3. Hukuk Dairesi 2009/18314 E. , 2010/1082 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : IĞDIR SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2009
NUMARASI : 2008/569-2009/404
Dava dilekçesinde 5.500-TL.tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan rücuan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, 5233 Sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun uyarınca terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle hak sahiplerine tazminat ödendiği, ne var ki davalının hak sahibi olmamasına rağmen (iki göz ev ve ahırı olmadığı halde) sulhen tazminat aldığı ileri sürülerek ödenen tazminatın geri tahsili istenilmiştir.
Mahkemece, valilik inceleme raporu tazminat başvuru dosyası ve müzekkere cevapları doğrultusunda davalının söz konusu tazminata esas taşınmazlarının bulunduğunu ispat edemediği gerekçesi ile ödenen tazminatın iadesi yönünde istemin kabulüne karar verilmiştir.
5233 Sayılı Yasanın “Amaç” başlıklı birinci maddesinde: “Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.”
Yine, aynı yasada karşılanacak zararlar ve zararın tespiti ilkeleri şu şekilde kabul edilmiştir:
Madde 7-Bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar şunlardır:
a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar.
b) Yaralanma, sakatlanma ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri.
c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar.
Zararın tespiti
Madde 8- 7 nci maddede belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir.
Taşınmaza ilişkin zarar tespitinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11 inci maddesinde belirtilen kıymet takdiri esasları kıyasen uygulanır.
Davalıya tazminat ödenmesine ilişkin Iğdır Valiliği İl Özel İdaresi Terör ve Terörle mücadeleden doğan zararlara ait 15.09.2006 tarihli tespit komisyonu kararında “...zarara uğradıklarını beyan ederek komisyonumuza müracaat eden vatandaşların zarar tespiti ile ilgili komisyonumuzca yapılan incelemede söz konusu yerleşim yerlerinin bulunduğu alanların 12.09.1994 tarih ve 94/6084 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile askeri yasak bölge ilan edilmesi nedeniyle yerleşkelerini terk ettikleri bu tarihten sonra altı yıl süreyle bu bölgeye gelemedikleri yasaklama bölgesi zarfında arazilerini kullanamadıklarını geride bıraktıkları ev ve müştemilatlarının yıkıldığı belgelerden, bilirkişi beyanlarından ve ekteki keşif tutanağından tespit edilmiştir.” açıklamasına yer verilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında davalıya yapılan ödemenin yasal olup olmadığı ya da (davalıya ait iki göz ev ve ahırı olmadığı halde ) haksız ödemede bulunulup bulunulmadığı uyuşmazlık konusudur. Mahkemece, salt resmi kayıtlara ve dosyada ki yazışmalara dayalı olarak davalının yasa kapsamında zarar gören ev ve müştemilatının olmadığı kanaati ile ödenen tazminatın iadesine karar verilmiş ise de ; ilgili yasada zarar gören ve tazminata esas alınacak taşınır taşınmaz mal varlıklarının tespiti hususunda resmi kayıtlar yanısıra bilirkişi ve tanık beyanlarıyla mahallinde yapılacak keşif sonucuna göre tespit yapılması gerektiği vurgulanmış, yine ilgili tespit komisyonunca keşif bilirkişi beyanlarına göre hak sahibi olduğu tutanakla belirlenerek tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Bu resmi tutanağın aksi iddia edildiğine göre davalının mahkemece davalının tazminata esas tarihte yasa kapsamında zarar gören taşınmazının bulunup bulunmadığı mahalli bilirkişi ve tanık beyanları da alınmak suretiyle mahallinde yapılacak keşif sonucu saptanması gerekirken dosya üzerinden eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.