
Esas No: 2021/9139
Karar No: 2022/3586
Karar Tarihi: 12.04.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/9139 Esas 2022/3586 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/9139 E. , 2022/3586 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil, Elatmanın Önlenmesi Ve Yıkım
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, davalı adına tapuda kayıtlı olan Bahçeköy Beldesi, 39 ada 5 parsel sayılı taşınmazın yörede 1938 yılında 3116 sayılı Kanun gereğince yapılan orman kadastro sınırları içinde kaldığını, 1950 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile muhafaza ormanı statüsüne alınması nedeniyle 1744, 2896 ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2. madde ve 2/B madde uygulamalarına da konu edilmediğini ileri sürerek, davalı adına olan tapunun iptali ile orman niteliğinde Hazine adına tescili, davalının elatmasının önlenmesi istemi ile dava açmıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, Orman Yönetimi tarafından hükmün temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 28.06.2012 tarihli, 2012/1974 Esas, 2012/9707 Karar sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olmadığı, tüm dosya kapsamından, yörede henüz 4785 sayılı Kanun hükümlerine göre orman kadastrosunun yapılmadığı, Orman Yönetiminin kesinleşen orman kadastrosuna göre dava açtığı ve mahkemece yapılan keşifte, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak, 02 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, ... fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılacağı, sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre inceleneceği, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınacağı” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak yaptığı uygulama sonucu, aplikasyon hattının memleket haritasındaki bulgularla desteklendiği, davaya konu taşınmaz ile aynı orman kadastro sınır hattı içinde bulunan 38 ada 7 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki Sarıyer 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/581 sayılı (Dairemizin 2008/1800 esas) ve yine 59 sayılı kadastro parselinden ifraz edilen 40 ada 11 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/583 sayılı (Dairemizin 2008/17581 esas), ve yine 40 sayılı kadastro parselinden ifraz edilen 34 ada 2 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/496 sayılı (Dairemizin 2008/13365 esas), ve yine 40 sayılı kadastro parselinden ifraz edilen 34 ada 6 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/362 sayılı (Dairemizin 2009/2683 esas) sayılı dosyalarında düzenlenen karara dayanak alınan bilirkişi raporlarında memleket haritasındaki bulgularla desteklenerek yapılan uygulama sonucu oluşturulan orman kadastro sınır hattı ile temyize konu dosyada yapılan bilirkişi uygulaması sonucu oluşturulan hattın uyumlu olmadığı, Orman Yönetimi kesinleşen orman kadastrosuna dayanarak dava açtığı, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, ... fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar birlikte değerlendirildiğinde orman kadastrosuna esas alınan ... fotoğrafları ile memleket haritaları ile desteklenen orman kadastro tutanaklarındaki anlatımlara değer verilerek uyuşmazlığın çözülmesinin gerektiği, tutanaktaki anlatımlardan orman sınır hattının kişilere ait tarım alanları ile ormanın o günkü doğal sınırlarının esas alınarak orman sınır hatlarının belirlendiği, bu sınırın belirlenmesinde en doğru yol göstericinin ise, yine o tarihteki ... fotoğrafına yansıyan orman ve tarım alanlarının görüntüleri olduğu, bu nedenle; mahkemece, dosya yeniden aynı bilirkişilere verilerek kendilerinden evvelce yaptıkları araştırma ve uygulamaya göre taşınmazın ... fotoğrafına yansıyan görüntülerinin açıklattırılması, bu belgelerde taşınmazın koyu renkli orman alanında kaldığının belirlenmesi halinde davacı ... Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği, bu şekilde orman olduğu belirlenen taşınmazın, 1958 yılında orman olduğu göz önünde bulundurulmadan arazi kadastro ekiplerince hata ile ikinci kere kadastrosunun yapılıp yeniden yolsuz olarak (T.M.Y.1025) tapuya tescil edildiği, ancak; 766 sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 sayılı Yasanın 22/1. maddesi hükmüne göre ikinci kadastronun bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılması nedeniyle malikine mülkiyet ... kazandırmayacağı, T.M.Y.'nın 1026 (İsviçre M.Y. 976) maddesi gereğince herhangi bir süreye bağlı kalmaksızın iptal edileceği, somut olayda 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulama olanağının bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının malikine davalıya hiç bir zaman mülkiyet ... kazandırmayacağı ve başlangıçtan itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai), mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı, başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihden itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olacağı, bu tür kayıtlarda Türk Medeni Yasasının 1023 (T.M.Y. 931 - İsviçre M.Y. 974) maddesindeki "İyi niyetle edinme" kuralının da uygulanamayacağı gözönünde bulundurularak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi ” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hükmün Orman Yönetimi tarafından hükmün temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 13.10.2014 tarihli, 2014/5309 Esas, 2014/8248 Karar sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Tüm dosya kapsamından yörede henüz 4785 sayılı Kanun hükümlerine göre orman kadastrosunun yapılmadığı,59 sayılı ana parselden imar uygulaması ile oluşan ve dava konusu parselle aynı konumda bulunan daha önce dairede temyiz incelemesi yapılan Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/583 E. - 2006/362 K. Sayılı dosyasında dava konusu olan 40 ada 11, 20034/581 E. - 200/361 K. sayılı dosyasında dava konusu olan 38 ada 7, 2003/578 E. - 2006/360 K. sayılı dosyasında dava konusu olan 40 ada 9, 2005/74 E. - 2008/263 K. sayılı dosyasında dava konusu olan 35 ada 1, 2003/873 E. - 2008/412 K. sayılı dosyasında dava konusu olan 38 ada 4, 2003/814 E. - 2009/8 K. sayılı dosyasında dava konusu olan 39 da 1, 2003/580 E. - 2009/7 K. sayılı dosyasında dava konusu olan 39 da 2 ve 2007/428 E. - 2009279 K. sayılı dosyasında dava konusu olan 38 ada 1 sayılı parseller ve Sarıyer 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/589 E. - 2008/408 K. sayılı dosyasında dava konusu olan 38 ada 6, 2003/592 E. - 2009/410 K. sayılı dosyasında dava konusu olan 40 ada 7, 2003/591 E. - 2008/409 K. sayılı dosyasında dava konusu olan 39 ada 3 ve 2003/823 E. - 2008/411 K. sayılı dosyasında dava konusu olan 40 ada 2 sayılı parsellerin memleket haritası ile uyumlu bulunan aplikasyon hattı nazara alındığında, orman tahdit hattı içinde kaldığı ve orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle mahkemelerince 40 ada 11, 38 ada 7, 40 ada 9, 35 ada 1 (998,97 m²’lik kısmının), 40 ada 1, 38 ada 4, 38 ada 6, 40 ada 7, 39 ada 3, 40 ada 2, 39 ada 1, 39 ada 2 ve 38 ada 1 sayılı parsellerin orman niteliği ile tesciline karar verildiği ve verilen bu hükümlerin dairenin sırasıyla, 2008/17581 E. - 2009/3985 K., 2008/18007 E. - 2009/3986 K, 2008/17582 E. - 2009/3987 K., 2009/1828 E. - 4239 K., 2009/5281 E. - 8607 K., 2009/12440 E. - 14622 K., 2009/12442 E.-14624 K., 2010/8423 E. - 12306 K., 2009/5280 E. - 8608 K., 2009/5278 E.- 8609 K., 2009/5277 E. -8610 K. ve 2009/7723 E.-11398 K sayılı kararları ile onandığı, çekişmeli taşınmazın ifrazen geldisi olan 59 sayılı ana parselin tamamının orman tahdidi içinde kaldığı, 1958 yılında bu durum gözönünde bulundurulmadan arazi kadastro ekiplerince taşınmazın hata ile ikinci kere kadastrosunun yapılıp yeniden yolsuz olarak (T.M.K.1025) tapuya tescil edildiği, ancak, 766 sayılı Kanunun 46/2 ve 3402 sayılı Kanunun 22/1. maddesi hükmüne göre ikinci kadastronun bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılması nedeniyle malikine mülkiyet ... kazandırmayacağı, T.M.K.'nun 1026. (İsviçre M.K. 976) maddesi gereğince herhangi bir süreye bağlı kalmaksızın iptal edileceği, somut olayda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi hükümlerinin uygulama olanağının bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının malikine davalıya hiç bir zaman mülkiyet ... kazandırmayacağı ve başlangıçtan itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai), mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (izhari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihden itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olacağı, bu tür kayıtlarda Türk Medenî Kanununun 1023. (T.M.K. 931, İsviçre M.K. 974) maddesindeki "iyi niyetle edinme" kuralının da uygulanamayacağı ve 40 Ada 11, 38 ada 7, 40 ada 9, 35 ada 1 (998,97 m²’lik kısmının), 40 ada 1, 38 ada 4, 38 ada 6, 40 ada 7, 39 ada 3, 40 ada 2, 39 ada 1, 39 ada 2 ve 38 ada 1 sayılı parsellerin orman olarak tesciline ilişkin kararları onanan dosyalarda memleket haritasındaki görünümün aplikasyon ile uyumlu olduğu, parsellerin orman olarak tescili kararlarının onanması ile kesinleştiği ve bunun sonucunda da orman tahdit hattının da, dosyalardaki orman aplikasyon hattının doğru olduğu yönünde kesinleştiği anlaşıldığına göre, dava konusu taşınmaza yönelik Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, dava konusu taşınmazın güncel duruma göre, 3116 sayılı orman tahdit çalışmalarını esas alan ve 6292 Sayılı Kanun uyarınca yapılan düzeltme işlemine göre orman sınırları dışında kaldığının anlaşıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosuna dayalı tapu iptali ve tescil, elatmanın önlenmesi ile yıkım istemine ilişkindir.
Mahkemece, her ne kadar, uyulmasına karar verilen bozma ilamından sonra, 2016 yılında dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 6292 sayılı Kanun'un 10/11. maddesi uyarınca yapılan düzeltme çalışmaları uyarınca taşınmazın orman sayılmayan alanlarda kaldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya elverişli olduğu söylenemez.
Şöyle ki, orman işletme müdürlüğünün cevabi yazısından yörede 6292 sayılı Kanun'un 11. maddesinin 10. fıkrası gereği aplikasyon, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hataların düzeltilmesi çalışmalarının yapıldığı, ancak dava konusu parselin yargılama süreci devam ettiğinden bu çalışmada dava konusu parsele ilişkin sınıflandırma yapılmadığının bildirildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında ise 6292 sayılı Kanun'un 11. maddesinin 10 numaralı bendi uyarınca yapılan ve 2016 yılında kesinleşen düzeltme çalışmalarında hatalı aplikasyon hattının iptal edilerek, sınırın olması gerektiği gibi 1938 yılında 3116 Kanun uyarınca yapılan tahdit hattına çekildiği, dava konusu taşınmazın düzeltme işlemi neticesinde orman sayılmayan alanlar içerisinde kaldığının rapor edildiği anlaşılmış, ancak yörede yapıldığı tespit edilen düzeltme çalışmalarına ilişkin evraklar eksiksiz olarak dosya kapsamına getirilmediğinden hükme esas alınan raporların içeriği denetlenememiştir. Denetime elverişsiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde, Mahkemece 26.04.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6292 sayılı Kanunun diğer işlemler başlıklı 11. maddesinin 10 numaralı bendinde ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Kadastro Dairesi Başkanlığının "ormanların kadastrosu ve tescili" konulu 2014/5 numaralı genelgenin “Tapuya Tescil Edilmiş Orman Haritalarında Düzeltme” başlıklı II numaralı bendinde, “Orman idaresinin talebi ya da kadastro müdürlüğünce doğrudan; 6831 sayılı Kanuna göre kesinleşmiş ve tapuya (tapu kütüğüne/zabıt defterine) tescil edilmiş orman haritalarındaki orman, 2/A veya 2/B sınırlarında düzeltmeyi gerektiren orman tahdit/kadastro tutanağı, pafta ve zemin uyumsuzluğunun tespiti hâlinde, orman haritalarındaki orman, 2/A veya 2/B alanlarının sınır nokta ve hatlarının, orman kadastro tutanakları esas alınarak mevzuat hükümlerince fenni hataların giderilmesi için, 3402 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre oluşturulan kadastro ekibine, kadastro kontrol mühendisi veya mühendisi ile orman işletme müdürlüğünce görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisi iştirak ettirilmek suretiyle ekip oluşturulur. Orman haritalarındaki orman ve Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin sınır nokta ve hatlarında düzeltmeyi gerektiren orman tahdit tutanağı, pafta ve zemin uyumsuzluğu, söz konusu ekip tarafından teknik mevzuatına uygun hale getirilir. Ekipçe, hangi sınır nokta ve hatlarında ne gibi bir uyumsuzluk bulunduğu ve ne şekilde giderildiği hususlarını içeren detaylı bir teknik rapor düzenlenerek imza altına alınır. Düzeltme işlemleri tamamlandığında 30 günlük askı ilânına alınır. Askı cetvellerinde, düzeltmeye alınan bu parseller için "6292 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin onuncu fıkrasına göre düzeltme yapılmıştır." şeklinde belirtme yapılır.” hususları açıklandığından, yukarıda sözü edilen 11. maddenin 10. bendine ve genelge hükümlerine göre çalışmalar yapılıp yapılmadığı, çalışma yapılmış ise kesinleşip kesinleşmediği Orman Yönetiminden sorularak, yine çalışma yapılmış ise,çekişmeli taşınmazın ne gibi işlem gördüğü araştırılarak, buna ilişkin bütün yazı, belge, tutanak, rapor, harita ve askı ilânlarının temin edilerek dosya arasına alınması, bundan sonra dava dosyasının, raporları hükme dayanak yapılan bilirkişilere verilerek; 1938 yılında kesinleşmiş orman tahdidi, 1980 yılında yapılan aplikasyon ve 2. madde ve yapılmışsa 6292 sayılı Kanun'un 11/10. maddesine göre belirlenen orman ve 2/B haritası ile kadastro paftası ölçekleri bilgisayar ortamında aynı ölçeğe çevrildikten sonra (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) birbiri üzerine aplike edilerek değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 6 ya da 7 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde dava konusu taşınmazın ve komşu taşınmazların orman tahdidi, aplikasyon ve 2. madde ve yapılmışsa 6292 saylılı Kanun'un 11/10 maddesince belirlenen hatta göre konumu, her bir uygulamadaki orman ve 2/B sınırı ayrı renkli kalemlerle gösterecekleri ayrıca uygulamalar arasında uyumsuzluk bulunup bulunmadığı, bulunmakta ise uyumsuzluğun neden kaynaklandığı, aplikasyonun düzeltilme sebebini ayrıntılı olarak açıklar müşterek imzalı, açıklamalı krokili ek rapor alınıp, kesinleşmiş orman sınırları içindeki yerin düzeltme işlemi ile orman sınırları dışına çıkarılamayacağı ve dava konusu taşınmazın evveliyatı da nazara alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve denetime elverişsiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı ... Yönetimi vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 12.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.