Esas No: 2019/1810
Karar No: 2021/1416
Karar Tarihi: 25.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1810 Esas 2021/1416 Karar Sayılı İlamı
T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ....
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
...
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
BAŞKAN : ... ...
ÜYE : ... ...
ÜYE : ... ...
KATİP : ... ...
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2019
NUMARASI ....
DAVA TARİHİ : 03/08/2016
KARAR TARİHİ : 25/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/11/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından çeke istinaden davalılar aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinin davalıların şikayet yoluna başvurması üzerinde dayanak çekin süresinde ibraz edilmediğinden kambiyo vasfının kalmadığı gerekçesiyle iptal edildiğini, aynı alacağın tahsili için davalılar aleyhine bu defa ilamsız icra takibinin başlatıldığını, alacağın dava dışı borçlu .... Ve Tic. AŞ'ye kullandırılan kredilerin borcuna karşılık olmak üzere davalıların da borçlu olarak yer aldığı ancak keşide tarihinden ödenmeyen çekten doğduğunu, alacağın tahsili için başlatılan işbu ilamsız icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu takip dosyasına esas çekin davacı bankaya ... ..AŞ tarafından borcunun teminatı olarak verildiğini, anılan şirketin bankaya olan borçlarının yeniden yapılandırıldığını ve borcun bu yeniden yapılandırma sözleşmesi kapsamında ödendiğini, süresinde bankaya ibraz edilmeyen kambiyo vasfını yitirmiş çekte ciranta durumunda olan müvekkiline karşı müracaat haklarını kaybettiğini savunarak davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve toplanan tüm delillere göre; davaya konu icra takibinin kambiyo vasfını yitirmiş çeke dayalı olarak başlatıldığı, davalıların dava konusu çekte ciranta konumunda oldukları, kambiyo vasfını yitirmekle çekten doğan haklarını kaybeden davacı bankanın arasında temel ilişki bulunan cirantaya karşı talepte bulunabilecği, davalılar ... ve ... ile davacı arasında temel ilişki bulunmadığından bu davalılar yönünden anılan çeke dayalı olarak talepte bulunamayacağı, davalı ciranta ...'ın davacı ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerinde müteselsil kefil olarak yer aldığından temel ilişkinin bulunduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle davacının anılan çeke dayalı olarak davalı ...'tan talepte bulunabileceği, ancak yerinde inceleme yapılmak suretiyle düzenlenen hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirşi ek raporunda da belirtildiği üzere dava konusu icra takip tarihinde muaccel olmuş bir kredi alacağı bulunmadığından davalı kefile başvuru koşulları oluşmadığı, davacının takip yapmakta kötüniyetli olduğu kabul edilemeyeceinden kötüniyet tazminatının koşularının oluşmadığı gerekçesiyle davanın ve davalıların kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine, davalı ... ve ... ile davalı ... hakkındaki davaların ret gerekçesi farklı olduğundan anılan davalılar yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava ve takip konusu çekin dava dışı ... ...AŞ'nin kredi borcunun teminatı olmak üzere müvekkili bankaya verildiğini, çekte ciranta sıfatını haiz olan davalıların bankaya karşı sorumluluklarının bulunduğunu, davalılar ... ve AG ..Ltd. Şti. Açısından temel ilişki bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddinin doğru olmadığını, müvekkili bankanın davalıların cirosunun bulunduğu çeki dava dışı asıl kredi borçlusu şirketin kredi borcuna mahsuben aldığını, davalı ... yönünden de davanın reddinin doğru olmadığını, zira davalının cirosu bulunan çekin müvekkili bankaya asıl kredi borçlusu ...AŞ'nin kredi borcuna karşılık kredi borcundan mahsup edilmesi amacıyla müvekkili bankaya verilen bir ödeme aracı olduğunu, davaya konu çekin takibe konu edilmesi için asıl kredi borçlusu şirketin hakkında takip yapılması zorunluluğu bulunmadığını, çekin kredi taksitlerine mahsuben alındığını, karşılıksız çıkması üzerine cirantalar aleyhine icra takibine geçildiğini, davalılar lehine verilen vekalet ücretlerinin de hukuki olmadığını, davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalılar yararına iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek açıklanan bu ve re'sen gözetilecek nedenlerle istinaf incelemesinin duruşmalı yapılarak mahkemece verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı ... vekili, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, süresinde ibraz edilmeyen çeke dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK'nın 67. Maddesi gereği iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu Ankara 19. İcra Müdürlüğü'nün... Esas sayılı icra takip dosyasında; alacaklı ... AŞ tarafından borçlular ...., ..., ... aleyhine 05.12.2013 tarihli ve 60.000 TL bedelli çeke dayalı olarak 60.000,00 TL asıl alacak ve ferileriyle birlikte toplam 73.166,30 TL'nin tahsili için tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsili için 16.11.2015 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinde, borçlular tarafından süresinde ödeme emrine itiraz edilmiş olmakla icra takibinin durduğu anlaşılmaktadır.
Dava ve takip konusu 05.12.2013 keşide tarihli ve 60.000,00 TL bedelli çekin keşidecisi dava dışı....., lehtarı ve ilk cirantası... oldukları, çekin ibraz edildiği 18.12.2013 tarihinde karşılıksız kaldığı görülmüştür.
Dava ve takip konusu çek, keşide tarihi 05.12.2013 tarihinden sonra 18.12.2013 tarihinde ibraz edilmiş olduğundan kambiyo vasfını yitirmiştir. Bu durumda süresinde ibraz edilmeyen çekin ciro yolu ile hamil davacı banka keşideci dahil kendisinden önce gelen çek borçlularına kambiyo ilişkisi içinde başvuramaz. Ancak hamil ya temel ilişkiye dayanarak kendi cirantasına ya da TTK'nın 732. Maddesi hükmü gereği sebepsiz iktisap hükümlerine göre keşideciye başvurarak alacağını talep etme hakkına sahiptir.
Somut olayda dava konusu çek süresi içinde bankaya ibraz edilmediğinden davacı kambiyo hukukuna dayalı haklarını yitirmiş olup, davalı olarak gösterilen taraflardan sadece davalı ...'ın, çekte son ciranta olan dava dışı ... ... ... AŞ'nin asıl borçlu sıfatıyla imzalamış olduğu 26.07.2013 tarihli ve 4.500.000,00 TL kredi limitli ve 02.07.2012 tarihli ve 5.000.000,00 TL kredi limitli kredi sözleşmelerini müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olmakla, davacı banka ile arasında temel ilişkinin bulunduğunun kabulü gerekmiştir. Ne var ki, diğer davalıların dava dışı asıl borçlu şirketin tarafı olduğu söz konusu kredi sözleşmelerinde kefil sıfatıyla imzaları bulunmadığından kambiyo vasfını yitiren takip konusu çekte ciranta olarak yer alan davalılar .... Ve ... aleyhine davacı banka artık kambiyo ilişkisi içinde başvuramayacağından onlar aleyhine açılan işbu davanın ilk derece mahkemesince reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Dava dışı asıl borçlu şirketin davacı banka ile imzalamış olduğu 02.07.2012 tarihi ve 26.07.2013 tarihli genel kredi sözleşmelerini müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalı ...'ın söz konusu sözleşmelere olan kefaletleri TBK'nın 583. Maddesindeki nitelikli şekil koşullarını taşıdığından şeklen geçerlidir.
İlk derece mahkemesince, davacı bankanın kredi kullandıran ilgili banka şubesi kayıtları üzerinde bankacı bilirkişi vasıtasıyla düzenlenen 28.08.2019 tarihli ek raporda; davalı ...'in 02.07.2012 ve 26.07.2013 tarihlerinde her iki sözleşme için kefalet sözleşmesi imzalayarak ... ... ... Şirketinin kullandığı kredilere TBK 582. maddesi düzenlemesiyle TBK 583. şekil şartlarına uyarak müteselsil kefil olduğu, borç miktarının tespit edilmesi için asıl Borçlu ... ... ... San.ve Tic.A.Ş. nin bu tarihteki borcunun tespit edilmesi gerektiği, takip tarihinde asıl borçlu ... ... ... San.ve Tic.A.Ş, nin sorumlu olduğu borcu belirlemek için davacı Bankanın .... Şubesinde yerinde yapılan incelemede asıl borçlu şirketin kredi hesaplarının, kanuni takip hesaplarına aktarılmadığı diğer bir anlatımla kredi borcunun muaccel olmadığı, 27/08/2019 tarihinde kanuni takip skontu ile takip edilmediği, öte yandan davacı banka tarafından kredi müşterisi ... ... ... San.ve Tic.A.Ş.nin hesaplarının kat edilmesine ilişkin 2 adet hesap kat ihtarı bulunduğu, bunlardan ilkinin 04.10.2013 tarihli diğerinin ise dava konusu takip tarihi olan l9/11/2015 tarihinden sonra gönderilmiş olan 31/03/2016 tarihli ihtar olduğu, iki farklı tarihlerde iki ayrı hesap kat ihtarı gönderildiği dikkate alındığında ilk ihtardan yaklaşık 2 sene sonra dava konusu takibin açıldığı ancak daha sonra müşteri borcunun yapılandırıldığı, kefile başvuru şartı olan borcun muaccel olma şartının mevcut olmadığı bu itibarla kefilin sorumlu olduğu borcun bulunmadığı bildirilmiştir. Şu halde davalı kefil ... yönünden yazılı deli başlangıcı niteliğindeki çekin verilmesine esas temel ilişki olan kredi alacağının takip tarihi itibarıyla muaccel olmadığı ilk derece mahkemesince usul ve yöntemine uygun olarak alınan Dairemizce denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporuyla belirlenmiş olduğundan anılan davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
Diğer taraftan yargılamada vekil ile temsil olunan davalılar.... Ve ... ile davalı ... hakkındaki davaların ret gerekçeleri farklı olduğundan ilk derece mahkemesince karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 3. Maddesi hükmü gözetilerek yargılamada vekil ile temsil olunan davalılar ...İle ... lehine ve davalı ... lehine, davacı aleyhine olmak üzere iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinde de yanlışlık söz konusu değildir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacı taraftan alınması 59,30 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta alınan 44,40 TL'nin mahsubu ile bakiye 14,9 TL'nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK'nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 25/11/2021
....
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.