Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/13137
Karar No: 2013/2740
Karar Tarihi: 18.02.2013

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/13137 Esas 2013/2740 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi         2011/13137 E.  ,  2013/2740 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    K A R A R
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
    2-Davacı, 1992 yılından 2004 yılı Haziran ayına kadar davalı ..."na bağlı ... Halk Eğitim Merkezlerinde usta öğretici sıfatıyla hizmet akdine dayalı olarak sürekli ve tam gün esasıyla çalıştığını belirterek Kurum"a eksik bildirilen sigortalı çalışmalarının tespitini istemiştir.
    Mahkemece; bilirkişi raporu esas alınarak, davanın kısmen kabulü ile davacının ..."na bağlı ... Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü"nde 1991/3. dönemde 1 gün, 1996/1. dönemde 4 gün prim ödeme gün sayısı bulunduğunun tespitine karar verilmiştir.
    Somut olayda; mahkemece 10.03.2011 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuşsa da söz konusu rapor incelendiğinde değerlendirme bölümünde; “ davacının çalışma esasları ile çalışma sırasında tabi olacağı statü mevzuat çerçevesinde ayrıntılı bir düzenlemeye tabi tutulmuş olup anılan düzenlemelere egemen ilkeler ve 4857 sayılı İş Kanunu"nun 13. maddesi gözetildiğinde çalışma ilişkisinde tam süreli iş sözleşmesi olarak nitelendirmeye olanak verecek bir bağımlılık ilişkisinin bulunmadığı, usta öğreticilerin öngörülen ve önceden belirlenen süre dahilinde bir çalışma yükümlülüğünü kabullendikleri ve ders saati karşılığında ücrete hak kazandıklarını gösterdiği ” belirtildikten sonra, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa"nın 80/j maddesi ile de usta öğreticilerin tam süreli olmadığının açıkça düzenlendiği belirtilmiş ve son olarak “ dosya içerisinde davacının usta öğretici olarak puantaj cetvellerinde belirtilen saatler kadar ders ücreti karşılığı çalıştığı, bu belgelerdeki toplam aylık çalışma saatinin 1 günlük çalışma saatine bölünmek suretiyle hesaplama yapılarak aylık çalışma gün sayısının sigortalı hizmet olarak Kurum"a bildirildiği anlaşıldığından davacının çalışmalarının bildirildiği dönem
    Bordroları ve çalışma saatleri dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucu eksik bildirilen 1991/3. dönemde 1 gün, 1996/1. dönemde 4 gün prim ödeme gün sayısı bulunduğu ” belirtilmiştir. Ancak bilirkişi tarafından eksik bildirim yapıldığı belirtilen dönemlere ilişkin ders saati, bildirilen süreler ve bildirilmesi gereken süreler dikkate alınarak yapılan hesaplamada aynı miktarların çıkmadığı, bu itibarla bilirkişi tarafından hesaplamaya esas alındığı anlaşılan “ 1 günlük çalışma saati ” hususunun denetime elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
    Her ne kadar bilirkişi raporunda 5510 sayılı Yasa"nın 80/j maddesinden de bahsedilmişse de kural olarak, aynı konuya ilişkin ve aynı nitelikte iki yasanın aynı zamanda uygulanması söz konusu olamaz. Esasen yasalar birbirini izlediğinden, “yasaların zaman bakımından uygulanması sorunu” olarak nitelenen bu sorun, yasaların birbiri ile çeliştiğini göstermez. Sorun, hangi yasanın geçerli olduğu sorunudur.
    İlk olarak yasalar, metinlerinde belirtilen tarihte yürürlüğe girer ve buna bağlı olarak hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkileyip etkilemeyecekleri, yani geçmişe etkili olup olmadıkları ile ilgili mevzuatımızda genel bir hüküm yoktur. Ancak toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle yasalara karşı güveni sağlamak ve hatta kanun koyucunun keyfi hareketlerine engel olmak için, öğretide yasaların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna göre, gerek özel hukuk ve gerekse kamu hukuku alanında, kural olarak her yasa, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır, o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Hukuk güvenliği bunu gerektirir (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2000, sh:193-194; Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18.Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2003, sh:73).
    Hukuk devletinin hukuki güvenlik ilkesi herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi, tutum ve davranışlarını buna göre güvenle düzenleyebilmesi anlamına gelir. Kişilerin davranışlarını düzenleyen kurallar onlara güvenlik sağlamalıdır. Bu güvenliğin sağlanabilmesi her şeyden önce, devletin kendi koyduğu hukuk kurallarına kendisinin de uymasına bağlıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar da, başta mahkemeler olmak üzere onları geriye yürür sonuçlar doğuracak şekilde yorumlamamakla yükümlüdürler (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.03.1988 tarih ve 1987/2-860 E. 1988/232 K; 13.10.2004 tarih ve 2004/10-528 E. 2004/533 K; 06.04.2005 tarih ve 2005/10-183 E. 2005/241 K; 14.03.2007 tarih ve 2007/3-121 E. 2007/128 K. sayılı kararları).
    Yasaların geriye yürümemesi kuralının istisnaları arasında, kazanılmış hakları ihlal etmemek kaydıyla yasanın yargılama hukukunu düzenlemesi, kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin olması ve beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar bulunmaktadır.
    Somut olayda, 5510 sayılı Yasada 80. maddesinin geriye yürüyeceğine dair bir düzenleme bulunmadığı gibi, geçiş hükümlerini içeren aynı Yasanın Geçici 7. maddesinde açıkça “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun Geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” hükmü yer almaktadır. Yasaların geriye yürümemesi kural olup herhangi biri de söz konusu uyuşmazlıkta yer almadığından anılan 80. maddenin geriye yürütülmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Bu durumda, somut uyuşmazlığın dayandığı mevzuat hükümleri 506 sayılı Yasa"nın 79. maddesi ile 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 47. maddesidir.
    Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre, örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ve hizmetiçi yetiştirme kurs, seminer ve konferanslarında uzman ve usta öğreticiler de geçici veya sürekli olarak görevlendirilebilir. Öğretim tür ve seviyelerine göre uzman ve usta öğreticilerin seçimlerinde aranacak şartlar, görev ve yetkileri, yönetmeliklerle tespit edilir. Bu yasal düzenleme uyarınca çıkarılan Yönetmeliğin 5. maddesi, “Uzman ve usta öğreticiler aşağıdaki şekillerde görevlendirilirler.
    1-Geçici personel olarak: Geçici personel olarak görevlendirilecek uzman ve usta öğreticiler ile yapılacak sözleşme esasları 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"nun 15.05.1975 gün ve 1897 sayılı Kanun"un 1. maddesi ile değiştirilen 4. maddesine göre Bakanlıkça hazırlanır.
    2-Ek ders görevi verilmek yoluyla: 4. maddede belirtilen esaslara göre ek ders görevi verilmesi yoluyla görevlendirilecek uzman ve usta öğreticilere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"nun 89. maddesi uyarınca 02.12.1998 tarihli ve 98/12120 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan ... Öğretmen ve Yöneticilerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esaslarda belirtilen miktarda ek ders görevi verilebilir . ” ; aynı Yönetmeliğin 8. maddesi, “geçici sözleşmeli olarak görevlendirilen uzman ve usta öğreticilerin haftalık çalışma süresi 40 saattir”; aynı yönetmeliğin 9. maddesi ise, “uzman ve usta öğreticilerin günlük çalışma süresi en fazla 8 saattir. Kurum müdürü, cumartesi, pazar günleri de dahil olmak üzere, uzman ve usta öğreticilere günün 08.00-23.00 saatleri arasında görev verebilir.” hükümlerini içermektedir.
    Davacının, çalışma esasları ile çalışması sırasında tabi olacağı statü yukarıda sıralanan mevzuat çerçevesinde ayrıntılı bir düzenlemeye tabi tutulmuş olup, anılan düzenlemelere egemen ilkeler ve 4857 sayılı İş Kanunu"nun 13. maddesinde yer alan “işçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesidir.” hükmü de gözetildiğinde, çalışma ilişkisinde, “tam süreli iş sözleşmesi” olarak nitelenmeye olanak verecek bir bağımlılık ilişkisinin bulunmadığı, usta öğreticilerin öngörülen ve önceden belirlenen süre dahilinde bir çalışma yükümlülüğünü kabullendikleri ve ders saati karşılığında da ücrete hak kazandıklarını göstermektedir.
    Bu konuda ortaya çıkan uyuşmazlık sonucu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nca verilen 17.09.2008 gün 2008/10-555 Esas 2008/530 sayılı kararda da, “ Dinlenen tanıkların da aynı davacı gibi başka köylerde usta öğretici olarak çalışan kişiler olduğu, resmi belgeler ve davacının imzasını taşıyan belgelerle çelişkili tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği anlaşıldığından; tam gün esası ve aylık karşılığı olmayan çalışmaların, günlük çalışma saatine göre ve kısmi zamanlı çalışma olması nedeniyle bu çerçevede değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmek gerektiği” belirtilmiş olup, bu şekildeki bir çalışma ilişkisinde, tam süreli çalışmaya ilişkin hakların doğduğunu kabule olanak yok ise de, yasa ve sözleşmelerde belirtilen sınırlamalara aykırı, tam süreli hizmet sözleşmesinin unsurlarının gerçekleştiği bir çalışma durumunun, eylemli olarak oluştuğunun iddia edilip kanıtlanması olanak dahilinde bulunmaktadır. Ancak, bu yöndeki iddia, hizmet tespiti davalarının kamu düzenine ilişkin niteliği gözetilerek kanıtlanmalı; işverenin resmi kurum niteliği, ücret ödemelerinin kayıtlara dayalı olma gerekleri dikkate alınarak; Kurum kayıtlarına yansıyan bilgilerin aksinin kanıtlanmasına yönelik kanıtların hüküm kurmaya elverişli olup olmadığı, sosyal güvenlik hakkının yaşama geçirilmesine yönelik davanın özelliklerinin gerektirdiği duyarlılık uyarınca denetlenmelidir.
    Öte yandan, davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri bir kamu kuruluşuna aittir. Kamu kuruluşlarında çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. Nitekim, davacıya ait çalışmaların resmi kayıtlara intikal ettirildiği de tartışmasızdır. Mahkemece, davacının kayıtlarda gözükmeyen çalışmaların hangi nedenle bildirim dışı kaldığı gereğince ve yeterince araştırma konusu yapılmamıştır.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; ... Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü tarafından davacı adına 07.10.1991, 02.11.1992, 27.12.1993, 01.12.1994, 27.11.1995, 25.11.1996, 16.03.1998, 01.12.1998, 10.12.1999, 13.11.2000, 26.11.2001 işe giriş tarihli işe giriş bildirgeleri düzenlendiği, hizmet cetveline göre bunlara dayalı çalışmalarının kısmi olarak bildirildiği, ücret bordrolarının ve görevlendirme çizelgeleri ile devam-devamsızlık çizelgelerinin getirtildiği, ders programları, puantaj kayıtları ile kursa geliş ayrılış saatlerini gösterir belgelerin dosyada mevcut olmadığı, davacı gibi kurs öğreticisi olduğunu söyleyen kişilerin tanık olarak dinlenildiği ve tanık ... ; davacının çalıştığı dönem içerisinde her gün 08:00 – 14:45 saatleri arası çalıştığını beyan ederken, tanık ..."ın ise davacının her gün 08:00/08:30 – 15:30/16:00 saatleri arasında çalıştığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
    Davacının davalı işyerinde hizmet akdine bağlı olarak çalıştığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacının çalışmalarının kısmi süreli ya da tam süreli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Hal böyle olunca; davacı tanıklarının davacının çalışma saatlerine ilişkin beyanları arasındaki çelişki giderilerek, davacının günlük mesaisinin tamamını bu işe ayırıp ayırmadığının ve aynı işyerinde tam gün süreli çalışan emsal çalışanlarla aynı işi yapıp yapmadığının ya da tam gün süreli çalışan emsal çalışanlara göre önemli ölçüde daha az çalışıp çalışmadığının belirlenmesi için davalı işyerinden davacı adına düzenlenen ders programları, puantaj kayıtları ve kursa geliş ayrılış saatlerini gösterir belgelerin de getirtilerek, dosyada bulunan ücret belgeleri ile birlikte değerlendirilmek suretiyle, okula geliş ve ayrılış saatleri de göz önüne alınarak, davacının günlük girilen ders saati itibariyle mesaisini tam gün olarak davalı işveren nezdinde geçirip geçirmediği, diğer bir anlatımla; bir günlük çalışma mesaisinin tümünü davalı işyerine hasredip etmediği saptanmalı, daha az saat derse girilen günlerde tam gün mesaisinin davalı işveren nezdinde geçtiği kabul edilemeyeceğine göre, 7,5 saatlik çalışmanın 1 gün kabul edilmek suretiyle hesap yapılması gerekirken, mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle denetime elverişli bulunmayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 18/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi