10. Hukuk Dairesi 2015/5427 E. , 2015/13982 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, prime esas kazanç tutarlarının tespiti ile bu tutarlara göre yaşlılık aylığı miktarının belirlenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Davacı, mahkeme ilamı ile hüküm altına alınan ücret tutarları da gözetilerek, malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primine esas kazançların belirlenerek, yaşlılık aylığının bu tutarlara göre tespitini istemiş, Mahkemece bozma ilamına uyularak, Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen işçilik alacakları dosyasında tespit edilen 01.01.2006-28.02.2006 tarihleri arasındaki ücret tutarları da esas alınarak belirlenen pirime esas kazançlara göre yaşlılık aylığı miktarının tespitine dair hüküm kurulmuştur.
Davanın yasal dayanağı, sigortalı ve işverenin Sosyal Güvenlik Kurumuna ödeyecekleri primlerin matrahını teşkil eden sigortalı kazançlarının nelerden ibaret olduğu ve istisnalarını gösteren (mülga) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 77/I. maddesidir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de, bozma ilamının gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Mahkemece yargı kararı ile hak kazanılan ücret niteliğindeki ödemelerin, ödenmesi koşuluyla, ödemenin yapıldığı ayın prime esas kazanç matrahına dahil edilmesi, hizmet akdinin daha önceki bir tarihte sona ermiş olması karşısında ise, yapılan ödemelerin çalışmanın geçtiği son ayın (2006 yılı şubat ayının) prime esas kazancında gözetilmesi ve bu şekilde belirlenecek prime esas kazanç tutarına göre yaşlılık aylığı miktarının tespiti gerekirken, 2006 yılı ocak ayına ait prime esas kazanç miktarı da arttırılarak, belirlenen yaşlılık aylığı miktarı esas alınarak, yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
2-Mahkemece bozmaya uyulması sonucu artık bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de, bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Hukuk Genel Kurulu"nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.2.1990 gün 10-117; 7.10.1990 gün 439-562; 19.2.1992 gün 635-82; 23.2.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E. 2006/573 K; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 E. 2008/632 K ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E. 2010/87 K. sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Mahkemece tarafların beyanlarının alınıp bozmaya uyulmasına da karar verildikten sonra yapılacak iş; bozma gereklerinin yerine getirilmesi olmalıdır. Zira, mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olur.
Somut olayda, Mahkemece, 10.09.2012 tarihli kararda davacının 01/04/2006-18/04/2011 (dava) tarihleri arasında yeniden hesaplanan yaşlılık hesaplarında meydana gelen fark yaşlılık aylığı tutarının 223,07 TL olduğunun tespitine karar verilmiş, anılan karara karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile Kurum vekilinin temyizi üzerine Dairemizce, anılan karar bozulmuştur. Bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi sonucu, ilk kararda belirlenen aylık miktarı yönünden davacı vekilinin temyiz itirazlarının Dairemizce ret edilmesi nedeni ile davalı kurum lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Olayda, usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durum da bulunmadığına göre, artık ilk kararda hüküm altına alınan tutarı aşar şekilde fark yaşlılık aylığı miktarının tespitine karar verilemez. Bu ilke, Kamu düzeni ile ilgili olup Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, mahkemece, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.