3. Hukuk Dairesi 2021/2589 E. , 2021/4936 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıların murisi olan kurum sigortalısı Ahmet"in 09/09/1995 tarihinde yaşamını yitirdiğini, davalılara 15/09/1995"ten itibaren 2330 sayılı yasaya göre nakdi tazminat ödendiğini, dul ve yetim aylığı bağlandığını, ancak 19/01/2009 tarihli yazı ile hak sahiplerine ayrıca sigortalılıktan dolayı 08/11/1995"ten itibaren 1479 sayılı yasaya göre ölüm aylığı bağlandığının bildirilmesi üzerine emekli sandığından bağlanan aylıkların 01/01/1999 tarihinden geriye doğru 10 yıllık süre ile sınırlı kalmak üzere davalılar adına borç çıkarıldığını, davalıların ödeme yapmadıklarını ileri sürerek; toplam 119.632,57 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; zarara yol açan hatanın kurumdan kaynaklandığını, iyi niyetli olduklarını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; davalılara hem 1479 sayılı yasa kapsamında, hem de 5434 sayılı yasa kapsamında emekli aylığı bağlandığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, her iki yasa kapsamında aylık bağlanmasının mümkün olmadığı, bu nedenle kurumca yapılan iptal işleminin yerinde olduğu, ancak davalıların kurumu yanıltıcı bir işlem yapmadığı, kurumun kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermeyerek yanlış ödemeye sebep olduğu, davalıların iyiniyetli davrandığı, ayrıca hayatın olağan akışına ve ödenen aylık tutarına göre ödenen maaşların tasarruf edilebilecek miktarda olmayıp tüketilerek elden çıkarılması nedeniyle geri istenilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 06/12/2018 tarihli ve 2017/10921 Esas 2018/12509 Karar sayılı ilamıyla; hatalı ödemenin tespit edildiği tarihten itibaren geriye doğru ancak 5 yıla ilişkin fazla ödemenin davacı kurum tarafından talep edebileceği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile davalılar aleyhine ayrı ayrı hesaplanan yersiz ödemenin davalılardan alınarak davacı kuruma borcun tebliğinden itibaren yirmidört ay içinde ödenmesi halinde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının faiz başlangıcına yönelik temyiz itirazının incelenmesinde;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 117. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu ancak alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Muaccel hale gelmiş bir borçtan dolayı alacaklının herhangi bir ihtarı yok ise anılan yasa maddesi uyarınca faize ancak dava veya takip tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekir.
Mahkemece; faiz hususunda, davacı kuruma borcun tebliğinden itibaren yirmi dört ay içerisinde ödenmesi halinde faizsiz, yirmi dört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanuni faizi ile birlikte tahsiline şeklinde karar verilmiş ise de; 5510 sayılı kanunun kurum hatasından kaynaklı iadeyi düzenleyen 96/b maddesine göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Somut olayda; davacı tarafça, her ne kadar davalılara yersiz ödemenin iadesi hakkında ihtarname yazılarının tebliğ edildiği belirtilmiş ise de, davacı kurumun 23/12/2020 tarihli yazılarında söz konusu ihtar yazısının tebliğine ilişkin tebligat parçalarının bulunamadığı ve tebliğ tarihinin tespit edilemediğinin bildirilmesi karşısında, davalıların dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığından; alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün HUMK"nın 438/7 maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün 1., 2., 3., 4., 5. fıkralarında yer alan "davacı kuruma borcun tebliğinden itibaren yirmidört ay içinde ödenmesi halinde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte tahsiline," şeklinde yazılan ifadelerin hüküm fıkralarından çıkartılarak yerlerine ayrı ayrı ""dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, "" ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 4.102,00 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.