçların kontrol ve periyodik muayenelerinin yapılması sorumluluğunun davalı Aski"de olduğu, dolayısıyla abonenin bir önceki yılın aynı dönemlerine ait doğru olduğu kabul edilen tüketimi baz alınarak fatura edilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, faturanın iptali ile 52 m³ tüketim karşılığı yeni bir fatura düzenlenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dairemizin 13.03.2018 T. 2016/22005 E. 2018/2419 K. sayılı ilamıyla; davanın tüketici mahkemesinde görüldüğünü ancak davanın taraflarının tacir, dava konusu aboneliğin de davacının ticari işletmesi ile alakalı olması sebebi ile ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile hüküm bozulmuştur.
Mahkemece; taraflarca takip edilmeyen dosyanın 29/11/2018 tarihli celsede 6100 sayılı HMK"nın 150/1 maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verildiği, yasal süresi içerisinde dosyanın yenilenmediği, dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren yasal 3 aylık sürenin geçtiği görülmekle, HMK"nın 150/5 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, haksız düzenlenen su faturasının iptali ve yeni bir fatura düzenlenmesi istemine ilişkindir.
Tebligat Kanununun 21/2. ve Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 31. maddesinde “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” denilmektedir.
Somut olayda; yargıtay bozma ilamının davacıya Tebligat Kanununun 10. maddesinin 1. fıkrası uyarınca tebliğe çıkarıldığı ve tebligatın adresin kapalı olması sebebi ile iade döndüğü, aynı adresin mernis adresi de olması sebebi ile bu kez T.K. 21/2 maddesi gereği tebliğ edilmesine dair tebliğ şerhini içerir şekilde tebliğ edildiği, akabinde tensip zaptı ve duruşma gününün de aynı adrese doğrudan T.K. m 21/2 ye göre tebliğ edildiği ve tarafların duruşmada hazır olmaması neticesinde dosyanın işlemden kaldırıldığı, 3 ay içerisinde yenilenmemesi sebebi ile de davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür. Dosya içerisinde davacının mernis adresinin değiştiği ancak değişikliğin hangi tarihte gerçekleştiğinin anlaşılamadığı; ayrıca, tebliğ evrakının muhtarlığa bırakıldığına dair ihtaratın kapıya yapıştırıldığına dair dosya içerisinde belge de bulunmadığı görülmüştür. Hal böyle olunca, T.K. m 21/2 ye göre yapılan tebligatın usulüne uygun yapılmadığı ve davacının hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple, davacının adresinin değiştiği tarih yönünden araştırma yapılarak yeni mersis adresine kanun ve yönetmelik hükümlerine göre usulüne uygun tebligat yapılarak, sonucun dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.01.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.