Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3938
Karar No: 2020/629
Karar Tarihi: 03.02.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/3938 Esas 2020/629 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/3938 E.  ,  2020/629 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
    DAVALILAR : ... MİRASÇILARI

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; tarımsal sulama abonesi olan davalının, sulama kuyusunda abonesiz elektirik kullandığının tespit edildiğini, davalı hakkında kaçak tutanağı düzenlendiğini, tutanağa istinaden tahakkuk ettirilen kaçak kullanım bedelinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını, takip borçlusu davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile davalının takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen %23,4 faiziyle ödemesine ve alacağın % 40"ından az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı; kaçak kullanımda bulunmadığını, hakkında yürütülen ceza yargılaması neticesinde de beraat kararı verildiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece; davalının kaçak elektrik kullandığına dair delil bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; kaçak elektrik tüketimi nedeniyle abone adına tahakkuk ettirilen bedelin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemlerine ilişkin olup, Uyuşmazlık; aboneliğini iptal ettirmedikçe fiili kullanıcının eyleminden doğan kaçak kullanım bedelinden abonenin de kullananla birlikte müteselsilen sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Elektrik abonelik sözleşmesini imzalayan ve aboneliği devam eden abone, tesisatta kullanılan elektrik bakımından elektrik dağıtım şirketine karşı sözleşme gereği sorumludur. Hemen belirtmek gerekir ki, burada kullanımın normal ya da kaçak kullanım olmasının da sonuca etkisi bulunmamaktadır. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin, sözleşmesi iptal edilmediği sürece, normal veyahutta kaçak kullanım bedelinden dolayı fiili kullanıcı ile beraber müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur..
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre; abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur.
    Bu durumda, aboneliğini iptal ettirmeyen ve kaçak kullanıma sebebiyet veren abone davalının sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler HGK"nun 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta da; davalı 5189 nolu tarımsal sulama abonesi olup, dava dışı kişiler tarafından köyün içme suyu ihtiyacının davalıya ait sulama tesisi kapsamındaki kuyudan karşılandığı, bu sırada davalıya ait trafoya köy şebekesinden hat alındığı, bu haliyle tüketim tarihleri ve kaçak tutanak tarihi itibariyle yürürlükte olan Enerji Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği‘nin 13. maddesi uyarınca kullanımın kaçak kullanım teşkil ettiği ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden kaçak kullanım fiilinin başkaları tarafından yapıldığı anlaşılmakta ise de; yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde davalının normal ya da kaçak tüketim nedeniyle abone olması nedeniyle sorumluluğu bulunmaktadır.
    Ayrıca, burada dosya kapsamındaki kaçak kullanım tutanağına istinaden davalı abone aleyhindeki delil yetersiziliğine dayalı beraat kararının eldeki davada bağlayıcı etkisi bulunmadığının da açıklanması gerekmektedir.
    Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu"nun 53.maddesi hükmünde, "Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de bağlı değildir.
    Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." denilmektedir. Aynı düzenleme yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde önceki kanuna paralel şekilde düzenlenmiştir.
    Buna göre; ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakimi, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir.
    Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, yani, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz. Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır. Başka bir deyişle maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
    Görülmektedir ki, ceza mahkemesinin “delil yetersizliğine dayanan beraat kararının” hukuk hakimini bağlamayacağı ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa bu kararın hukuk hakimini bağlayacağı, beraat kararı suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hakimini de bağlayacağı, bundan başka kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hüküm altına alınmıştır. (Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, s. 844).
    Eldeki davada da Suruç Asliye Ceza Mahkemesi"nin 28.09.2012 tarih, 2012/466 E.- 2012/923 K.sayılı ilamına bakıldığında; elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan yapılan yargılama sonucunda davalı hakkında delil yetersizliğine dayalı beraat kararı verildiği görülmektedir. Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde ceza mahkemesi tarafından verilen bu beraat kararının, hukuk mahkemesinde bağlayıcı olmadığı, eş söyleyişle kesin delil teşkil etmediğini söylemek gerekir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde; abonesiz kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre davacının, alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceğinin kabulü gerekir.
    Eldeki davada; davacı ile davalı arasında abonelik sözleşmesi bulunduğu tarafların kabulündedir. Bu durumda somut olayda aboneliği iptal ettirmeyen ve kaçak kullanıma sebebiyet veren abone davalının sözleşme nedeniyle sorumluluğunun bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
    Hal böyle olunca; davalı abonenin kaçak tüketim nedeniyle sorumlu olduğu gözetilerek, dosyanın önceki bilirkişi dışında, alanında uzman bilirkişiye verilerek, bilirkişiden davacının, davalıdan isteyebileceği kaçak tüketim bedellerinin tüketim tarihleri ve kaçak tutanak tarihi itibariyle yürürlükte olan Enerji Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği"nini 13. ve 15. madeleri ile 622 sayılı kurul kararına göre hesaplanması konusunda, hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması, davacının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi suretiyle sonucuna uygun hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 03/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi