Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4795
Karar No: 2020/610
Karar Tarihi: 23.01.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/4795 Esas 2020/610 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/4795 E.  ,  2020/610 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki asıl dava menfi tespit ve birleşen dava itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı/birleşen davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı vekili; davalının Konya 7. İcra Müdürlüğü"nün 2010/11624 Esas sayılı takip dosyası ile alacaklı olduğundan bahisle müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, takip talebinde borcun kaynağının ödenmemiş elektrik borcu olduğunun belirtildiğini ileri sürerek; müvekkilinin, davalıya borcu olmadığının tespiti ile, davalının %40 oranında kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, zamanaşımı ve iş bölümü itirazında bulunmuş, dava konusu faturaların miktarlarının fahiş olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; abonenin sayacının 03/06/2008 tarihinde yeni bir sayaç ile değiştirildiği, bu değiştirme esnasında ise bilirkişi raporuna göre davalı kurum görevlileri tarafından sayaç çarpanı olarak 20 rakamının yazılması gerekirken 1 rakamının sehven yazıldığı, bu nedenle de tüketim tahakkuklarının 23/12/2009 tarihine kadar eksik olarak hesaplandığı, davalının hatasından kaynaklanan nedenlerle elektrik borcunun az yazılmasında davacı lehine sebepsiz zenginleşme oluştuğu, alınan raporlar doğrultusunda davalı tarafından yapılan tahakkuk işleminin doğru olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dairemizin 12.04.2016 T. ve 2015/12676 E. 2016/5641 K. sayılı ilamıyla; “ davalı ... şirketinin, çarpan farkını yanlış uygulayarak (12 yerine 1 çarpanı) hatalı ödeme bildiriminde bulunması nedeniyle, bu olayda kusuru bulunmayan davacı abonenin tahakkuk ettirilen fatura bedelinden sorumlu olmakla birlikte, davalı şirketin
    de mahkemece, aldırılan bilirkişi raporu ile belirlenen tüketim bedelinden, davalı şirketin müterafik kusuru nedeniyle 818 sayılı BK.nun 98/2.maddesi delaletiyle 44.maddesi uyarınca (6098 Sayılı TBK"nun 114/2. Maddesi delaletiyle 52..maddesi) asıl alacaktan indirim yapılması suretiyle, uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesi ile hüküm bozulmuştur. Davalı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuş, talep Dairemizin 17.05.2017 T. 2016/12240 E. 2017/7372 K. sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
    Bozma sonrası Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/591 Esas sayılı dava dosyası da iş bu dosya ile birleştirilmiştir.
    Davalı/Birleşen Davacı, davalının kullandığı elektrik bedeline karşılık alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibinde bulunduğunu, davalı tarafından haksız ve yersiz olarak itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davalı tarafça yapılan itiraz dilekçesi ile taraflar arasında abonelik ilişkisine ve fatura bedeline itiraz edilmediğini, sadece müvekkili kurum ile takip konusu alacağın müvekkili şirkete ait olmadığı, söz konusu fatura sebebiyle müvekkili şirketin tahsil yetkisi bulunmadığı, bu nedenle takibe itiraz ettiğinin iddia edildiğini, davalı tarafından iddia edilen hususun, sırf ödeme yapmamak kastıyla kötü niyetli olarak zaman kazanma çabasından ibaret olduğunu; zira, 30.10.2009 tarihinde Türkiye Başbakanlık Özelleştirme İdaresi ile imzalanan hisse satış sözleşmesi ile ..."ın müvekkili şirket olan ... daki %100 oranındaki hissesinin Alcen Enerji Dağıtım ve Perakende Satış Hizmetleri AŞ ye satıldığını ve bu yolla müvekkili şirketin özelleştirildiğini, davaya konu takibe dayanak faturanın tahakkuk etmediğini ve müvekkili şirket bilançosunda alacak olarak yer aldığını, bu sebeple de söz konusu faturadan doğan alacağın ..."a devredilmediğini, dava konusu faturanın şirkete ait olduğunu, davalının Konya 7.İcra Müdürlüğünün 2010/11624 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesine, davalının %40 dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı hükmedilmesini talep etmiştir.
    Davacı/Birleşen Davalı, davanın reddi ile %40 tan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, her türlü yargılama gideri ile ücreti vekaletin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece; bozmaya uyulduktan sonra, yeniden yapılan yargılama neticesinde;
    1- Asıl dava yönünden, davacının davasının kısmen kabulü ile; Konya 7. icra müd. 2010/11624 E. sayılı dosyasında başlanılan icra takibi yönünden 12.237,62 TL borçlu olmadığının tespitine, borç likit olmayıp yargılamayı ve hesaplamayı gerektirdiğinden kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine, davacının fazlaya ilişkin davasının reddine;
    2- Birleşen dava yönünden, davanın 16.643,49TL lik kısım yönünden kabulü ile bu miktar alacak için borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin bu miktar alacak yönünden kaldığı yerden devamına, alacak likit olmayıp yargılamayı ve hesaplamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı taleplerinin reddine, davacının fazlaya ilişkin davasının reddine; karar verilmiş, hüküm davalı/birleşen davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Asıl dava, davalı ... şirketinin, çarpan farkını yanlış uygulayarak (12 yerine 1 çarpanı) hatalı ödeme bildiriminde bulunması nedeniyle, bu olayda kusuru bulunmayan davacı abonenin tahakkuk ettirilen fatura bedelinden sorumlu olmadığının tespiti; birleşen dava ise, çarpan hatasından kaynaklı faturaya yönelik takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
    1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı/birleşen davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-) Davalı/birleşen davacı vekilinin birleşen itirazın iptali davası yönünden icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    İcra ve İflas Kanunu"nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
    Öte yandan, alacağın likit ve belli olması gerekir. Başka bir ifade ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifade ile borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.
    Somut olayda; mahkemece, takibe konu asıl alacağının faturadan kaynaklı olduğu ve hesaplamayı gerektirmediği likit ve muayyen olduğu dikkate alınarak, birleşen davada davacının icra inkar tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile bu yöndeki istemin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    Ne var ki, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı/birleşen davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın hüküm fıkrasında yer alan, "alacak likit olmayıp yargılamayı ve hesaplamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı taleplerinin REDDİNE” ifadesinin hükümden çıkarılarak yerine " Takibe konu 11.890,38 TL asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davacı/birleşen davalıdan tahsili ile davalı/birleşen davacıya verilmesine," ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu asıl ve birleşen davalar yönünden kapalı olmak üzere, 23.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi