
Esas No: 2020/2759
Karar No: 2021/606
Karar Tarihi: 25.03.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2759 Esas 2021/606 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2759
Karar No : 2021/606
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Huk. Müş. Yrd. V. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 28/11/2019 tarih ve E:2015/4391, K:2019/8915 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, nüfus kaydının Tunceli ili Pertek ilçesinden, İstanbul ili Bakırköy ilçesine nakledilmesine ilişkin yapılan başvurunun reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı işlem ile anılan işleme dayanak alınan İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğünün 24/10/2003 tarih ve 2003/40 sayılı Genelgesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 28/11/2019 tarih ve E:2015/4391, K:2019/8915 sayılı kararıyla;
Mülga 1587 sayılı Nüfus Kanunu'nun "Yer değiştirme" başlıklı 28. maddesine yer verilerek ve anılan Kanun maddesini yürürlükten kaldıran 24/10/2003 tarihinde yürürlüğe giren 4992 sayılı Nüfus Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun'un 1. maddesine değinilerek,
4992 sayılı Kanun'un genel gerekçesi ile 1. maddesinin gerekçesinde, yer değiştirme uygulamasına son verilmesinin nedenlerinin açıklandığı; buna göre, MERNİS (Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi) Projesi sayesinde kişinin nüfus kaydı nerede olursa olsun, yer değiştirme işlemine gerek kalmaksızın, ulusal veri tabanında tespit edilebildiğinden, millî ekonomiye yük getiren, nüfus kütüklerinin yapısını bozan mükerrer kayıt oluşmasına ve aile esasının bozulmasına neden olan yer değiştirme işleminin kaldırılmasının öngörüldüğü,
Dava konusu Genelge'nin, söz konusu Kanun değişikliğini taşra teşkilatına duyurmak amacıyla yayınlandığı; 4992 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği, diğer bir deyişle 1587 sayılı Kanun'un 28. maddesinin yürürlükten kalktığı 24/10/2003 tarihinden itibaren yer değiştirme işleminin yapılmayacağı talimatını içerdiği,
Buna göre, 4992 sayılı Kanun'un hükmünün tekrarı niteliğinde bulunan ve Kanun değişikliğini taşra teşkilatına duyurmayı amaçlayan dava konusu Genelge'de ve anılan Genelge'ye dayanılarak davacının başvurusunun reddedilmesine ilişkin uygulama işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı,
Nitekim, dava konusu Genelge'nin ve bu Genelge'ye dayanılarak tesis edilen uygulama işleminin iptali istemiyle açılan bir başka davada, Dairelerinin 12/07/2011 tarih ve E:2008/9008, K:2011/2971 sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği; söz konusu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 29/05/2014 tarih ve E:2011/2381, K:2014/2486 sayılı kararıyla anılan kararın onandığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda, yer değiştirme hususunu yasaklayan herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı; buna rağmen, temyizen incelenen kararda yer alan, dava konusu Genelge'nin Kanun hükmünü tekrar ettiği yönündeki gerekçenin hatalı olduğu; bu haliyle, dava konusu Genelge ile getirilen yasaklamanın normlar hiyerarşisi ilkesine aykırı olduğu; kanun koyucunun nüfusa kayıtlı olunan il ve ilçede değişiklik yapılmayacağını amaçlamış olduğunun da kabul edilemeyeceği; 1587 sayılı Kanun'un yer değiştirmeyi öngören 28. maddesini yürürlükten kaldıran 4992 sayılı Kanun'un gerekçesinde yer alan, yer değiştirme işleminin kayıtlarda mükerrerliğe sebebiyet verdiği yönündeki belirlemenin Daire kararına da gerekçe olarak alındığı; ancak, günümüz teknolojisi karşısında, salt bu sebeple yer değiştirme işleminin yapılmayacağı yönündeki yaklaşımın kabul edilemeyeceği; ayrıca, isim, soyisim, yaş ve din bilgilerinin değiştirilebildiği gözetildiğinde, bu gerekçenin hukuken itibar edilemez olduğu; temyizen incelenen Daire kararında emsal olarak sunulan kararda, yerleşme hürriyetinin kısıtlandığı iddialarının bulunduğu; oysa somut uyuşmazlık yönünden ayrımcılığa tabi tutulma yasağının ihlal edildiği gerekçesine dayanıldığı; devletin ayrımcılığı ortadan kaldırmakla yükümlü olduğu; bu nedenle, sonuçları itibarıyla belli bir grubu dezavantajlı konuma getiren uygulama ve düzenlemeleri gözden geçirmek zorunda olduğu; ayrıca, temyizen incelenen karardaki karşı oyda ifade edildiği üzere, dava konusu Genelge ile yerleşme hürriyetinin de kısıtlandığı; Anayasa'nın özel hayatın gizliliğini düzenleyen 20. maddesinde, herkesin kendisi ile ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu, bu hakkın kendisiyle ilgili kişisel verilerin düzeltilmesini talep etmeyi de kapsadığı kuralına yer verildiği; devletin bu hükümle, vatandaşların özel hayatın gizliliğini koruma yükümlülüğü altına girdiği; ancak, bu yükümlülüğün iptali istenen Genelge ile ihlal edildiği; ayrıca, dava konusu Genelge'nin Anayasa'nın 10. maddesinde düzenleme altına alınan eşitlik ilkesi ile de bağdaşmadığı belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Davacı tarafından, davaya konu bireysel işlem ile Genelge'nin Anayasa'da güvence altına alınan ayrımcılık yasağına ve kişisel verilerin değiştirilmesini isteme hakkına aykırı olduğu iddia edilmekte ise de, iptali istenen Genelge'nin yer değiştirmeyi öngören 1587 sayılı Nüfus Kanunu'nun 28. maddesinin ilgasını taşra teşkilatına duyurmak amacıyla tesis edildiği gözetildiğinde, bu haliyle dava konusu Genelge'nin anılan hakları ihlal etmediği sonucuna varılmıştır.
Bu doğrultuda, temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, uyuşmazlık konusu olayda, davacı tarafından nüfus kaydının Tunceli ili Pertek ilçesinden, İstanbul ili Bakırköy ilçesine nakledilmesine ilişkin yapılan başvurunun reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı dava konusu işlemin Bakırköy İlçe Nüfus Müdürlüğü tarafından tesis edildiği; ancak, temyizen incelenen davanın yalnızca İçişleri Bakanlığının husumetiyle çözümlendiği; bu haliyle, Bakırköy İlçe Nüfus Müdürlüğü işlemi bakımından, Bakırköy Kaymakamlığının hasım mevkine alındıktan sonra bir karar verilmesi gerekmekte ise de, davada verilen ret kararı Kurulumuzca hukuka uygun bulunduğundan, bu husus bozma nedeni olarak değerlendirilmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin 28/11/2019 tarih ve E:2015/4391, K:2019/8915 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 25/03/2021 tarihinde, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Dava, davacının nüfus kaydının Tunceli ili Pertek ilçesinden, İstanbul ili Bakırköy ilçesine nakledilmesine ilişkin başvurusunun reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı işlem ile anılan işleme dayanak alınan İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğünün 24/10/2003 tarih ve 2003/40 sayılı Genelgesi'nin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın "Kişinin Hakları ve Ödevleri" başlıklı İkinci Bölümünün "V. Yerleşme ve seyahat hürriyeti" başlığını taşıyan 23.maddesinde, "Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak; Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek; Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir..." hükmüne yer verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 19. maddesinde, "Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. Bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamaz. Bu kural ticarî ve sınaî kuruluşlar hakkında uygulanmaz.
" hükmü; 20. maddesinde, "Bir yerleşim yerinin değiştirilmesi yenisinin edinilmesine bağlıdır. Önceki yerleşim yeri belli olmayan veya yabancı ülkedeki yerleşim yerini bıraktığı hâlde Türkiye'de henüz bir yerleşim yeri edinmemiş olan kimsenin hâlen oturduğu yer, yerleşim yeri sayılır.
" hükmü; 21. maddesinde,"Velâyet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri, ana ve babasının; ana ve babanın ortak yerleşim yeri yoksa, çocuğun kendisine bırakıldığı ana veya babanın yerleşim yeridir. Diğer hâllerde çocuğun oturma yeri, onun yerleşim yeri sayılır. Vesayet altındaki kişilerin yerleşim yeri, bağlı oldukları vesayet makamının bulunduğu yerdir." hükmüne yer verilmiştir.
Mülga 1587 sayılı Nüfus Kanunu'nun "Yer değiştirme" başlıklı 28. maddesinde, "Asli ikamet yerinin değiştirilmesi halinde yeni yerine varış tarihinden başlayarak 2 ay içinde aile kaydının yeni ikametgâh ittihaz edilen yere getirilmesinin ilgili tarafından istenmesi zorunludur. Bu beyan ve istek üzerine kayıtlı bulunduğu yerden nüfus kaydı getirtilmek suretiyle yer değiştirme işlemi yapılır.
Yer değiştirme kaydı: Kendisini tanıyan iki tanık ve taşındığı yer nüfus memuru önünde yapacağı beyan üzerine üç nüsha düzenlenecek tutanakla yapılır. O mahalle veya köy aile kütüğünde açılacak yeni bir sayfaya yazılır. Nüfus cüzdanına da işlenir.
Tutanağın biri ayrıldığı yer nüfus memurluğuna gönderilerek oradaki kaydı kapattırılır. Bir tutanak da merkez arşivine gönderilir. Yer değiştirme tutanakları ikametgah değiştirmelerinde ve yeniden aile kurmada düzenlenip evlenme, boşanma ve evlatlık gibi hallerde yer değiştirme tutanağı tutulmayarak gösterilecek belgeler üzerine yapılır.
Şehir, kasaba ve köy içerisinde mahalleden mahalleye yer değiştirme işlemi yapılamaz. Askerlik çağında olanların yer değiştirmeleri aile kütüklerine işlendikten sonra askerlik şubelerine de bildirilir." hükmüne yer verilmiştir. Anılan Kanun maddesi, 24/10/2003 tarihinde yürürlüğe giren 4992 sayılı Nüfus Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun'un 1. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Öte yandan, 29/04/2006 tarih ve 26153 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 71. maddesi ile 1587 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. 5490 sayılı Kanun hükümleri incelendiğinde; anılan Kanun'da yer değiştirme hususunu yasaklayıcı nitelikte bir hükme yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Anayasa ve Türk Medeni Kanunu'nda yer alan hükümler incelendiğinde; herkesin yerleşme hürriyetine sahip olduğu, yerleşim yerinin ise bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer olarak tanımlandığı ve yerleşim yeri değiştirmeye ilişkin hükümlere yer verildiği görülmektedir. Bu sebeple yerleşim yeri teriminin bir kimsenin yerleşme amacıyla uzun süredir o yerde ikamet etmesi, taşınmaz satın alması, iş ve mesleğini uzun süreden beri orada sürdürmesi anlamlarını içerdiği sonucuna ulaştırmaktadır.
Diğer taraftan, mülga 1587 sayılı Kanun'un 28. maddesinde, Anayasa ve Türk Medeni Kanunu'na uygun bir biçimde yer değiştirme ile ilgili prosedüre yer verilmiş iken, söz konusu Kanun'u yürürlükten kaldıran 5490 sayılı Kanun'da ise yer değiştirme ile ilgili hükme yer verilmemesine karşın, yer değiştirmenin yapılamayacağına ilişkin olarak da açık bir düzenlemeye yer verilmediği anlaşılmaktadır.
1587 sayılı Kanun'un 28. maddesini yürürlükten kaldıran 4992 sayılı Kanun'un gerekçesinde yer değiştirme işleminin, MERNİS (Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi) Projesi sayesinde kişinin nüfus kaydı nerede olursa olsun, yer değiştirme işlemine gerek kalmaksızın ulusal veri tabanında tespit edilebildiğinden; millî ekonomiye yük getiren, nüfus kütüklerinin yapısını bozan mükerrer kayıt oluşmasına ve aile esasının bozulmasına neden olan uygulamanın kaldırıldığı belirtilmiş olmakla birlikte; söz konusu hususlar teknoloji ile giderilmesi mümkün olan olgular olup, kişinin doğumla veya resen nüfusa kayıtlı olduğu yerle ilgili bir statüyü değiştirememesine neden olunması gibi boyutlarının irdelenilmediği gerçeğini ortadan kaldırmayacaktır.
Uyuşmazlıkta; 28. maddesi kaldırıldıktan sonra 2006 yılına kadar yürürlükte kalan 1587 sayılı Kanun'un ve yürürlükte bulunan 5490 sayılı Kanun'un yasaklamadığı, Türk Medeni Kanunu'nda dayanağı olan ve belli koşullar dahilinde (uzun yıllar o ilde yaşamak, çalışmak, emekliliğinde o ile yerleşmek, taşınmaz edinmek, sayılı nakil hakkı verilmek gibi somut koşullar konulabilir.) izin verilebilen bir sistemin kurulma olanağı bulunmasına karşın, Anayasamıza göre kişi haklarından olan yerleşme özgürlüğünün Anayasal ve yasal dayanağı bulunmayan Genelge hükmüne dayanılarak sınırlandırılamayacağı sonucuna varılmıştır. Nitekim, davacı tarafından da İstanbul ilinde doğup büyüdüğü ve bu ilde hayatını devam ettirdiği ileri sürülmektedir.
Bu durumda; Anayasal ve yasal dayanağı bulunmayan İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün 24/10/2003 tarih ve 2003/40 Genelgesi ve buna dayanılarak tesis edilen bireysel işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karar katılmıyorum.
KARŞI OY
XX- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 36. maddesinin 1. fıkrasında, "Kişisel durum, bu amaçla tutulan resmî sicille belirlenir."; 39. maddesinde, "Mahkeme kararı olmadıkça, kişisel durum sicilinin hiçbir kaydında düzeltme yapılamaz." hükmü yer almaktadır.
Aynı şekilde, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (ş) bendinde, "Nüfus kaydı: Aile kütüğüne işlenmiş kişisel bilgileri ifade eder."; "Aile kütüğünde bulunması gereken kişisel bilgiler" başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında, "(1) Her mahalle veya köy için ayrı aile kütüğü tutulur. Aile kütüklerinde aşağıdaki bilgiler bulunur: a) Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası. b) Kayıtlı bulunduğu il, ilçe, köy veya mahalle adı ile cilt, aile ve birey sıra numarası. c) Kişinin adı ve soyadı, cinsiyeti, baba ve ana adı ile soyadları, evli kadınların önceki soyadları. ç) Doğum yeri ile gün, ay ve yıl olarak doğum tarihi ve kütüğe kayıt tarihi. d) Evlenme, boşanma, soybağının kurulması veya reddi, ölüm, vatandaşlığın kazanılması veya kaybedilmesi gibi kişisel durumda meydana gelen değişiklik veya yetkili makamlarca yapılan düzeltmeler. e) Dini. f) Medenî hali. g) Yerleşim yeri adresi. ğ) Fotoğrafı. h) Biyometrik verisi. I) Velayete ve vesayete ilişkin bilgileri. (a), (g), (ğ), (h) ve (ı) bentlerinde belirtilen kayıtlar sadece elektronik ortamda tutulur."; "Kayıt düzeltmesi" başlıklı 35. maddesinde, "(1) Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir. (2) Aile kütüklerindeki din bilgisine ilişkin talepler, kişinin yazılı beyanına uygun olarak tescil edilir, değiştirilir, boş bırakılır veya silinir.; "Nüfus davaları" başlıklı 36. maddesinde, "(1) Mahkeme kararı ile yapılan kayıt düzeltmelerinde aşağıdaki usûllere uyulur: a) Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır. Kayıt düzeltme davaları nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır. b) Haklı sebeplerin bulunması hâlinde aynı konuya ilişkin düzeltme yapılması hâkimden istenebilir. Ad değişikliği hâlinde, nüfus müdürlüğü bu kişinin çocuklarının baba veya ana adına ilişkin kaydı, soyadı değişikliğinde ise eşin ve ergin olmayan çocukların soyadını da düzeltir. c) Tespit davaları, kaydın iptali veya düzeltilmesi için açılacak davalara karine teşkil eder. (2) Kişilerin başkasına ait kaydı kullandıklarına ilişkin başvurular Bakanlıkça incelenip sonuçlandırılır." düzenlemelerine yer verilmiştir.
Anılan hükümlerden; nüfus kaydının, aile kütüğüne işlenmiş kişisel bilgileri ifade ettiği; nüfusa kayıtlı bulunan il ve ilçenin aile kütüğünde yer alan bilgiler arasında sayıldığı; nüfus kaydında mahkeme kararı olmaksızın düzeltme yapılamayacağı ve nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre, nüfusa kayıtlı bulunan il ve ilçenin, ikamet edilen il ve ilçe olarak düzeltilmesi talebini içeren davacı başvurusunun reddine ilişkin bireysel işlem bakımından adli yargı mercilerinin görevli olduğu ve bu haliyle, uyuşmazlığın davaya konu bireysel işlem bakımından görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğinden, temyize konu Daire kararında bireysel işlem yönünden uyuşmazlığın esasına girilerek karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyizen incelenen Daire kararının bireysel işleme yönelik kısmının görev yönünden bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.
KARŞI OY
XXX- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesinin 3. fıkrasının (f) bendinde, dava dilekçelerinin husumet yönünden inceleneceği öngörülmüş; aynı maddenin 6. fıkrasında, ilk incelemede dikkate edilecek hususların sonradan tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı kabul edilmiş; 15. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde ise, davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması halinde, dava dilekçesinin tespit edilecek gerçek hasma tebliğine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
Dava dosyası incelendiğinde, davacı tarafından nüfus kaydının Tunceli ili Pertek ilçesinden, İstanbul ili Bakırköy ilçesine nakledilmesine ilişkin yapılan başvurunun reddine dair ... tarih ve ... sayılı dava konusu işlemin Bakırköy İlçe Nüfus Müdürlüğü tarafından tesis edildiği; ancak, temyizen bakılan davanın yalnızca İçişleri Bakanlığının husumetiyle çözümlendiği görülmekte olup, Bakırköy İlçe Nüfus Müdürlüğü işlemi bakımından, Bakırköy Kaymakamlığının hasım mevkine alınmadan işin esası hakkında karar verilmesinde, hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, Bakırköy Kaymakamlığının da hasım mevkine alınıp, dosyanın yeniden tekemmül ettirilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; temyizen incelenen Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.