3. Hukuk Dairesi 2013/16634 E. , 2013/16640 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmü taraf vekilleri temyiz etmiştir. Temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde davacılar vek.Av.... geldi. Davalı ve vekili gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dilekçesi ile; davacının kiracı olduğu evde otururken, tavan sıvasının büyük bir bölümünün kopması sonucunda; kendisi ve küçük kızının yaralandığını; ceza davasında, davalının kusurlu bulunarak (taksirli yaralanmaya sebebiyet vermek suçundan) ceza aldığını iddia ederek; müvekkilinin maddi zararı nedeniyle 4.000 TL maddi tazminatın ve manevi yönden korku, endişe ve sıkıntı çektiklerini belirterek, 25.000’er TL manevi tazminatın faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacının taşınmaz malikine karşı dava açması gerektiğini belirterek, husumet itirazında bulunmuş; esası bakımından da, davacının ceza davasında tazminat talebinden vazgeçtiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının ceza davasında şahsi haklarından feragat ettiğinden, hukuk mahkemesinde tazminat davası açmasının mümkün olmadığından bahisle; davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.
Davada, davalının müteahhitliğini yaptığı binada, tavan sıvasının bir bölümünün kopması sonucunda, davacıların yaralandığı belirtilerek, maddi ve manevi zararın tazmini istenilmiştir.
...
Somut olayla ilgili, davalı hakkında Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığı, davalının (sanığın) mahkumiyetine karar verildiği; bu davanın yargılaması sırasında; davacının (katılanın), “Benim sanıklardan her hangi bir zarar talebim yoktur..... cezalandırılmasını talep ediyorum” dediği anlaşılmaktadır.
Zarar görenin hukuk davası dışında vazgeçmesinin hukuki sonuç doğurabilmesi için hem “Vazgeçme kamu davası açıldıktan sonra hakim önünde gerçekleşmeli” ve hem de “bu vazgeçme ile kamu davası düşmeli”dir. Davalıya isnat edilen suç, şikayete bağlı olmayıp, ceza davası da vazgeçme ile düşmediğine göre, kişisel hakların saklı tutulmasına ilişkin koşulun varlığına gerek bulunmamaktadır. Bu durumda, davacının ceza yargılaması sırasında zarar isteminden vazgeçmesi; hukuk mahkemesinde tazminat istemine engel değildir. Öyleyse, davacının uğradığı zararın kapsamı belirlenerek, varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Kaldı ki, davacının ceza yargılamasındaki beyanının tazminat isteminden vazgeçme anlamında değil; mahkemece, sanık hakkında CMK.nun 231.maddesinin uygulanabilmesi (hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi) için aranan hususlara ilişkin bulunduğunun kabulü gerekir.
Mahkemece, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik mahal bulunmadığına, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
....