Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/14786
Karar No: 2013/17015
Karar Tarihi: 02.12.2013

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/14786 Esas 2013/17015 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2013/14786 E.  ,  2013/17015 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı vekili dava dilekçesinde tarafların boşandıklarını, düğünde davacıya fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere toplam 377.66 gram, 22 ayar değerinde altın takıldığını, davalının bu bilezikler ve seti bozdurduğunu belirterek ziynet eşyasının değerinin dava tarihi itibari ile tespit edilerek hüküm altına alınmasına, şimdilik 5.000,00 TL yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde davacıya takılan altının gram ve ayarı belli ise belirsiz alacak ve kısmi dava açılamayacağını, davacının ziynetleri yanında götürdüğünü belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, talep konusunun miktarının açıkça belirli olduğu, davacının kısmi dava açmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Kural olarak alacaklı, alacağının tümü için dava açmak zorunda olmayıp, alacağının belli bir bölümünü dava konusu yapabilir. Zira; hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya zorlanamaz. (HMK m.24/2) Borçlar Hukuku bakımından da, alacaklının alacağının bir kısmını istemesine ve dava etmesine bir engel yoktur. (TBK m.84)
    Davacının alacağının şimdilik belli bir kesimi için açtığı dava kısmi dava olarak nitelendirilir. Kısmi dava; 6100 sayılı HMK’nun 109.maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrasında; “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir” denilmiştir.
    Bu bağlamda, kısmi dava açılabilmesi için; talep konusunun niteliği itibari ile bölünebilir olması ve talep miktarının, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olmaması gerekir.
    ....

    Talep konusunun miktarı açıkça belli ise ve taraflar arasında bu konuda herhangi bir tartışma yoksa kısmi dava açılamaz (HMK.m 109/2), çünkü böyle durumlarda davacının kısmi dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar; dava konusuna ilişkin dava şartlarından olup; dava açıldığı anda var olmalıdır. Mahkemece, esas hakkındaki incelemeye geçilmeden önce; talep sahibinin bu hususta hukuki yararının bulunup bulunmadığı incelenmeli, hukuki yarar varsa talebin esasının incelenmesine geçilmelidir.
    Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve aynı hukuki ilişkiden doğan alacağın şimdilik bir kısmının dava edilmesi gerekir. Dava konusu alacak, bir alacağın belli bir kesimi değil (bilakis bağımsız bir alacak) ise, o zaman dava, kısmi dava olarak nitelendirilemez, bu tam dava olur.
    Davacının kısmi dava mı, yoksa tam dava mı açtığı, dava dilekçesindeki talep neticesinden anlaşılır. Davacı, dava sebebi olarak gösterdiği vakıalardan doğan alacağının tümünü mü, yoksa yalnız bir kesimini mi istediğini açıkça bildirmelidir. (m.119, 1/ğ) Aksi halde, yani davacı alacağının yalnız bir kesimi için dava açtığını bildirmezse, dava tam dava sayılır. Davacının davasını açıkça kısmi olarak nitelendirmesi zorunlu değildir. Dava dilekçesindeki açıklamalardan, davacının alacağının dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir bölümünün dava edildiğinin açıkça anlaşılması gerekli ve yeterlidir.
    Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkar olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Bu durumda; 6100 sayılı HMK"nun 177/2.maddesi hükmü gereğince sözlü veya yazılı olarak ıslah yapılabilir. Sözlü ıslah; bu konudaki talebin duruşma tutanağına geçirilmesi ve tutanağın ıslah yoluna başvuran tarafça imzalanması şeklinde gerçekleştirilebilir. Duruşma dışında ıslah ise; mahkemeye verilecek dilekçe ile yapılır ve karşı taraf duruşmada hazır değil ise veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyor ise ıslah dilekçesi veya mahkeme tutanağı haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir (177/2-c.2). Davacı, ancak, açıklanan yöntemle ve harcını yatırmak suretiyle müddeabihi artırabilir.
    Somut olayda, talep konusunun miktarının açıkça belli olmadığı, davacının altınların miktarı konusunda fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğu, miktarın ispatı konusunda tanık beyanı, bilirkişi incelemesi ve fotoğraf delillerine dayandığı, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararı bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, davanın esasına girilerek tüm deliller toplanarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
    ....



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi