3. Hukuk Dairesi 2013/13547 E. , 2013/16917 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin..... parselde bulunan .....numaralı bağımsız bölümün maliki olduğunu, dava konusu taşınmazın iskanının 01.03.2011 tarihinde alındığını, söz konusu ada ve parsel üzerinde bulunan .... ada içi ve dışı su şebekesi ve kanalizasyon şebeke hatlarını kendi imkanlarıyla yaptığını, davalı kuruma su aboneliği için müracaat ettiğinde kanal katılım bedeli ve su şebekesi hisse payı için toplam 7.350 TL tutarın yatırılmasını, aksi takdirde ferdi aboneliğin yapılamayacağını ve su akışından istifade edilemeyeceğinin ifade edildiğini, dava dışı kooperatifin 26.02.2007 tarihinde 118.775,35 TL kanal katılım payı, 30.04.2008 tarihinde 122.694,42 TL su tesisleri katılım payı olmak üzere toplam 241.469,42 TL ödemek zorunda kaldığını, alınan ücretlerin yerinde olmadığını belirterek, ..... nin talep ettiği fahiş kanal katılım bedeli ve şebeke hisse payı ödenmeksizin tedbiren su aboneliğinin yapılmasına, kanal katılım payı ve şebeke hisse payından sorumlu olmadığının tespitine, kanal katılım bedeli ve şebeke hisse payı ödemeksizin ferdi su aboneliğinin gerçekleştirilmesine, zorunlu tutulan kartlı sayaç yerine mekanik sayaç takılması konusunun tüketicinin isteğine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde, yapılan işlemin usul ve yasaya uygun olduğunu, 2464 sayılı Yasanın 87 ve 88. maddeleri ile, ..... Yönetmeliğinin 39. maddesi gereği davanın esastan reddini savunmuştur.
....
Mahkemece, su ve kanalizasyon hizmetlerinden faydalanmayan binaya iskan izninin verilmesinin söz konusu olmadığı, bir defa alınması gerekli su ve kanalizasyon harcamaları katılma payının iskan izni alınırken ödenmiş olmasının yasa gereği olduğu, yapı kullanma izni (iskan izni) alınmış bir binaya malik ya da kiracı olarak yerleşen kişiden bir kez daha katılım payının alınmasının yasal dayanağı olmadığını, bundan başka, kanalizasyon sisteminin yenilenmesi ya da iyileştirilmesi çalışmalarında harcanan masraf yönünden de konut sahibinin kanal ve şebeke payı ödeme yükümlülüğü bulunmadığı,.....23.01.2013 tarihli cevabi yazısına göre; ... Su ve kanalizasyon Tesisleri Harcamalarına Katılma Payları ve Tahsilat Uygulama Yönergesi 04.07.2012 tarih ve 164 nolu ..... Kararı ile değiştiği, ilgili yönergeye göre inşaat aboneliği esnasında alınan şebeke ve kanal katılım bedeli,....e göre şebeke ve kanal katılım karşılığından fark çıkmadığının belirtildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile; davacıdan kanal katılım bedeli ile şebeke hisse bedeli alınmaksızın taraflar arasında su aboneliği sözleşmesinin kurulmasına, davacının sayaç hakkındaki talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Uyuşmazlık, davacının malik olduğu taşınmaza su abonesi olmak için kanal katılım ve su şebekesi hisse payı ödemekle yükümlü olup olmadığı konusundadır.
01.07.1981 tarihinde yürürlüğe giren 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu"nun..... başlığı altında 87.maddesi “Belediyelerce ve belediyelere bağlı müesseselerce, aşağıdaki şekilde kanalizasyon tesisi yapılması halinde, bunlardan faydalanan gayrimenkullerin sahiplerinden, kanalizasyon harcamalarına katılma payı alınır:
a)Kanalizasyon tesisi yapılması,
b)Mevcut tesislerin sıhhi ve fenni şartlara göre ıslah edilmesi iki ve daha fazla yol kenarında bulunan gayrimenkuller hangi yoldaki kanalizasyona bağlanmış ise, payın hesabında yola ait kanalizasyon giderleri nazara alınır.” düzenlemesi getirmiştir. Aynı yasanın 88.maddesi ile de su tesisleri için 87.maddeye paralel bir düzenleme öngörülmüştür.
2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununa dayalı olarak çıkarılan.....Yönetmeliğinin 39.maddesi ise “2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu"nun 87. ve 88.maddeleri gereği bir programa göre yapılacak yani; içme, kullanma, endüstri suyu ve kanalizasyon yatırımları ile mevcutların genişletilmesi (tevzi), iyileştirilmesi (ıslahı) amacıyla yapılan harcamalar ve istek üzerine....yapılacak işlerin toplam yatırım giderleri tesislerin hizmet edeceği saha dahilindeki gayrimenkullerin sahiplerinden su ve kanalizasyon tesisleri harcamalarına katılma payı alınır.
Su ve kanalizasyon şebekelerine katılma paylarının binasız arsanın vergi değeri payına isabet eden kısmı, inşaat ruhsatının alınması aşamasında avans olarak tahsil edilir.
Bina tamamlandıktan sonra bağımsız bölümlere veya binanın tamamına tahsis aboneliği verilmesi sırasında arsa değeri üzerinden alınan avans düşülerek, yapı değerinin emlak vergi beyanı üzerinden ayrıca %2 oranından fazla olmamak üzere katılım payı tahsil edilir” düzenlemesini içermektedir.
Yine, 3194 sayılı İmar Kanununun “Yapı Kullanma İzni” başlıklı 30.maddesinin 3.fıkrasında “Bu maddeye göre verilen izin yapı sahibini kanuna, ruhsat ve eklerine riayetsizlikten doğacak mesuliyetten kurtarmayacağı gibi her türlü vergi, resim ve harç ödeme mükellefiyetinden de kurtarmaz.” hükmü yer almaktadır.
.....
Yukarıda belirtilen yasa ve tarifeler yönetmeliği hükümleri birlikte değerlendirildiğinde davalı idarece yasanın yürürlük tarihinden sonra yeni kanalizasyon ve içme suyu tesisleri yapılmış olması veya mevcutların iyileştirilmesinin yapılması halinde, tesislerin hizmet edeceği saha dahilindeki gayrimenkul sahiplerinden yönetmelikte belirlenen ilkelere göre su ve kanalizasyon tesisleri katılım payı talebe hakkı vardır. Ancak, bu katılım payı davalı tarafça hizmet götürülmesi koşuluna bağlı olarak alınır. Bu durumda hizmet götürüldüğünün davalı tarafça kanıtlanması halinde davacı katılım payının yüklenici veya kendisi tarafından ödendiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Ayrıca İmar Kanunu"nun 30/3. maddesi uyarınca iskân ruhsatının alınmış olması davalı idarenin kanal katılım payı istemesine engel teşkil etmez.
Buna göre; mahkemece, bu konuda mahallinde bilirkişi heyeti oluşturulmak suretiyle inceleme ve araştırma yapılmalı, özellikle davalı kurumun anılan konut alanında ada içi ve ada dışı tesisleri ile mevcut ana hatların kim tarafından yapıldığı, davalı tarafça dava konusu yere iskan öncesi ve sonrası ayırımı yapılmaksızın hizmet götürülüp götürülmediği, ayrıntılı olarak araştırılmalı, hizmet götürüldüğünün belirlenmesi durumunda davacının ödemekle yükümlü bulunduğu kanal katılım ve şebeke tesis bedelinin, abonelik başvuru tarihinde yürürlükte bulunan tarife hükümleri dikkate alınarak belirlenmesi suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi ve sonucu dairesinde bir hüküm tesis edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-)Davacının dava dilekçesinde, sayaç seçiminin abonenin isteğine bırakılması yönündeki talebinin mahkemece reddi cihetine gidilmesi usul ve yasaya aykırıdır.....Yönetmeliği"nin 12.maddesinde yeni abonelikler için mekanik veya kartlı sayaç kullanımı hususunda idareye taktir hakkı tanınmış ise de, idarenin bu taktir hakkı kullanırken objektif iyiniyet kurallarına uygun davranması zorunludur. Elektrik, doğalgaz, su termal enerji, gibi mal ve hizmetlerin kullanım bedellerini belirlemeye yönelik ölçülmesinde gelişen teknolojinin kullanılması ve adaptasyonun gerekeceği hususunda duraksama olmamalıdır. 13. Hukuk Dairesinin emsal kararlarında da vurgulandığı üzere; davalı idarenin tüketicileri böyle bir zorunluluğu tâbi kılmasında maddi ve yasal bir dayanağın bulunmadığı, esasen kartlı sayaç zorunluluğunun, kaçak kullanıma ilişkin usulsüzlükleri önlemeye yönelik olduğu, ancak bu değişikliğin tatbikatta usulsüz kullanımı önlemeye yeterli olmadığı gibi bunun tüketici açısından yeni bir külfet durumuna geldiği, değişikliğin beklenen faydayı sağlayamayacağı kanaatine varılmıştır. Kaldı ki, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 5/3. maddesinde: “Aksine bir teamül, ticarî örf veya âdet yoksa, satıcı bir mal veya hizmetin satışını o mal veya hizmetin kendisi tarafından belirlenen miktar, sayı veya ebat gibi koşullara ya da başka bir mal veya hizmetin satın alınmasına bağlı kılamaz. Diğer mal satışı ve hizmet sağlama sözleşmelerinde de bu hüküm uygulanır.”düzenlemesi getirilmiştir. Davalı idarenin kartlı sayacı zorunlu tutması, 4077 sayılı Yasanın anılan ve emredici nitelikte bulunan bu hükmüne de açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Bu sebeplerle, giderleri davacı tarafından karşılanmak koşuluyla, mekanik sayaç veya kartlı sayaç seçimi hususunun davacının muhtariyetinde bulunduğundan kartlı sayaç veya mekanik sayaç takılması seçiminin davacının seçimine bırakılması gerekirken bu yöndeki talebin reddine ilişkin hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
....
Bozma sebebine göre, davacının ve davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.....