Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/14089
Karar No: 2015/14563
Karar Tarihi: 10.09.2015

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/14089 Esas 2015/14563 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2015/14089 E.  ,  2015/14563 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Asıl dava, yersiz olarak yapılan sağlık giderlerinin tahsili, birleşen dava ise, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle birleşen davanın reddine, asıl davanın davalılar ... ve ... yönünden kabulüne, davalı ... yönünden reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı-birleşen dosya davalısı Kurum vekili ile davalı-birleşen dosya davacısı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı-birleşen davalı Kurum vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-) Asıl davada davacı Kurum, davalı-birleşen dosya davacısı ...’ın sigortalılığın iptali nedeniyle ...’a yapılan yersiz sağlık giderlerinin tahsilini, hizmet tespitine ilişkin birleşen davada ise davalı-birleşen dosya davacısı ..., davalı ...’ne ait işyerinde 01.08.2007-31.10.2009 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak geçen sürekli çalışması nedeniyle davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitini talep etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda, davalı ..."ın sigorta bildirimlerinin iptal edildiği, davalının bu dönemde sağlık yardımından yararlandığı, davacı Kurumun yersiz sağlık yardımı ödemesinde bulunduğu, davalının aynı dönemde Bağ-Kur sigortalısı olduğu ve sigortalı gösterildiği dönemde fiilen çalışmadığı halde gerçek dışı sigortalılık ile sağlık yardımı aldığından kurumu zarara uğrattığı, davacı Kurumun haksız olarak sağlık yardımı ödemesine neden olan işlemlerin bizzat davalı ... tarafından yapıldığı, bu nedenle davalı ..."ın 5510 sayılı Yasa"nın 96. maddesinde belirtilen ilgililer kavramı içinde olduğu, kurum zararı bu kişinin kasıtlı eyleminden doğmakla davalı ..."ın da sigortalı ile birlikte kurum zararından sorumlu olduğu gerekçesiyle hizmet tespiti isteminin reddine karar verilerek, Kurumun alacak talebi davalılardan ... ve ... yönünden hüküm altına alınmıştır.
    Hizmet tespitine ilişkin eldeki davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79. , 5510 sayılı Kanunun 53. ve 86. maddeleri olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
    Sosyal Güvenlik Hukukumuzda, "sosyal sigortalarda çokluk", bir başka anlatımla bireylere olabildiğince sosyal sigorta hakkı tanıma, "yararlanmada ve yükümlülükte teklik" ilkesi egemendir. Buna göre, aynı tarihlerde farklı sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında bulunulamaz. Çifte sigortalılık olarak adlandırılan bu statü, kanun hükümleriyle engellenmiştir. Belirtilmelidir ki, anılan düzenlemelerde yer alan "emekli sandıklarına aidat ödemekte olanlar" ibareleri, "başka sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olanlar" şeklinde anlaşılmalı, "sosyal güvenlik kuruluşları ibarelerinin de aynı zamanda "sosyal güvenlik kanunları" terimlerini içerdiği kabul edilmelidir.
    01.10.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren, 5510 sayılı Kanunun 53’üncü maddesi uyarınca; sigortalının aynı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerinden birden fazlasına aynı anda tabi olunmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında sigortalılık yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacaktır.
    5510 sayılı Kanunun anılan 53’üncü maddesi, 6111 sayılı Kanunun 33’üncü maddesiyle değiştirilmiş; sigortalının 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statülerine aynı anda tabi olunmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (a) ile (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde çalışması halinde ise (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı düzenlemesi getirilmiş; ancak, değişikliğe ilişkin anılan 33’üncü madde de ayrıca söz konusu değişikliğin maddenin yürürlük tarihinden öncesi için uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır. 6111 sayılı Kanunun yürürlüğe dair 215/b maddesiyle; “...33... maddesi yayımı takip eden ayın birinci günü yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir. 6111 sayılı Kanun 25.02.2011 tarihinde yayımlanmış olup; bu durumda anılan değişiklikler 01.03.2011 tarihinden itibaren uygulanabilecektir. Başka bir deyişle 5510 Sayılı Kanunun 53. maddesi ve bu maddede yapılan değişikliklerin ancak yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren uygulanabilecekleri dikkate alınmalıdır.
    5510 sayılı Kanunun yürürlükte olmadığı 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin olarak bu tür çakışan (ikili) sigortalılığa ilişkin uyuşmazlıkların çözümü için ise, gerçek ve fiili çalışmanın, başka bir anlatımla baskın sigortalılık olgusunun hangi Kurum ve Kanun kapsamında gerçekleştiği belirlenmeli, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin sigortalının hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı ortaya konulmalıdır. Şu durumda 506 sayılı (hizmet akdine dayalı olarak işveren/işverenler tarafından çalıştırılma) ve 1479 sayılı (hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma) Kanunlar kapsamında veya 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri çerçevesinde birleşen (çakışan) zorunlu sigortalılık olgusuna ilişkin olarak; 5510 sayılı Kanunun yürürlükte olmadığı 01.10.2008 tarihi öncesi dönem yönünden, baskın sigortalılığa üstünlük tanınmalı, 01.10.2008 – 01.03.2011 dönemi yönünden 5510 sayılı Kanunun 53. maddesi gereğince ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınmalı, 01.03.2011 tarihinden itibaren ise anılan maddede 6111 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gözetilerek hizmet akdine dayalı çalışmaya değer verilmelidir.
    Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında, somut olayda, davalı ... unvanlı işverene ait işyerinden yapılan kısmi bildirimlerin ve sigortalılık iptallerinin varlığı, işyeri kayıtları, dinlenen tanıkların beyanları bir arada değerlendirildiğinde, davalı-birleşen dosya davacısı ...’ın dava konusu 01.08.2007-31.10.2009 tarihleri arasındaki dönemde kesintisiz çalışma iddiasının kanıtlandığı ve bildirimler gözetilerek de davacı ...’ın iş hayatında baskın çalışmasının hizmet akdine tabi çalışması olduğu anlaşılmış olup bu durumda Mahkemece, davacı ...’ın 01.08.2007-31.10.2009 tarihleri arasında aylık 30 gün üzerinden hizmet tespiti isteminin kabulüne karar verilmelidir.
    Asıl dava bakımından ise, davalı-birleşen dosya davalısı ...’ın birleşen davadaki hizmet tespiti istemi talep gibi hüküm altına alındığında bu kişiye yersiz sağlık gideri sarf edildiği belirtilen dönemde davacı sigortalı olacağından ve yapılan sağlık giderleri de sigortalılık hakkı kapsamında kalacağından Kurumun asıl davaya ilişkin alacak isteminin de reddi gerekmektedir.
    Bu maddî ve hukukî olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, yanılgılı değerlendirme sonucu asıl davanın, davalılar ... ve ... yönünden kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı-birleşen dosya davacısı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı-birleşen dosya davacısı ...’a iadesinde, 10.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi