21. Hukuk Dairesi 2019/1582 E. , 2019/7784 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A)Davacı İstemi:
Davacı,Kurum tarafından gönderilen ödeme emrinin iptalini talep talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı:
Davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Mahkemece... SGM tarafından davacıya gönderilen 03/09/2015 düzenleme tarihli ... sayılı ödeme emrinin zamanaşımı nedeniyle kısmen iptaline, davacının (üstdüzey yönetici olması nedeniyle) 485.418,13 TL asıl prim, 827.847,93 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 1.313.266,06 TL "den sorumlu olduğunun tespitine" karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davacı vekili istinaf dilekçesinde;şirket hakkında her hangi bir ödeme emri düzenlenmeden davacı hakkında ödeme emri düzenlendiğini, tahsil imkanının araştırılmadığını, şirket hakkında iflas kararı verildiğini, tasfiye işlemlerinin devam ettiğini davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı kurum vekili istinaf dilekçesinde; davacının dava dışı Seldur Ltd. Şti"ne müdür olarak atandığını, 2004/2. dönemine ait borçların zamanaşımı kesilmesine rağmen zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle hatalı olarak reddedildiğini, bizzat davacı tarafından 15.05.2007 tarihli ve 189101 sayılı başvuru formuyla taşınmazını teminat göstererek SGK prim borçlarını ödeme planına bağladığını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince "...İstinaf incelemesine konu edilen dava ödeme emrinin iptali davası olup, iptaline karar verilen 2004/2.ay idari para cezası gecikme zammı ile beraber 1.167,75 TL olduğundan, karar tarihinde HMK"nun 341/2 maddesinde kesinlik sınırı olarak belirlenen 3.110,00 TL" den aşağı ve kesin olduğu anlaşılmakla davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun reddine.... davacıya ödeme emrinin 18.09.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 22.09.2015 tarihinde hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, 11.07.2002 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde davacının şirkete 10 yıl süre ile müdür atandığı ve şirketi münferid imza ile 10 yıl süre ile her hususta temsil ve ilzama yetkili kılındığının belirtildiği, 506 sayılı yasanın 80. ve 5510 sayılı yasanın 88. maddelerine göre davacının şirketin üst düzey yöneticisi olması nedeniyle şirket borçlarından şirketle birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu, bu nedenle davalı vekilinin prim alacaklarının önce şirketten tahsil edilmesi ve tasfiye sonucunun beklenmesi gerektiğine dair istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı" gerekçesiyle;
"1-Davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı kurumun istinaf başvurusunun kesinlik sınırı nedeniyle reddine," karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davacı Vekili; Öncelikle şirket hakkında takip yapılması gerektiğini, ortaklardan ve tüzel kişilikten tahsil imkanının araştırılmadığını, iflas neticesinin beklenmediğini, Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı karar verildiğini, borcun doğduğu tarihteki mevzuat hükümlerine göre işlem yapılması gerektiğini, zamanaşımı iddialarının değerlendirilmediğini belirterek aleyhe olan kısım yönünden bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; dava dışı ...Baskı Nakış San. Tic. Ltd.Şti."nin prim borcu nedeniyle ... SGM tarafından davacıya gönderilen 03/09/2015 düzenleme tarihli 13475845/4527 sayılı ödeme emrinin 18.09.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 22.09.2015 tarihinde açıldığı, ödeme emrinin 2004/2, 2006/1-2008/11 dönemi borçlarına ilişkin olduğu, 11.07.2002 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde davacının şirkete 10 yıl süre ile müdür atandığı ve şirketi münferid imza ile 10 yıl süre ile her hususta temsil ve ilzama yetkili kılındığının belirtildiği, 24.09.2007 tarihinde İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2007/684 E sayılı dosyasından dava dışı borçlu şirket hakkında 6183 s. yasa ile yapılan takipler de dahil iflas erteleme kapsamında tedbir kararı verildiği(devam eden süreçte de iflas kararı verildiği) anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 80, 5510 sayılı Kanunun 88 ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi olup, davadaki sorunun bu maddeler ile birlikte değerlendirilerek çözüme kavuşturulması gerektiği ortadadır. 6183 sayılı Yasa"nın 58/1. maddesine göre ise, “ Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabilir. 28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi ile "7" günlük süre "15" gün olarak değiştirilmiş , aynı Kanunun 123 üncü maddesi uyarınca söz konusu değişiklik 1/1/2018 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bu tarihten sonra tebliğ edilen ödeme emirlerine ilişkin uyuşmazlıklarda uygulanacaktır.
5510 sayılı Kanun"un yürürlük süresiyle ilgili 108/1-c maddesinde, Kanun"un 88. maddesinin 01/07/2008 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinde sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları ile öğretide kabul edildiği üzere "üst düzey yönetici" kavramından anlaşılan şirketin mali ve idari konularında tek başına emir ve tasarruf yetkisine sahip özel şekilde kendisine yetki verilen kişidir. Türk Ticaret Kanunu"nun 317. maddesine göre anonim şirketlerde şirketi yönetmek ve temsil etmek yönetim kuruluna aittir. Anonim şirkette primlerin ödenmesinde müteselsilen sorumlu üst yönetici ve yetkiliden söz edebilmek için primlerin tahakkuk ve ödenmesinde yetkili üst düzey yönetici olması, yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı gibi ünvan taşıması veya temsil ve ilzam yetkisine sahip yönetim kurulu üyesi olması gerekir. Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup, ”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir.5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesinde de Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesi 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinden farklı olarak, tüzelkişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri yanında, şirket yönetim kurulu üyelerini de sorumlu tutmaktadır.5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesinde; açıkça, haklı sebepler olmaksızın deyimine de ver verilmiştir. Yönetim kurulu üyeleri tarafından primlerin ödenememesi haklı bir neden sonucu ise, prim borcundan ötürü şahsen sorumlu tutulamazlar. Diğer bir anlatımla şirketin prim borcundan müteselsilen sorumlu olan yönetim kurulu üyeleri, borcun haklı nedenle ödenemediği savunmasında bulunabilirler ve haklı nedenin varlığı halinde, prim borcundan dolayı Kuruma karşı işverenle birlikte mütesesilen sorumlu tutulamazlar.
Haklı nedenlerin neler olduğu konusunda, 5510 sayılı Kanunda bir açıklık bulunmamaktadır. Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği, her bir davadaki özel koşullar ile hukuki ve maddi olayların özelliklerine göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken; diğer yasalardaki düzenlemelerden yararlanılmalı ve bilhassa Sosyal Güvenlik ilkeleri göz önünde tutulmalıdır.
Öte yandan; iflasın ertelenmesi, İcra ve İflas Yasasının 79’uncu maddesinde düzenlenmiş olup, “borca batık durumda olan (aktifi pasifini karşılamayan) bir sermaye şirketi veya kooperatif hakkında, Ticaret Mahkemesi’nce iflas kararı verilmeyerek, önerilen iyileştirme projesi çerçevesinde borca batık durumdan kurtulmalarını sağlayan ve iflaslarını önleyen bir kurum”dur. Anılan Yasanın 179/b,I maddesi uyarınca, erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Yasaya göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler de durur. Bu sonuç yasadan doğduğundan, mahkemenin kararında ayrıca belirtmesine gerek olmadan ve ilan edilmese dahi gerçekleşir.Bu bağlamda; İcra ve İflas Yasasının 179’uncu maddesi uyarınca iflasının ertelenmesine karar verilen ve malvarlığının korunması için gerekli tedbirler alınan şirketten, anılan Yasanın 179/b maddesindeki “Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz...” düzenlemesi uyarınca primler tahsil edilemeyecektir. Söz konusu tahsil imkânsızlığı, doğrudan Kanundan doğduğundan, yönetim kurulu üyeleri yönünden, 5510 sayılı Yasanın 88’inci maddesinde yer alan “haklı sebep” kavramı kapsamında kabul edilebilecektir. Ancak, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin 1. fıkrasında; “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek en geç Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar Kuruma öder.” Hükmü yer almakta olup, önce prime esas kazançlara ilişkin Kurum Tebliği, ardından bu tebliği yürürlükten kaldıran İşveren Uygulama Tebliği, bu süreyi "takip eden ayın sonuna kadar" olarak belirlemiştir. Bu madde çerçevesinde, erteleme sürecinden öncesine ilişkin prim borçları yönünden, borcun ait olduğu ayı takip eden ay sonu itibariyle tahakkuk ve tediye, dolayısıyla da müteselsil sorumluluk gerçekleştiğinden sonradan şirket yönünden verilen iflasın ertelenmesi kararı üst düzey yöneticinin sorumluluğunu etkilemeyecektir. Bir başka deyişle; iflasın ertelenmesi süreci öncesine ait prim borçları için şirketin iflasının ertelenmesi, üst düzey yönetici yönünden haklı neden oluşturmayacaktır.Somut olayda; dava dışı borçlu şirketin iflas erteleme kapsamında tedbir verildiği tarih ve tedbirin devam edip etmediği araştırılmadan ve davacının müdür olduğu dönem ve prim borçlarının ödenme dönemleri dikkate alınmadan karar verilmesi isabetsizdir.Yapılacak iş; dava dışı borçlu şirkete iflas erteleme kapsamında konulan tedbir tarihini ve tedbirin ne kadar süre ile devam ettiğini araştırmak, ödeme emri dönemlerini de dikkate alarak davacının haklı sebeple ödememe halini değerlendirerek sonuca gitmekten ibarettir.O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı ORTADAN KALDIRILMASI, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.