3. Hukuk Dairesi 2019/4768 E. , 2020/399 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalılardan ..., ... ve diğer davalıların murisi olan ... ile 25/01/2002 tarihli gayrimenkul hisse satış ve taahhüt sözleşmesini akdettiğini, sözleşmede belirtildiği üzere 483 ada 3 parsel ve 491 ada 5 nolu parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerine karşılık davalılara toplam 24.000 TL ödediğini, ayrıca davalıların taksim sözleşmesinin icra edilmesi halinde bu iki taşınmazdaki hisseler yerine 483 ada 3 parseli devrederek borçtan kurtulacaklarının sözleşmede kararlaştırıldığını, 09/05/2012 tarihinde kesinleşen Kınık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/87 E. 2008/150 K. sayılı ilamıyla taksimin gerçekleştiğini, ancak davalılardan ...’ün halen zilyedi bulunduğu 483 ada 3 parseldeki hissesini 3. kişiye sattığını öğrenmesi üzerine bu hisseyi 3. kişiden 30/07/2015 tarihinde satın aldığını, bu nedenle artık sözleşmenin ifa olanağının kalmadığını ileri sürerek; davalılara ödediği 24.000 TL"nin denkleştirici adalet ilkesi gereğince dava tarihine kadar ulaşılacak alım gücünün saptanmasını ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı ...; davacının alacağının belirli olduğunu, belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, ayrıca dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise davacı tarafından kendisine 6.300 TL ödendiğini, davacının taşınmazların zilyedi olması nedeniyle belirlenece ecrimisil bedelinin talep edilen bedelden düşülmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece; davanın hukuki yarar yokluğu ve zamanaşımının dolması nedeniyle reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 13/03/2018 tarihli ve 2016/10253 E. 201802357 K. sayılı ilamıyla;
(... 1- (...) Somut olayda mahkemece, hem davanın zamanaşımı nedeniyle hem de belirsiz alacak davası açma şartları oluşmadığından davacı tarafın hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş ise de dava şartlarından olan hukuki yararın öncelikle incelenmesi ve bu konuda karar verilmesi, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise artık davalı tarafın def"i olarak ileri sürdüğü hususun inceleme konusu yapılmaması gerekirken, davanın iki sebepten ötürü ayrı ayrı reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2- Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir...)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; hukuki yarar yokluğu ile zamanaşımı def’inin reddine karar verildikten sonra, tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığı için hukuken geçersiz olduğu, tarafların verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebileceği, zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken denkleştirici adalet ilkesine göre taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerektiği, davacı tarafından ödenen satış bedelinin dava tarihinde ulaşacağı alım gücünü, çeşitli ekonomik etkenlerin ortalaması almak suretiyle belirleyen bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile 104.843,07 TL"nin dava tarihi olan 01/12/2015 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; karar, davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle temyizin kapsamına göre, davalı tarafın tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Tapulu taşınmazlarının satışına ilişkin sözleşme; TMK"nın 706, BK"nın 213 (TBK"nın 237), Tapu Kanunu"nun 26 ve Noterlik Kanunu"nun 60 ve 89 uncu maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılmadığı için geçersizdir. Bu nedenle, taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilirler. Esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir.
Öte yandan, davaya konu taşınmazlardan 491 ada 5 parselin, halen davacının zilyetliğinde olduğu, dosyadaki bilgi ve belgeler ile sabittir.
Bu durumda, mahkemece; ödenen satış bedelinin, denkleştirici adalete göre dava tarihi itibariyle ulaştığı alım gücü karşılığının tahsiline karar verildiğine göre, hükmedilen alacağa davaya konu 491 ada 5 parsel sayılı taşınmazın iadesi tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, açıklanan bu husus gözardı edilerek, hükmedilen alacağa dava tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nın 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının birinci bendi çıkartılarak yerine “ 1-Davanın kabulü ile 104.843,07 TL"nin, davaya konu 491 ada 5 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından davalılara iade edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.