
Esas No: 2019/5887
Karar No: 2021/1307
Karar Tarihi: 23.03.2021
Danıştay 10. Daire 2019/5887 Esas 2021/1307 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/5887
Karar No : 2021/1307
TEMYİZ EDENLER (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı / …
VEKİLİ : I. Hukuk Müş. Yrd. …
2- … Valiliği / …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davalı idarelerce temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından; 28/06/2016 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanında gerçekleşen silahlı ve bombalı saldırı sonucunda eşi olan …'ın hayatını kaybetmesi nedeniyle İçişleri Bakanlığına yapmış olduğu 07/10/2016 tarihli, 250.000,00 TL manevi tazminat istemli başvurusunun İstanbul Valiliğinin … tarih ve … sayılı işlemle reddedilmesi üzerine 250.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin kararıyla; dava konusu manevi tazminat istemine yol açan ölümle sonuçlanan olayın bir terör eylemi neticesinde meydana geldiği, bu hususta taraflar arasında da herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, dolayısıyla, bakılan davanın, 5233 sayılı Kanun'un yürürlüğünden sonra açıldığı dikkate alındığında, 5233 sayılı Kanun kapsamında çözümlenmesinin zorunlu bulunduğu, dosyaya sunulan belge ve bilgilerin birlikte değerlendirilmesinden; terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu uğranılan zararlar nedeniyle açılan davalarda, idarenin eylem ve işleminin sonucu olmayan ve herhangi bir idari işlem veya eylemle doğrudan nedensellik bağı da bulunmayan, ancak terör ve terörle mücadele sırasında meydana gelen zararların tazmini yolunu açan ve sosyal risk ilkesinin yasalaşmış hali olan 5233 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı hususunda tereddüt bulunmadığı, uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözümlenmesinin mümkün olmadığı, 5233 sayılı Kanun'un, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu uğranılan maddi zararların tazminini öngörmesi, manevi zararların tazminini kapsamaması karşısında, uyuşmazlıkta 5233 sayılı Kanun uyarınca manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin kararıyla; sosyal risk ilkesi ile toplumun içinde bulunduğu koşullardan kaynaklanan, idarenin faaliyet alanında meydana gelmekle birlikte, yürütülen kamu hizmetinin doğrudan sonucu olmayan, toplumsal nitelikli riskin gerçekleşmesi sonucu oluşan, salt toplumun bireyi olunması nedeniyle uğranılan özel ve olağandışı zararların da topluma pay edilerek giderilmesinin amaçlandığı, genel bir ifade ile "terör olayları" olarak nitelenen eylemlerin, Devlete yönelik olduğu, Anayasal düzeni yıkmayı amaçladığı, bu tür olaylarda zarar gören kişi ve kuruluşlara karşı kişisel husumetten kaynaklanmadığı, sözü edilen olaylar nedeniyle zarara uğrayan kişilerin, kendi kusur ve eylemleri sonucu değil, toplumun bir bireyi olmaları nedeniyle zarar gördükleri, belirtilen şekilde ortaya çıkan zararların ise, özel ve olağandışı nitelikleri dikkate alınıp, terör olaylarını önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen idarece, sosyal risk ilkesine göre, topluma pay edilmesi suretiyle tazmininin hakkaniyet gereği olduğu, sosyal devlet ilkesine de uygun düşeceği, terör olayları nedeniyle meydana gelen ve sosyal risk ilkesi kapsamında bulunup 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanmayan ilgililerin ileri sürdükleri manevi zarara bağlı tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlıklarda, idare hukukunun tazminata ilişkin ilke ve kuralları çerçevesinde 2577 sayılı Kanunun öngördüğü usullere tabi olarak manevi tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin yargısal incelemenin yapılması gerektiği, bu itibarla; davacının manevi tazminat talebinin, manevi zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle reddine ilişkin Mahkeme kararında hukuki isabet görülmediği, Mahkeme kararının işin esasına girilerek bir karar verilmesi amacıyla kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, olay öncesi ve olay sonrasında davalı idarelerinin üzerine düşen dikkat ve özeni gösterdiği, idarelerinin hizmet kusurundan kaynaklanan herhangi bir güvenlik açığının olmadığı, idarenin ağır hizmet kusuru halinde sorumluluğunun bulunduğu, olayın bir terör olayı olduğu, bu nedenle 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, manevi tazminat ilgili Kanunda düzenlenmediğinden sorumluluklarının bulunmadığı, davacılar tarafından talep edilen manevi tazminatın düzenlenme amacına aykırı, fahiş bir miktar olduğu, ilk defa yargı kararı ile belirlenen manevi tazminatta temerrütten söz edilemeyeceği için faizde uygulanmaması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı İstanbul Valiliği tarafından, taraflar arasında Zarar Tespit Komisyonunun teklifiyle maddi tazminat yönünden sulhname imzalandığı, idarelerinin manevi tazminattan sorumlu olabilmesi için kusur / kusursuz sorumluluğunun ya da yasal bir düzenlemenin olması gerektiği, olayın bir terör olayı olduğu, idarelerinin herhangi bir kusur/kusursuz sorumluluğunun bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı vekili tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : İdare Mahkemesi tarafından, davacının manevi tazminat isteminin manevi tazminatın 5233 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığından reddedilmesinde hukuka uyarlık olmadığı, her ne kadar Bölge İdare Mahkemesinin olayın sosyal risk ilkesi kapsamında çözümlenmesine ilişkin açıklaması doğru olsa da, İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 4. fıkrası gereği; Bölge İdare Mahkemesi tarafından idare mahkemesi kararı kaldırıldığında Bölge İdare Mahkemesinin dava hakkında karar vermesi gerekirken dosyayı İdare Mahkemesine göndermesinde hukuka uygunluk olmadığı düşüncesiyle Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
28/06/2016 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanında gerçekleşen terör eylemi sonucunda yaşamını yitiren …'ın eşi olan davacı tarafından uğranıldığı öne sürülen zararlara karşılık 250.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi 4. fıkrasında; "Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu halde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir. İnceleme sırasında ihtiyaç duyulması halinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilir. İstinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getirir." hükmü düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesince; dava konusu olayın bir terör olayı olduğu, terör olaylarına ilişkin dosyalarda 5233 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra meydana olayların ilgili Kanun kapsamında incelenmesi gerektiği, 5233 sayılı Kanun'da manevi tazminata ilişkin düzenleme bulunmadığından davacının manevi tazminat isteminin reddine karar verildiği, kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine Bölge İdare Mahkemesince; terör olayları nedeniyle meydana gelen ve sosyal risk ilkesi kapsamında bulunup 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanmayan ilgililerin ileri sürdükleri manevi zarara bağlı tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlıklarda, idare hukukunun tazminata ilişkin ilke ve kuralları çerçevesinde 2577 sayılı Kanunun öngördüğü usullere tabi olarak manevi tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin yargısal incelemenin yapılması gerektiği belirtilerek idare mahkemesi kararının kaldırıldığı, dosyanın karar verilmek üzere İdare Mahkemesine gönderildiği görülmüştür.
Yukarıda belirtilen İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi 4. fıkrasına göre Bölge İdare Mahkemesi tarafından olayın esasına ilişkin karar verilmesi gerekirken karar verilmek üzere dosyanın mahkemeye gönderilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davanın reddine ilişkin ... İdare Mahkemesi kararının kaldırılıp mahkemesine gönderilmesi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin …. tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
2. Yeniden bir karar verilmek üzere üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 23/03/2021 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)KARŞI OY :
Dava konusu olay, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda 28/06/2016 tarihinde DEAŞ mensubu teröristlerin yanlarındaki bombayı patlatmaları ve ellerindeki silahlarla etrafa ateş etmeleri sebebiyle meydana gelmiştir.
Olayın oluş şekli, olay tarihi, olaya yakın zamanlarda ülkemizde meydana gelen benzer terör olayları (20/07/2015 tarihinde Suruç Patlaması, 10/10/2015 Ankara Gar Patlaması, 17/02/2016 Merasim Sokak Patlaması, 13/03/2016 tarihinde Güvenpark Patlaması, 07/06/2016 tarihinde Vezneciler Patlaması...), olay öncesinde havalimanı gibi yerlerde bombalı terör eylemi yapılacağına dair istihbari bilgilerin bulunduğu, olay tutanağına göre teröristlerin güvenlik tarafından kamera sistemi ile fark edildiği, polisin müdahalesi sırasında olayın yaşandığı dikkate alınarak ülkemiz gibi terör olaylarının sık yaşandığı ve sürekli teyakkuz halinde olunması gereken bir ülkenin en büyük havalimanında meydana gelen bu patlama ve silahlı saldırı olayında öncelikle idarenin olaya ve olayın önlenmesine ilişkin hizmet kusurunun olduğu oyuyla aksi yöndeki Daire çoğunluk kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.