3. Hukuk Dairesi 2013/11821 E. , 2013/17279 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE ...(TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında yapılan 08.05.2009 tarihli sözleşme ile, davalının ............ Mah. .......... ada ... parselde yapacağı inşaattan ... numaralı dairenin davacıya satışı konusunda anlaştıklarını, davacının sözleşmenin imzalanmasından sonra davalıya 65.000,00 TL ödediğini, davalının sözleşmeyi feshettiğini ileri sürerek, öncelikle ............ Mah. .......... ada ... parseldeki ... numaralı dairenin davacı adına tapuda kayıt ve tescilini, 05.....2010 tarihinden dava tarihine kadar aylık 400,00 TL den toplam ....600,00 TL kira alacağını, bu taleplerin kabul edilmemesi halinde, davacının davalıya ödediği bedelin 08.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu ...+... daireyi davacıya satmayı vaad ettiğini, davacıdan 65.000,00 TL yi aldığını ve bu miktarı ödemeye hazır olduğunu, inşaat yapımı sırasında davacıya satılan dairenin ...+... haline getirildiğini, davacıdan bu nedenle fiyat farkı talep edildiğini, davacının kabul etmemesi üzerine sözleşmenin feshedildiğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının tapu iptal ve kira talebinin reddine, davacının bedele yönelik talebinin kısmen kabulü ile 75.974 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Somut olayda, taraflar arasında imzalanan 08.05.2009 tarihli sözleşme ile, ............ Mah. 68 pafta, .......... ada, ... nolu parselde bulunan inşaatın .... katta bulunan ve parka bakan dairenin 77.000,00 TL bedelle davacıya satıldığı, 65.000,00 TL nin peşin ödendiği, dairenin davacıya ... Ekim 2010 tarihinde teslim edileceğinin kararlaştırıldığı, daire bu tarihte teslim edilmediği taktirde satıcının alıcıya her ay 400,00 TL kira bedeli ödeyeceğinin belirlendiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında haricen düzenlenen taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle, davacı tarafından davalıya 65.000,00 TL ödendiği ancak tapuda resmi satışın yapılmadığı anlaşılmakta olup, satış tarihi itibariyle tapulu olan taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. (TMK.nun 706, BK.nun 213, Tapu K.nun 26 ve Noterlik K.nun 60. maddeleri). Bu durumda taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşılıklı olarak verdiklerini iade ile yükümlüdürler.
Hukuken geçersiz sözleşmeden kaynaklanan bu nitelikteki bir uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşme kurallarına göre çözümlenip tasfiye edilebilmesi için öncelikle sebepsiz zenginleşmenin kapsamını tespitteki ilke ve esasların açıklanmasında yarar vardır.
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici ... düşüncesine dayanır.
Denkleştirici ... ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
Bilindiği gibi ülkemizde yaşanan enflasyon uzun yıllar boyu ... oranlarda seyretmiş ve paramızın değeri (alım gücü) de bununla ters orantılı olarak devamlı düşmüştür. Belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir.
Bugüne kadar uygulanan kurallara göre geçersiz sözleşme gereğince alıcının akit tarihinde verdiği paranın aynı miktarda iadesine karar verilmesi, gerçek hayatta büyük sarsıntılara, tutarsızlıklara, adalete karşı var olması gereken güvenin sarsılmasına neden olmuş, kamu vicdanında haklı eleştiri konusu yapılmıştır.
Şu durumda hukuken geçersiz sözleşmeler, sebepsiz zenginleşme kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici ... kuralı hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu husus hakkaniyetin ve adaletin bir gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye, karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır.
Yargılama sırasında düzenlenen 07.06.2012 tarihli Bilirkişi Raporunda; dava konusu dairenin ...+... olması durumunda dava tarihi itibariyle değerinin 80.000,00 TL olduğu tespit edilmesine rağmen, Mahkemece hükme esas alınan 04.....2012 tarihli Bilirkişi Raporunda; dava konusu dairenin ...+... olması durumunda dava tarihi itibariyle değerinin 90.000,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Bilirkişiler tarafından hesaplama yapılırken denkleştirici ... ilkesinin dikkate alınmadığı, mahkemece hükme esas alınan 04.....2012 tarihli Bilirkişi Raporu ile 07.06.2012 tarihli Bilirkişi Raporu arasındaki çelişkinin giderilmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; enflasyon, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün yukarıda açıklanan ilke ve esaslar altında uzman bilirkişi veya kurulundan nedenlerini açıklayıcı, taraf, hâkim ve ... denetimine elverişli, raporlar arasındaki çelişkiyi de giderecek şekilde rapor alınarak belirlemesi ve bu miktara hükmedilmesi gerekirken, bu esaslar dikkate alınmadan çelişkili ve yetersiz bilirkişi raporları doğrultusunda hüküm kurulması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.....2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.