(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2013/5861 E. , 2013/10354 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ... ve arkadaşları vekili ile davalı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, Asliye hukuk mahkemesine verdiği 09.11.2001 tarihli dilekçesiyle; ...Köyü, ... mevkiindeki tarla vasfındaki taşınmazın Şubat 1951 tarih 20 sıra numaralı, müvekkillerinin murisi Veli Seki adına kayıtlı tapu kapsamında kaldığını, 1998 yılında Karaseki Köyünde yapılan orman kadastro çalışmalarında taşınmazın bir bölümünün orman sahası olarak tespit edildiğini ve tespitin 23.04.1999 tarihinde kesinleştiğini, ayrıca, taşınmaz üzerindeki kızılçam ağaçlarının .... Orman Yönetimince kestirilmesi üzerine 02.11.2001 tarihinde ağaç kesim işlemlerinin durdurulması hususunda...Asliye Hukuk mahkemesinden ihtiyatî tedbir kararı aldıklarını, gayrimenkul üzerindeki mülkiyet hakkının o gayrimenkul üzerindeki ağaçları da kapsadığını iddia ederek, taşınmazın kısmen orman sınırı içine alınması işleminin iptali, orman sahası olarak Hazine adına tescil edilen tapu kaydının iptal edilerek tapu maliki Veli Seki mirasçıları adına tescili ile Orman Yönetimince kestirilen ağaçların cins ve sayı itibariyle tespit edilerek gerçek hak sahibi belirleninceye kadar muhafaza altına alınması istemiyle Aydıncık Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır.
Daha sonra yörede 2005 yapılan arazi kadastrosu sırasında dava konusu taşınmazlar hakkında 101 ada 69, 70, 71 ve 81 parsel sayıları ile malik, yüzölçümü ve nitelik yönünden boş bırakılan kadastro tutanağı düzenlenmesi nedeniyle, Aydıncık Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.04.2006 tarih 2001/69 – 2006/11 sayılı görevsizlik kararıyla dosya kadastro mahkemesine devredilmiştir.
Kadastro mahkemesince, davacı gerçek kişilerin davasının kısmen kabulüne ve dava konusu 101 ada 69 parselin 4779,02 m²; 70 parselin 447,51 m²; 71 parselin 5363,80 m²; 81 parselin 22094,26 m² yüzölçümlü olarak ve tarla niteliğiyle davacı gerçek kişilerin murisi Veli Seki mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline, fen bilirkişi Sabahattin Yaman"ın 18.04.2011 havale tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 41308,40 m² ve (B) harfi ile gösterilen 16609,48 m² bölümler hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediği ve orman emvali hakkındaki talebin de asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş; hüküm, davacı gerçek kişiler vekili ile davalı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmekle, Dairenin 01.10.2012 gün ve 8019-10975 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Davacı gerçek kişiler vekilinin (A) ve (B) ile gösterilen bölümler ile orman emvali hakkında verilen görevsizlik kararlarına yönelik temyiz itirazları yönünden; bu bölümlerin 101 ada 608 sayılı orman parseli içinde kaldığı, 101 ada 608 parselin tapu kaydının 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi gereğince aktarma suretiyle oluştuğu, kadastro tutanağı düzenlenmediği ve Orman Yönetimince kestirilen ağaçların cins ve sayı itibariyle tespit edilerek gerçek hak sahibi belirleninceye kadar muhafaza altına alınmasına dair davanın da aynî hakka ilişkin olmadığı anlaşıldığına göre görevsizlik kararlarının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Davalı ... Yönetiminin 101 ada 69, 70, 71 ve 81 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince; davacılar 09.11.2001 tarihli dilekçeleriyle, tapu kaydına dayanarak 10 yıllık sürede taşınmazın orman sınırı içine alınması işleminin yanlış olduğunu iddia ederek, bu yere ait sınırlamanın iptali ile orman sahası olarak Hazine adına tescil edilen tapu kaydının iptal edilerek tapu maliki mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmışlardır. Kadastro müdürlüğünce 101 ada 69, 70, 71 ve 81 parsel sayılı taşınmazların yukarıda bahsedilen davayla asliye hukuk mahkemesinde davalı olduklarından söz edilerek malikleri mahkemece tayin edilmek üzere parsellerin malik hanesi açık bırakılarak tespit tutanakları düzenlenmiştir. Ancak, esasında 101 ada 69, 70, 71 ve 81 parsel sayılı taşınmazlar 23.10.1998 ilâ 23.04.1999 tarihleri arasında askı ilânı yapılarak kesinleşen orman kadastrosunda, orman sınırları dışında bırakılmışlardır. Mahkemece, bu taşınmazlara karşı açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeden 101 ada 69, 70, 71 ve 81 parsel sayılı taşınmazlar yönünden esasa girilerek hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
O halde, somut olayda; 3402 sayılı Kanunun 5 ve 27. maddelerinin uygulanması söz konusu olamayacağından, mahkemece, tutanak asıllarının 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre olağan usûlle kesinleştirilmek üzere kadastro müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır" denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, 101 ada 69, 70,71 ve 81 sayılı parseller yönünden karar verilmesine yer olmadığına, tutanaklarının olağan usullerle kesinleştirilmek üzere kadastro müdürlüğüne gönderilmesine, (A) ve (B) bölümlerine yönelik görevsizlik kararı onanarak kesinleşmekle dosyanın Aydıncık Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacılar ve davalı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydına dayanılarak on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde dava tarihinden önce 23.10.1998 ilâ 23.04.1999 tarihleri arasında askı ilânı yapılarak kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Hükmüne uyulan bozma kararına göre, mahkemece, orman kadastro sınırları dışında kalan ve bu nedenle dava konusu olmayan 101 ada 69, 70, 71 ve 81 parsellerin tutanak asıllarının kesinleştirilmek üzere kadastro müdürlüğüne; 608 numaralı orman parseli içinde kalan (A) ve (B) işaretli bölümler hakkında verilen görevsizlik kararı da Dairenin daha önce verilen ve mahkemece uyulan onama kararıyla kesinleşmekle dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, davalı ... Yönetimi kendisini vekil ile temsil ettirdiğine göre, lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle, hüküm fıkrasına "Davalı ... Yönetimi vekilinin sarf ettiği emek ve mesaisine karşılık 3402 sayılı Kanunun 31/3 maddesi uyarınca takdir edilen 250.- TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı ... Yönetimine verilmesine” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı H.U.M.K."nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/11/2013 günü oy birliği ile karar verildi.