21. Hukuk Dairesi 2019/1809 E. , 2019/7731 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi:
Dava, ilk işe giriş tarihinin 01.06.1985 tarihi olduğunun tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı vekili; "davacının dava dilekçesinden davanın hizmet başlangıcı tespiti mi yoksa dönem sigortalılığının tespiti mi olduğunun anlaşılamadığını, davanın sigortalılığın başlangıcının tespiti olması halinde davalı müvekkili olmayıp fer"i müdahil olarak gösterilen SGK"nın davalı olarak gösterilmesi gerektiğini, bu hali ile davanın müvekkil yönünden reddini talep ettiklerini, davanın dönem tespiti istemi olması halinde davanın hak düşürücü süre yönünden reddedilmesi gerektiğini, zira hizmet tespiti istemli davalarda öngörülen zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçmiş olduğunu, davacının kısa bir dönem müvekkilinin yanında çalıştığının doğru olduğunu, müvekkilinin ilk sigorta girişini yaptığını ve işe giriş bildirgesini kuruma verdiğini, ancak davacının müvekkil yanında çalışmasının bir ay bile sürmediğini, ve kendi isteği ile işyerinden ayrıldığından primlerinin ödenmesinin sehven unutulduğunu, davacının iddia ettiği gibi müvekkilinin yanında çalışmasının iki yıl sürmediğini, beyanlarını kabul etmediklerini, davanın hak düşürücü süre ve zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesini" talep etmiştir.Davalı SGK vekili savunmasında;"Davacının müvekkil kurumdaki dosyası ve hizmet döküm cetvelinde; davacının 01.06.1985 tarihinde fiili çalışmasını kanıtlayacak olan bordroları(aylık,4 aylık) davacının sigortalılığına esas olabilecek bu işte çalışıp çalışmadığı, kaç gün çalıştığı ve prime esas kazançları ve prim ödemeleri bulunmamaktadır. Davacının talep ettiği tarihte fiili çalışmasını kanıtlayan belgelerin bulunmaması ve müvekkil kuruma da bu primlerin ödenmemiş olması nedeniyle ödenmeyen primlerin sigortalılıktan sayılması ve davacıya sigortalılık verilmesi yasal olarak mümkün değildir. İşe giriş bildirgesi işverenin yasa gereği işçi çalıştırmaya başlamasını kuruma bildirme yoludur. Bu bildirim üzerine kurumca gerekli işlemler yapılır. İşveren tarafından işe girişi bordrolarla da teyit edilmesi zorunludur. Bu kapsamda işe giriş bildirgesi verilmesi ve bunun dönem bordrolarına yansıması birlikte gerçekleştiğinde sigortalının fiili çalışması kuruma teyit edilmiş olur. Kurum açısından bu iki şartın birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Bu kalemlerden birinin eksik olması ise fili çalışmayı sakat yapar. Davacının hizmet dökümü incelendiğinde davacının diğer davalı işyerinde çalışmasına rastlanmamaktadır. Müvekkil kurumca yasal prosedür işletilerek işlem yapılmış olup kurum işlemi doğru ve yerinde olup aksine davanın reddi gerekir."gerekçeleriyle davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı: İlk derece mahkemesince ; “....tanıkların birbiriyle örtüşen, iddia olunan dönemde işyerinin adresi, tarih, yer ve yapılan işi anlatır somut olaylara dayalı beyanları, 01/06/1985 tarihli işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmiş oluşu, işe giriş bildirgesinin adı geçen işyerinde davacının bir gün dahi olsa çalıştığının yazılı karinesi olması karşısında, 506 sayılı Kanun ile sigortalılık işlemleri ile ilgili olarak çalışan sigortalıya hiçbir yükümlülük getirmediği, sigortalılık ile ilgili işlemleri yapma görevinin işverene, bu yükümlülüklerle ilgili işlemlerin denetim ve gözetim görevinin de Kuruma ait olduğu,” gerekçesiyle “Davanın Kurum yönünden KABULÜNE, davacının ilk işe giriş tarihinin 01/06/1985 olduğunun tespitine, davanın davalı ... yönünden REDDİNE,” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu; Davalı kurum vekili; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7 nci maddesinde “... hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur....” hükmü düzenlendiğini, yasal düzenleme gereğince hizmet sürelerinin tespiti hariç tüm işlemler yönünden kuruma müracaat zorunluluğu getirmekte olduğunu, dava ilk işe giriş tarihinin tespiti olup yasada istisna olarak düzenlenen hizmet süresinin tespiti kapsamında olmadığını, ön koşul olarak kuruma müracaatın dava şartı olduğunu, yasa hükmü emredici nitelikte olup davacının 1 günlük sigortalılık tespit ve tescili ile ilgili olarak kuruma müracaat etmeden dava açması yasal olarak mümkün olmadığını, bu bağlamda; HMK 114/son, 115/2 ve İK 7 mdleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekirken ilk derece mahkemesince eksik incelemeyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk işe giriş tespiti davaları (karşı taraf lehine oluşturacak kazanımlar da dikkate alındığında) da kamu düzeninden olup resen araştırma ve değerlendirmeye tabi davalar olduğunu, Yargıtay kararlarında da istikrar kazandırıldığı üzere, davacıya ait işe giriş bildirgesinin verildiği işyerinin, talep edilen tarihte faal olup olmadığı, belediye zabıta, vergi dairesi kayıtları vs. aracılığıyla belirlemek, SGK dan işyeri dosyasının getirtilerek varsa bordro tanıklarının dinlenmesi, yoksa SGK, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle yapılacak araştırma neticesi çalışmaya konu işyerine, komşu işyerleri belirlenerek bu işyerlerinin kayıtlı çalışanları, yoksa sahiplerinin beyanlarına başvurmak" suretiyle çalışmanın gerçek ve fiili çalışma olup olmadığının araştırılarak somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde karar verilmesi gerekli olduğunu, ilk derece mahkemesince; zamanaşımı itirazının değerlendirilmediğini, bilirkişi incelemesi yapılmadığını, bordro tanıkları araştırılmadığını, sadece davacı tanıklarının ifadeleri esas alınarak ve yargıtay uygulamalarının aksine bu tanıkların komşu işyeri çalışanı ve/veya sahibi olduğu dahi teyit edilmeden açık olan bu maddi ve hukuki olgular da dışlanarak hüküm kurulduğunu, davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, ilk derece mahkemesince sigortalılık başlangıç tarihinin davacının 18 yaşını tamamladığı gün olarak tespiti gerekirken ilk derece mahkemesince bu hususta da araştırma yapılmadığını, açıklanan nedenlerle; eksik ve hatalı değerlendirmeye dayalı olan usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının bozulması/kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince “ Kararın usul ve yasaya uygun olduğu” gerekçesiyle
“ Davalı vekilinin, ...1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 01.06.2018 Tarih ve 2017/462 Esas - 2018/366 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “ Kurumumuz kayıtlarının aksi ancak aynı değerde yazılı delil ve belgeler ile ispat edilebilir. İşe giriş bildirgesinin varlığı fiili çalışmanın tek başına kanıtı değildir. Yöntemince araştırma yapılmamıştır. ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 10/08/1966 doğumlu davacının, talep tarihinde 18 yaşında olduğu, 01/06/1985 tarihli işe giriş bildirgesinin , ... İşhanı ...Müh. Mim. Bürosu işyerinden 25/09/1985 tarihinde Kuruma verildiği, davacının hizmet cetvelinde 01/12/2002 tarihinde 4/a çalışmasının başladığı, işyerinden 1985-1986 yıllarında dönem bordrosu verilmediği, 1987 /1-2-3. dönemde bordro verildiği, 3 kişinin bildirildiği, ... sicil numaralı, ... İşhanı ... adresindeki, ... ünvanlı proje çizim işyerinin 01/06/1985-15/10/1996 tarihleri arasında yasa kapsamında olduğu, iki komşu işyeri tanığı dinlendiği ve iddiayı doğruladıkları, birinin muhasebeci, diğerinin işyeri aynı işhanında olan çocukluk arkadaşı olduğu ancak dosyadan komşu işyeri tanıklarının, işyerlerine ait tescil kayıtlarının ve işyeri adreslerinin getirtilmediği ve tanıkların bu vasfa sahip olup olmadığının dosyadan anlaşılamadığı, 4/c sigortalısı olan tanığın hizmet cetvelinde bu çalışmasının görülmediği, eylemli çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; dinlenen komşu işyeri tanıklarının,işyeri tescil kayıtlarını ve işyeri adreslerini ilgili Kurumlardan getirtmek ve beyanlarının içeriğini teyit etmek, 4/c li çalıştığını iddia eden tanığın buna ilişkin hizmet dökümünü getirtmek, işe giriş bildirgesinin aslını Kurumdan getirterek imzanın davacıya ait olup olmadığını bilirkişi marifetiyle tespit etmek, sigorta sicil numarasının hangi ilin ve yılın serilerinden olduğunu Kurumdan sormak, mümkünse aynı işhanında çalışmış başka komşu işyeri tanıklarının beyanına başvurmak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir. G)SONUÇ:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.