(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2013/5859 E. , 2013/11017 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki Havza-i Fahmiye sınırları içinde kalması nedeniyle tapulama harici bırakılan taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince tesciline ilişkin davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 04/02/2013 gün ve 2013/50 - 2013/630 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalılar Hazine ile Orman Yönetimi vekilleri tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede, 1980 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında, .... Köyü, 90 parsel sayılı 2280,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle fındık bahçesi niteliğiyle... ve ortakları adına hisseli olarak tesbit edilmiş, daha sonra taşınmazın Havza-i fahmiye kapsamı içinde kamu emlaki olduğu gerekçesiyle tespit iptal edilerek, taşınmazın tapulama harici bırakılmasına karar verilmiştir.
Davacı gerçek kişiler, 21/10/2005 havale tarihli dilekçeyle Kocaali Köyü, 90 sayılı parselin 1980 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında kadastro tutanağı düzenlenip, Havza-i Fahmiye sınırları içinde kalması nedeniyle tapulama dışı bırakıldığını, 100 yılı aşkın süredir zilyetliklerinde olduğunu iddia ederek, adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır.
Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazın davacılar adına tesciline karar verilmiş; davalı Hazinenin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13.03.2008 tarih ve 2008/6 E. - 2008/3859 K. sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Çekişmeli taşınmazın doğu sınırı çalılık olup, bu konuda taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı yönünde orman bilirkişiden rapor alınmadığı gibi, sınırda orman bulunması halinde tescile ilişkin davalarda Orman Yönetiminde davaya dahil edilmesi, usulüne uygun orman araştırması yapılması, tarafların delilleri toplanıp sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulmasının usûl ve kanuna aykırı olduğu”na değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu Kocaali Köyü, 3 pafta nolu 90 parsel sayılı 2217,77 m² yüzölçümündeki taşınmazın payları oranında davacı gerçek kişiler adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hükmün, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyizi üzerine, Dairenin; 04/02/2013 gün ve 2013/50 E. - 2013/630 K. sayılı kararıyla [""İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davacılar yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,""] karar verilmiştir.
Davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri bu kez kararın düzeltilmesini istemiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Havza-i Fahmiyeden (3303 s.K.) dolayı tapulama dışı bırakılan taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca zilyetliğe dayalı olarak tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; bozma kararından önce 27.10.2005 ve 13.07.2006 günlü yargılama oturumlarına davacıların gelmemesi, Hazine vekilinin de davayı takip etmeyeceğini bildirmesi üzerine dosya iki kez işlemden kaldırılmış, bozma kararından sonra da 04.12.2008 günlü oturumda davacıların yine davayı takip etmemesi ve davalı Hazine vekilinin beyanı dikkate alınarak dava dosyası işlemden kaldırılmıştır. Karar tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 409. maddesinin beşinci fıkrası hükmüne göre ilk yenilemeden sonra dava dosyası bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi durumda, aynı maddenin beşinci fıkrasında, mahkemece bu hususun kendiliğinden gözönünde tutularak karar verileceği ve kaydın kapatılacağı belirtilmiştir. Karar tarihinden sonra 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 150. maddesinin altıncı fıkrasında ise, “işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi halde, dava açılmamış sayılır” hükmü mevcuttur. Yine, aynı maddenin yedinci fıkrasında ise “Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır.” denilmiştir.
Görülmekte olan davada dava dosyası bozma kararından önce ve sonra toplam üç kez takip edilmeme nedeni ile işlemden kaldırılmış olup, anılan maddelerdeki koşullar gerçekleşmiştir. Dava, üçüncü kez takip edilmeme nedeniyle hiç açılmamış sayılan bir dava konumuna girmiştir. Hiç açılmamış sayılmasına karar verilmesi gereken dava dosyasının işleme tâbi tutularak taraflarca yenilenmesi ve yargılamaya devam olunması sonucu değiştirmez. Hiç açılmamış sayılma, üçüncü kez takip edilmeme nedeniyle kendiliğinden hasıl olmuştur. Tüm bu açıklamalar karşısında, hem karar tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 409. maddesinin beşinci fıkrası hükmü ve aynı maddenin üçüncü ve dürdüncü fıkralarına göre, hem de karar tarihinden sonra yürürlüğe giren HMK’nun 150. maddesinin altıncı fıkrası hükmüne göre, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu husus gözetilmeyerek işin esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu yazılı şekilde onandığı anlaşıldığından, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ile Orman Yönetimi vekillerinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 04/02/2013 gün ve 2013/50 - 2013/630 sayılı onama kararı kaldırılarak, 21/06/2010 gün ve 2008/217-2010/461 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair karar düzeltme itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz ve karar düzeltme harçlarının istek halinde iadesine 02/12/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.