20. Hukuk Dairesi 2019/1020 E. , 2019/3175 K.
"İçtihat Metni"......
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ... ve Orman Yönetimi ile davalı...... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1968 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında ...... köyü 60 parsel sayılı 48875 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, Haziran 1298 tarih 33, 34, 35, 36, 37 numaralı tapu kayıtları ve 61 numaralı vergi kaydına dayanılarak .....dına tespit edilmiştir. Çekişmeli 214, 231 ve 232 parsel sayılı taşınmazlar 60 numaralı parselin ifrazı ile oluşmuş ve 214 parsel 36144 m2 yüzölçümü ile ..... adına, 231 parsel 421,07 m2 yüzölçümü ile ... adına, 232 parsel 1002,54 m2 yüzölçümü ... adına tarla niteliğiyle tapuda kayıtlıdır.
Davacı ... birleştirilen 2003/576 sayılı dava dosyası ile 231 ve 232 parsel sayılı taşınmazların tapuda davalılar adına kayıtlı olduğunu, yörede 1940 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını belirterek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle ... adına tescili istemiyle; Orman Yönetimi ise ana dosya ile 214, 231 ve 232 numaralı parsellerin, yörede 1940 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını belirterek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle ... adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
Hükmüne uyulan yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25/01/2010 gün ve 2010/260 - 621 sayılı bozma kararı özetle; "...İncelenen dosya kapsamına, uzman orman ve fen bilirkişiler tarafından kesinleşen orman kadastrosuna ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uygulanması sonucu dava konusu taşınmazların 1940 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, taşınmazların daha önce yapılan orman kadastrosunun sınırları içinde olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da; 766 sayılı Kanunun 46/2 ve 3402 sayılı Kanunun 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (TMK"nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve TMK"nın 1026..... maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (ihzari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olacağı, bu tür kayıtlarda TMK"nın 1023 ......
974) maddesindeki "iyi niyetle edinme" kuralının da uygulanamayacağı gibi davalıların taşınmazın fiili durumunu görmeden satın almalarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, taşınmazların orman olduğunun yapılacak bir inceleme sonucunda anlaşılmasının mümkün olması nedeniyle davalıların taşınmazları iyi niyetle edindiklerinin de kabul edilemeyeceği, davacıların taşınmazları satın alırken ödedikleri bedeli bu yerleri kendilerine satan kişilerden sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri alabileceği, mahkemenin 1999/417 sayılı dosyasında dava konusu 60 sayılı parselin doğu komşusu olan 110 nolu parsel hakkında ... tarafından tapu kaydının iptali isteğiyle açılan davanın reddine ilişkin kararın Dairece 26.10.2009 gün 2009/12810-15713 sayılı karar ile bozulduğu gözönünde bulundurularak kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle ... adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır..." şeklindedir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kabulüne, 214, 231, 232 parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliği ile ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından vekalet ücretine; davalı .....vekili tarafından 214 parselin esasına yönelik temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin, 07.02.2017 tarih, 2016/3491- 2017/840 sayılı kararı ile Orman Yönetiminin temyiz isteminin reddine, ..... vekilinin 214 parsele yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan yargıtay kararında özetle: ""1) Davacı ... Yönetiminin lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin temyiz itirazları 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesi hükmü gereğince davacı yönetim lehine, davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile reddine,
2) Davalı...... vekilinin 214 parsele yönelik temyiz itirazlarına gelince; davacı ... Yönetimi 214 parsel hakkında, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı iddiasıyla dava açmış, mahkemece de taşınmazın tamamının orman niteliği ile ... adına tesciline karar verilmiş ise de dosyadaki bilirkişi raporunda taşınmazın güneyinde 1839 m2 olarak ölçülen bir kısmının kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı açıklandığı halde; orman kadastro haritasının orjinalinin getirtilip uygulanmaması nedeniyle rapor denetlenememektedir.
O halde; mahkemece öncelikle yörede yapılan tüm orman kadastro ve aplikasyon çalışmalarına ait işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları bulundukları yerlerden getirtilmeli, ikinci çalışmanın yalnızca aplikasyon çalışması mı olduğu, yoksa aynı zamanda yeni bir orman kadastro çalışması yapma yetkisi verip vermediği belirlenmeli, yalnızca aplikasyon çalışması ise bunun ilk orman kadastrosuna aykırı olamayacağı düşünülmeli, mahkemece....... ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve
.......
mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 10-12 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renklerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek koordinatlı müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, orman kadastro sınırları dışında kalan bölüm var ise bu bölüme ilişkin dava reddedilmelidir"" gereğine değinilmiş, ... ve Orman Yönetiminin karar düzeltme istemleri ise Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19.06.2017 tarih, 2017/7102- 5553 E.-K. sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde, asıl ve birleşen davaya konu ......, Köyiçi mevkiinde bulunan 231 ve 232 parseller bakımından 2010/229 Esas 2015/493 Karar sayılı 13/10/2015 tarihli karar kesinleşmiş olmakla bu parsellere ilişkin olarak yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına; asıl davaya konu ....... Köyiçi mevkiinde bulunan 214 parsel bakımından davanın kısmen kabulü ile, bu parselin 12/02/2018 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu ve ekindeki krokide kırmızı kesik çizgiler ile sınır hattı gösterilen (A) harfi ile belirtilen 1839,56 m2"lik kısım haricinde kalan 34304,44 m2"lik kısmının mevcut tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile ... adına kayıt ve tesciline, (A) harfi ile belirtilen 1839,56 m2"lik kısmın bu parselden ifraz edilip ayrı bir parsel numarası verilmek suretiyle mevcut malikleri ve niteliğiyle birlikte kaydının aynen devamına karar verilmiş hüküm, davacılar ... ve Orman Yönetimi ile davalı...... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1940 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu, 1980 yılında yapılan ve kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması ile 1988 yılında yapılan ve kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması, 1968 yılında yapılan arazi kadastrosu vardır.
1)İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın 34304,44 m2"lik kısmının orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı......yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
2)Davacılar ... ve Orman Yönetimi vekillerinin dava konusu taşınmazın (A) harfi ile belirtilen 1839,56 m2"lik kısma yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece davanın sadece tahdide dayalı tapu iptali ve tescil davası olarak değerlendirilmiş olduğu bu nedenle (A) kısmı tahdit dışında kaldığından bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmişse de davacılar ... ve Orman Yönetiminin dava dilekçelerinde sadece orman tahdit hattına dayalı tapu iptali ve tescil davası açmadıkları aynı zamanda dava konusu taşınmazın orman olduğunu ve ormanların zilyetlik veya kazandırıcı zamanaşımı ile mülk edinilemeyeceğini açıkça beyan etmiş oldukları görülmekle, (A) kısmının orman vasfında olup olmadığının hava fotoğrafları ve memleket haritaları dikkate alınmak suretiylede değerlendirilmesi gerekmektedir, nitekim mahkemece yapılan keşif neticesinde alınan bilirkişi raporları incelendiğinde (A)
.....
kısmının eylemli halinin orman vasfında olduğu ve 1970 tarihli hava fotoğraflarında da orman olarak gözüktüğü anlaşılmakla mahkemece (A) kısmı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: 1)Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı..... temyiz itirazlarının REDDİNE;
2)İkinci bentte açıklanan nedenlerle davacılar ... ve Orman Yönetimi vekillerinin dava konusu taşınmazın (A) harfi ile belirtilen 1839,56 m2"lik kısma yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu kısım yönünden BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 07/05/2019 günü oybirliği ile karar verildi.