Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4372
Karar No: 2020/366
Karar Tarihi: 20.01.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/4372 Esas 2020/366 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/4372 E.  ,  2020/366 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; 01/09/2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesi uyarınca, dava dışı ... ait taşınmazda kiracı olarak bulunduğunu, 01/12/2012 tarihinde ise kiralananı tahliye ederek kiraya verene teslim ettiğini, davaya konu işyerinin tahliye tarihinden itibaren üç ayı aşkın bir süreyle boş kaldığını, daha sonra malik tarafından bir başka kiracıya kiralandığını; boş kalan süre zarfında, kendisi üzerine olan mevcut su aboneliğini, gerek ekonomik sıkıntıları gerekse iş yoğunluğu nedeniyle iptal ettiremediğini, davalı tarafından 2013/03 dönemine ait, 15/03/2013 okuma tarihli, 14.261,34 TL bedelli faturanın tahakkuk ettirildiğini, bahse konu faturanın iptali talebiyle davalı belediyeye başvuruda bulunduğunu, talebinin kabul edilmediğini, fatura bedelinin ortalama aylık su sarfiyatının üzerinde olduğunu, boş bir dairede bahse konu su tüketiminin yapılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, ya aboneliğe ait su sayacının bozuk olduğunu ya da hatalı okuma yapıldığını ileri sürerek; davalı tarafından haksız tahakkuk ettirilen 14.261,34 TL bedelli faturadan dolayı davalı belediyeye borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı; davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davaya konu mevcut borcun davacının kusurlu davranışından meydana geldiğini, taşınmazı tahliye ederken aboneliği iptal ettirmesi gerektiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; dava tarihi itibariyle, davalı tarafından davacı aleyhine açılan bir davanın veya icra takibinin bulunmadığı, yine davalı tarafından borcun ödenmesine ilişkin herhangi bir ihtarın da davacıya keşide edilmediği, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 07.06.2018 tarih ve 2016/19762 E. - 2018/6591 K. Sayılı ilamı ile, "...Mahkemece usulüne uygun ön inceleme yapılmadan ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları belirlenmeden karar verilmiştir. Bu durumda, mahkemece, Hukuk Muhakemeleri Kanununun emredici hükümleri yok sayılarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu 33. maddesi hükmüne açıkça aykırı davranılması doğru değildir..." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde ise; davacının aboneliğe ait adresten taşındığı, taşınmazın üç ayı aşkın bir süre boş kaldıktan sonra, malik tarafından bir başka kiracıya kiralandığı, davacının kendisi üzerine olan su aboneliğini iş yoğunluğundan iptal ettiremediği, davalı belediye tarafından 2013/03 dönemine ait 15/03/2013 okuma tarihli 14.261,34 TL bedelli fatura düzenlendiği, faturanın iptalinin talep edildiği, ancak davalı belediye tarafından kabul edilmediği, fatura bedelinin
    yüksek gelmesinin saatten kaynaklandığı, su tüketiminin davacıya ait olmadığı, davacının belirtilen tarihte aboneliğe ait taşınmazda ikamet etmediği gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacının davalıya 2013/03 dönemine ait 15/03/2013 okuma tarihli 14.261,34 TL bedelli faturadan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; su aboneliğinden kaynaklı düzenlenen fatura nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
    Abonelik sözleşmesini imzalayan abone, sözleşme sona erinceye kadar tahakkuk edecek olan tüketim bedelinden, dağıtım yapan kuruma karşı sözleşme gereği sorumludur. Hemen belirtmek gerekir ki, burada kullanımın normal ya da kaçak kullanım olmasının da sonuca etkisi bulunmamaktadır. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin, sözleşmesi iptal edilmediği sürece, kullanım bedelinden dolayı fiili kullanıcı ile beraber müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre, abonelik iptal ettirilmedikçe, o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz gibi abonelik bedellerinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur. Nitekim, aynı ilkeler HGK"nın 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı ilamında da benimsenmiştir.
    Somut olayda; davacının, davaya konu faturanın düzenlendiği tarihte davalı belediyenin su abonesi olduğu, davacının aboneliğe ait adresten taşınmasına rağmen aboneliğini sonlandırmadığı, 30/06/2017 tarihinde aboneliğin iptal edildiği, 10/01/2018 tarihinde ise aboneliğin dava dışı Fatma Yoldaş adına yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, aboneliğe ait adresten taşındığını belirterek, boş bir dairede bahse konu su tüketiminin yapılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, ya sayacın bozuk olduğu ya da hatalı okuma yapıldığı iddiasında bulunmuştur.
    Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vermelidir. (HMK m. 266 )
    Hal böyle olunca, mahkemece; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun ve Dairemizin yerleşik içtihatları nazara alınarak, aboneliğini iptal ettirmeyen davacının, abonelik üzerinden tüketilen su bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilerek, davacının iddiaları da değerlendirilip, tartışılarak; davalı kurumun, davacıdan isteyebileceği fatura bedelinin duraksamasız belirlenmesi noktasında, konusunda uzman bilirkişiden, tahakkuk tarihinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine göre hesaplamayı içerir, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi