21. Hukuk Dairesi 2019/1327 E. , 2019/7727 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A) Davacı İstemi:
Davacı; 2014 yılındaki eşinden ikinci kez boşanması sonrası yetim aylığına hak kazandığının tesipitine karar verilmesi ve aylığın yeniden bağlanmasını talep etmiştir. B) Davalı Cevabı:
Davalı SGK vekili özetle; boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı tespit edilen davacının, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk derece Mahkemesince; “ Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinde, Davacı ile eski eşi ... 6. Aile Mahkemesinin 04/06/2014 tarihli 2014/383 Esas 2014/451 Sayılı kararı ile boşanmışlardır. ... 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/793 Esas 2014/388 sayılı kararında Müşteki Sanık ( davacı) ..."ın ile diğer Müşteki Sanık ... arasında hakaret ve yaralama davasının görüldüğü, sanık ..."ın ifadesinde davacı için"... sen benim yuvamı yıktın diyerek darp etti." şeklinde beyanda bulunması, tanıkların ifadelerinde ortak nokta olarak davacının ve eski eşinin boşanma sebebinin davacının eski eşini ... ile aldatması sebebiyle meydana geldiğini beyan etmeleri, boşandıktan sonra tekrar evlendiklerini ve yine aynı sebepten ötürü tekrar boşandıklarını beyan etmeleri, davacı ve eski eşinin Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2003/70 Esas 2003/96 sayılı kararı ile 05/03/2003 tarihinde boşanması, 09/11/2009 tarihinde tekrar evlenmeleri ve ... 6. Aile Mahkemesinin 2014/383 Esas 2014/451 Sayılı kararı ile 04/06/2014 tarihinde mahkeme kararıyla tekrar boşanması gibi etmenler göz önünde bulundurularak davacının boşandığı dönemde eski eşiyle birlikte yaşamadığı kanaatine varılmıştır.Zira dava dışı ... isimli bayan ile eski eşinin görüştükleri eski eşinin o kişinin evine gittiği maddi yardımda bulunduğu bu nedenle de davacının ... isimle kişi ile karşılıklı tartışarak ona hakarette bulunduğu bu nedenle Asliye ceza mahkemesinde yargılandığı sabittir.Bu durumda muvaazalı boşanma hususu hayatın olağan akışına aykırı olmaktadır. ” gerekçesiyle “Davanın KABULÜ ile, davacının 31/07/2014 tarih ve 10956274 evrak nolu talep dilekçesine istinaden murisi ... dan dolayı hak sahibi olması nedeniyle kendisine yetim aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, aksi yöndeki kurum işlemi olan 12/08/2014 tarih ve 3/293842 sayılı red işleminin iptaline, ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu ;Davalı Kurum vekili; kurum işleminde hukuki herhangi bir aykırılık olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
D) Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :Bölge Adliye Mahkemesince “ ....31.07.2014 tarihli tahsis başvurusu sonrası Kurum tarafından yapılan bir denetim bulunmadığı, davacı ile boşandığı eşinin Kimlik Paylaşım Sistemindeki adreslerinin farklı adresler olduğu, yargılama sırasında dinlenen tanıkların beyanlarına göre davacının boşandığı eşiyle birlikte oturmadığı, kolluk araştırma tutanağına göre, davacının boşandığı eşiyle bir arada yaşamadığının tespit edildiği, davalı Kurumun ise karşı bir kanıt sunmadığı, nüfus kayıtları ile zabıta araştırması sonucunda elde edilen bilgiler, birlikte yaşama olgusunu göstermediği gibi; telefon, elektrik ve su aboneliği ile muhtarlık kayıtlarında da davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığına ilişkin bilgi yer almadığı, davacı tarafça sunulan ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda re"sen toplanan kanıtlardan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama durumunun gerçekleşmediği, Kurum tarafından geçmişe yönelik yapılan tespitin yeni durumu bağlamayacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde, usul ve esasa uygun olan mahkeme kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvuru sebep ve gerekçelerinin yerinde ve kabul edilebilir olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.” gerekçesiyle “Davalı vekilinin, ... 2. İş Mahkemesinin 17.07.2017 tarih ve 2014/413 Esas - 2017/290 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun, HMK"nin 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, ” karar verilmiştir.
E) Temyiz:
Davalı SGK vekili; “Kurum tarafından düzenlenen 13/05/2010 tarih 2010/46 sayılı raporda "davacı ... "ın hem boşanmadan önce hem de boşandıktan sonra ...mah. ...Sok. .../... adresinde oturduğu, 15/04/2003 tarihinde boşanan haksahibinin ölüm aylığı ve eşi ... "ın yaşlılık aylığı bağlanması için kuruma tahsis talebinde bulunurken yazışma adresinin ... Mah. ... Sok. .../... olarak bildirdiği, banka kayıtlarında da aynı adreslerin kullanıldığının tespit edildiğini, neticeten kuruma tesis edilen işlemlere istinaden davacı adına borç çıkardıldığını, kurum işleminde hukuki herhangi bir aykırılık olmadığı, davanın reddini talep edilmesine rağmen yerel mahkeme taleplerimizi değerlendirmeksizin karar verdiğinden karar usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesiyle temyiz yoluna başvurmuştur.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığı bağlanmamasına ilişkin davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir. Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde: “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasanın 20"nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 15/04/2003 tarihinde eşinden boşandığı, eski eşiyle 09/11/2009 tarihinde tekrar evlendiği, 10/07/2014 tarihinde tekrar boşandığı, davacının yetim aylığı aldığı babası ...’ın 06/03/1986 tarihinde vefat ettiği, davacının ikinci boşanma sonrası babasından dolayı yetim aylığı bağlanma talebinin Kurumca eşiyle yeniden evlenmesi sonucu düzenlenen 13/05/2010 tarih 2010/46 sayılı denetmen raporu gerekçe gösterilerek 12/08/2014 tarihli cevap yazısıyla reddedildiği, davacının yeni talebi nedeniyle kurum tarafından yeni bir denetim raporu düzenlenmediği, talep tarihinden öncesine ilişkin düzenlenen anılan denetmen raporuna göre 25/10/2008-24/11/2009 arası ödenen 6.841 TL tutarlı aylıklar ve işleyen faizinin borç çıkarıldığı ve bu borcun davacı tarafından ödendiği, her ne kadar mahkeme gerekçesinde davacının eşinin aldatması nedeniyle boşandıkları ve davacıyla, eski eşinin birlikte olduğu ... hakkında ceza yargılaması yapıldığından bahsedilmişse de, ... 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/793 Esas 2014/388 sayılı kararında özetle: Sanık ... hakkında hakaret ve yaralama sanık ... hakkında yaralama suçundan cezalandırılmaları istemiyle mahkemece açılan kamu davasının karşılıklı şikayetlerinden vazgeçmiş olmaları nedeniyle ayrı ayrı düşürülmelerine karar verildiği, tarafların ifadelerinde; önceden aramızda husumet vardı, yolda karşılaştık ve kavga oldu diye beyanda bulundukları, husumetin neye ilişkin olduğunun anlaşılamadığı, ...’in aralarında alacak borç sorunu olduğunu, davacının kendisini sürekli arayarak rahatsız ettiğini ve koruma kararı aldırdığını beyan ettiği, davacının yeni talebiyle ilgili ispat külfetinin artık davacıya ait olduğu ve dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının eşiyle birlikte yaşamadığı hususunun açık bir şekilde ortaya konamadığı, yeterli araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır. Somut olayda ; Mahkemece, adres, seçim kayıtları(10/08/2014 tarihli seçmen listesinde peşpeşe kayıtlılar) araştırması ve davacının adresinde kolluk araştırması ve abonelik araştırması yapıldığı, ancak eşinin ikamet adreslerinde (aynı mahallede farklı sokak bildirimi yapılmış) kolluk araştırması yapılmadığı, toplanan delillerin kabule yeterli olmadığı görülmüştür.Mahkemece yapılacak iş; yukarıda izah edilen açıklamalar doğrultusunda; Kurumdan davacı ve boşandığı eşinin Medula sistemindeki kayıtlarını getirtmek, 10/07/2014 itibaren hangi hastanelerde hangi adresler bildirilerek tedavi olduklarını, hangi eczanelerden ilaç aldıklarını, sorgulamak, davacının boşandığı eşinin adresinde kolluk araştırması yapılmadığından, eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılarak, bildirilen adreslerde yaşayıp yaşamadığını, kimlerle birlikte yaşadığını, bu adreslerdeki aboneliklerin kendi adına olup olmadığını sorgulamak, davacı ve eşine ait seçmen izleme raporları getirtilerek, seçimlerde hangi adreslerde oy kullandıklarını sorgulamak, davacının adreslerinde yeniden kolluk araştırması yaptırılarak, geçen zaman içinde değişen bir durum olup olmadığını denetlemek, tüm deliller topladıktan sonra sonuca göre karar vermekten ibarettir.O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma sonucu davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.G)SONUÇ:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.