11. Ceza Dairesi 2019/939 E. , 2019/1258 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 08.01.2018 tarih ve 2018/10833 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 21.01.2019 tarih ve KYB-2019/4769 sayılı ihbarname ile;
Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 206/1. maddesi uyarınca 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Adana 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/06/2018 tarihli ve 2017/1151 esas, 2018/528 sayılı kararının "Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 14/06/2016 tarihli ve 2015/2401 esas, 2016/5531 karar sayılı ilamında "...Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunun oluşması için kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu takdirde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan yine beyan olunan bilgiler ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır..." şeklinde belirtildiği üzere, sanığın polisler tarafından yakalandığında üzerinde kimliği olmadığını belirterek isminin Veysi Gergin olduğunu beyan ettiği; ancak kollukça yapılan inceleme ve araştırma sonucunda herhangi bir tutanak düzenlenmeden gerçek kimliğinin saptandığının anlaşılması, sanığın karakoldaki ifadesinin de gerçek kimlik bilgilerine göre alınmış olması karşısında, 5237 sayılı Kanun"un 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşmayacağı, eylemin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesi kapsamında idari para cezası yaptırımını gerektiren kimliği bildirmeme eylemi olarak nitelendirilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
İncelenen dosyaya göre; resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşabilmesi için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu hallerde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan, yine beyan olunan bilgiler ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun "Kimliği bildirmeme" başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrası "Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir.", 2. fıkrası ise "...bu kişi kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır." hükmünü taşımakta olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belgenin düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisine görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK"nin 206. maddesi uygulanacaktır. Kamu görevli tarafından göreviyle bağlantılı olarak sorulması durumunda, kimlik bilgileri hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması veya kimlik ve adresle ilgili bilgi vermekten kaçınılması halinde Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın emniyet görevlileri tarafından kimlik kontrolü yapıldığı esnada, hakkında mevcut bulunan yakalama kararlarının infazını engellemek amacıyla, görevlilere kardeşi olan Veysi Gergin‘in kimlik bilgilerini beyan ettiği, ancak görevlilerce herhangi bir resmi belge düzenlenmeksizin gerçek kimlik bilgilerinin tespit edildiği, sanığın eyleminin bu haliyle Kabahatler Kanunu"nun 40. maddesi kapsamında kaldığı, 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı anlaşılmakla, Kanun Yararına Bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, Adana 11. Asliye Ceza Mahkemesi‘nin 05.06.2018 tarihli 2017/1151 Esas ve 2018/528 Karar sayılı ilamının, 5371 sayılı CMK"nin 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA; bu hususta CMK"nin 309/4-d. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün olduğundan, sanığın eylemine uyan 5326 sayılı Kanun‘un 40/1. fıkrası uyarınca 109 TL İDARİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, infazın bu ceza üzerinden yerine getirilmesine, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 11.02.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.