17. Hukuk Dairesi 2014/19429 E. , 2015/11520 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın müvekkiline çarpması sonucu 20.11.2007 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin ağır biçimde yaralandığını ve geçici ve sürekli işgücü kaybı oluştuğunu belirterek, 50.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili; davaya konu kazanın 2007 yılında meydana geldiğinden davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; kazanın oluşumunda araç sürücüsünün %80 nispetinde kusurlu olduğu ve davacının daimi çalışma gücünü %3,3 oranında kaybettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 10.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu´nun 01.03.2006 tarih ve 2006/2-14 E, 2006/26 K. sayılı kararında ifade edildiği üzere, manevi tazminatın amacının, zarar görenin kişilik değerlerinde ve bedensel bütünlüğünün iradesi dışında ihlali hallerinde meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesi olmasına; manevi zararın, haksız eylemin sonucunda, uğranılan kişilik değerlerindeki azalmanın karşılığı olması ve zarar gören tarafından da takdir ve tayin edilebilir
bulunması nedeniyle birden fazla bölümler halinde istenemeyeceğine; bizzat yaşanan acı ve elemin karşılığı olduğu için, haksız eylemin meydana geldiği anda gerçekleşmesine, acı ve elemin bölünerek bir kısmının açılacak kısmi dava ile, kalanının açılacak başka bir davada talep edilmesinin manevi tazminatın özüne ve işlevine aykırılık oluşturacağına; bu nedenle manevi tazminat davasının, "manevi tazminatın bölünemezliği" kuralına aykırı bir biçimde kısmi veya belirsiz alacak davası olarak açılamayacağına; 2918 sayılı KTK."nun 109. maddesine göre uzamış ceza zamanaşımı süresinde dava açılmış olmasına göre, davacı vekili ile davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, kazanın oluşumunda davalı sürücünün %80 nispetinde kusurlu olduğu belirtilerek bu oran üzerinden tazminat takdiri yoluna gidilmiş ise de, hükme esas alınan ve teknik açıdan yeterli inceleme yapılmayan 14.02.2013 tarihli bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.
Dava konusu kaza ile ilgili ... 5. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2008/380-2009/32 sayılı dosyasında, davalı araç sürücüsü ... hakkında görülen davada şahsın bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne, bir kişinin de yaralanmasına neden olduğu gerekçesiyle cezalandırılması cihetine gidildiği ve kararın onanmakla kesinleştiği; ... 10. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2014/241-2014/712 sayılı dosyasında bozma kararı öncesi alınan 02.10.2012 ve bozmadan sonra alınan 24.10.2014 günlü bilirkişi raporlarında kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün %50 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği; yine aynı kazada hayatını kaybeden Yaşar"ın mirasçıları tarafından dava dışı sigorta şirketinin yanı sıra davalı aracın işleten ve sürücüsü aleyhine açılan ... 13. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/372-2012/67 sayılı dosyasında davanın kısmen kabulüne dair kararın da Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından onanmakla kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, söz konusu ceza ve hukuk dosyaları celbedilerek yukarıdaki açıklamalar, kusur miktarının tespitine yönelik alınan bilirkişi raporları, taraf vekillerinin itirazları ve dosya kapsamındaki diğer kanıtlar dikkate alınarak, Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan alınacak
rapor ile bahsi geçen bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi suretiyle kazanın oluşumunda tarafların kusur miktarının tespit edilmesinden sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3-Bozma neden ve şekline göre, davacı ve davalılar vekillerinin manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekili ile davalılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılara geri verilmesine 03.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.